Parayla kurulan sandıkta, adalet olmaz
Hırsızlık ve yolsuzluk batağına batmış AKP hükümetinin temiz bir seçim yapmasını beklemek herhalde saflık olurdu. Nitekim, seçim öncesinden başlayarak AKP, kazanmak için her türlü hileyi, baskıyı yapmaktan kaçınmadı. Zaten iki tuğlayı üst üste koydukları her yerde açılış düzenleyerek devletin kaynaklarını siyasi propagandaları için kullanan AKP, seçim sürecinde de hükümet olmanın avantajını kullanmaktan çekinmedi. Tarafsız yayın yapmakla mükellef basın yayın organları AKP’nin propaganda makinesine dönüştü. RTÜK’ün yaptığı İzleme ve Değerlendirme Raporu’na göre TRT, seçimle ilgili yaptığı yayınların yüzde 89,52’sini AKP’ye ayırırken yüzde 5,29 oranında MHP’ye, yüzde 4,96 oranında CHP’ye yer verdi. BDP ve HDP ise ancak TRT ekranlarında yüzde 0,22 oranında yer bulabildi. Diğer partiler ve bağımsız adaylar ise tabii ki ekran yüzü göremediler. Sadece TRT’nin değil tüm kanalların partilere eşit yer ayırması yasal bir zorunluluk. Oysa, seçim sürecinde kurallara uymayanlardan sadece birine, cemaatin bir kanalına, bir yaptırım uygulandı. Dolayısıyla daha propaganda döneminden itibaren seçime şaibe damgasını vurmaya başlamıştı. Muhalif partiler bu duruma itiraz ettiler. RTÜK içindeki muhalif parti üyeleri şikayetlerde bulundular. Ancak propagandada eşitsizlik sadece hükümetin yetkilerini suistimal etmesiyle olmuyor. Burjuva seçimleri baştan sona eşitsiz bir karakter gösteriyor. Türkiye çapında 1 milyar liradan fazla olan bu harcamanın hemen hemen tamamını burjuva partileri yapıyor. Her tarafı bayraklarıyla donatan, televizyonlara, radyolara saniyesi binlerce liradan reklamlar veren, çarşaf çarşaf gazete ilanları yayınlatan, bunlarla da yetinmeyip mitinglerine katılmaları için vatandaşlara para ödeyen partiler bu güce, hem devletten aldıkları yardımla hem de sermayeden aldıkları destekle ulaşabiliyor. İşte bir avuç sömürücü azınlığın (ister AKP, ister CHP ister diğer burjuva partileri fark etmiyor) kendi diktatörlüklerini emekçi çoğunluğa onaylattıkları seçimler bu şekilde gerçekleştiriliyor. Eşit ve adil bir seçim için oy hırsızlığının önlenmesi yetmez. Tüm partilere eşit mali yardım, tüm basın yayın organlarında eşit propaganda hakkının verilmesi, tüm seçim yasaklarının ve barajlarının kaldırılması olmadan adil bir seçim olamaz.
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Nisan 2014 tarihli 54. sayısında yayınlanmıştır.