Üniversitemizde polisleri istemiyoruz!
İstanbul Üniversitesi'nde (İÜ) sürekli hale gelen polis saldırılarına karşı İÜ'den Devrimci İşçi Partili Öğrenciler'in 23 Kasım Pazartesi günü üniversitede dağıttığı bildiriyi aşağıda yayınlıyoruz.
Geçtiğimiz iki hafta boyunca her gün Özel Güvenlik Birimleri (ÖGB) öğrencilerin yaptıkları afişleri söktü. Bu uygulamaya karşı koyan öğrenciler, rektör talimatıyla içeri giren polisler tarafından saldırıya uğradı, yerlerde sürüklendi, gözaltına alındı. Duvara asılan bir afiş, “emniyet” güçlerini bir hayli hızlı harekete geçirebiliyor. Bombaların patladığı bir ülkede polis, katilin değil, katile karşı mücadele etme çağrısı yapanın peşinde!
Suruç’ta patlayan bomba onlarca mücadeleci arkadaşımızı aramızdan aldı. Ankara’da sendikaların ve meslek odalarının düzenlediği Barış Mitingi’nde patlayan bombalar bu sefer, Erdoğan’ın yükselttiği savaş politikalarına karşı duran mücadeleci işçi ve emekçileri, Kürt halkını hedef aldı. Bombaları patlatan IŞİD olabilir, ancak yaşanan olayın siyasi sorumlusu gün gibi ortadadır: Erdoğan’dır, AKP’dir.
Düşüncelerimizi açıklama ve yayma özgürlüğümüzü engellemeye çalışıyorlar!
En temel haklarımızdan biri olan ifade özgürlüğü hakkımız üniversite yönetimi tarafından adeta yok sayılıyor ve okul yönetiminin daveti üzerine gelen polisler tarafından saldırılara maruz kalıyoruz. Anayasa’da yer alan, önceden izin almaksızın, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkımızı kullanmak istediğimizde polis, plastik mermilerle saldırıyor, basın açıklaması yapmak istediğimizde 10 metre dibimize TOMA dikiyor!
Her yıl yüzlerce işçinin ölümüne sebep olan taşeron çalışma sisteminin kaldırılmasıyla ilgili afiş yaparak, konu ile ilgili öğrencileri ve üniversite emekçilerini bilgilendirmek istediğimizde önümüze kalkanıyla, copuyla çevik kuvvet polisleri çıkıyor. Bizler Soma’da hayatlarını kaybedenlerin, bugün duruşmalarda haklarını arayan yakınlarının yanındayız. Onların ise elleri kanlı!
Saflarımızı seçelim!
Bugün üniversite kampüsüne giren polislerin Gezi ile başlayan halk isyanında kardeşlerimizi katlettiğini unutmayalım. Okula girenler, Soma’da 300’den fazla maden işçisi taşeron belasına kurban giderken, ölen işçilerin yakınlarına tekme atanlardır. Okula girenler Silvan’da, Nusaybin’de sokağa çıkma yasağı ilan ederek, günlerce evlere kurşun yağdıran katillerdir. Yıllar önce üniversite bahçesinde polis kurşunuyla öldürülen Turan Emeksiz’in anıtı bizlere çok net bir şeyi anlatıyor. Bu okula polis girerse, öğrencilerin can güvenliği yok demektir. İşte tam da bu yüzden okula polisin girmesine sessiz kalmayalım.
Haklı mücadelemizi güçlendirmemiz gerekiyor!
Rektör, polisin üniversite içerisindeki varlığını normalleştirmeye çalışadursun. Haklı olan onlar değil, siyaset yapma ve örgütlenme haklarına sahip olan bizleriz. Ve ancak örgütlü bir şekilde hareket ederek bu saldırıları boşa düşürebiliriz. Polislerin zor kullanmalarına karşı, haklarımızı çiğnemelerine karşı kendimizi, üniversitemizi savunalım. Bu mücadeleyi onlar kazanırsa yarın başka haklarımıza saldıracaklar, üniversitede faşistler, mezhepçi çeteler kol gezecek. Tüm bunlara karşı haklı mücadelemizi örgütlü bir şekilde güçlendirelim. Okula polis girdiğinde amfilerimizden çıkalım ve hep birlikte omuz omuza polislerin okudan çıkarılmasını sağlayalım.
İstanbul Üniversitesi’nden Devrimci İşçi Partili Öğrenciler