Turizm sektöründe yapılan izin düzenlemesi ne anlama geliyor?
4857 sayılı İş Kanunu’nun 63. Maddesinde yapılan ve 14 Temmuz’da yürürlüğe giren değişikliğe göre turizm sektöründe çalışan işçilerin haftalık izin hakkı, “işçinin onayı dahilinde” 10 günlük çalışmanın sonunda 11. güne ertelenebilecek. Bu düzenleme ile haftada en az 24 saatlik kesintisiz dinlenme hakkı, turizm işçileri için fiili olarak patronların insafına bırakılmış oldu.
Yine bu düzenlemeyle ertelenen izin gününde çalışan işçiler hiçbir ek mesai ücreti alamayacak. Böyle bir çalışma düzenini hiçbir işçinin kabul etmeyeceği açık. Peki bu düzenlemedeki “işçinin yazılı talebi ve onayı” ifadesi ne anlama geliyor? Yoğunluğun yüksek olduğu turizm sezonunda patronların turizm işçilerini izin günlerini fiili olarak erteleyerek ve herhangi bir ek mesai ücreti ödemeyerek çalışmaya zorlamalarının yasal zeminde önünü açıyor. Bu talebi ve onayı sunmayan bir işçinin işini kaybedeceği koşulda işçinin rızasını almanın şakağına silah dayayıp zorla imzasını almaktan farkı yoktur. Ekmeğini kaybetme riskini göze alamayacak işçinin rızasının alınması yasal bir meşruiyet sağlama çabasından başka bir şey değildir.
Turizm işçilerinin hafta tatilinin fiili olarak 10 günde bire indiren bu yasal düzenlemeyi turizm patronları tabii ki işçilerin de yararına bir esneklik olarak sunuyor. Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı Mehmet İşler yaptığı açıklamada “Yeni düzenleme, turizm sektörünün mevsimsel yoğunlukları dikkate alınarak yapıldı. Bu esneklik sektör açısından da hizmetin kesintisiz sürmesini ve kalifiye personelin sektörde kalmasını destekleyecektir. Dolayısıyla bu düzenleme çalışanların hakkını ortadan kaldırmak gibi bir duruma neden olmayacak aksine onların verimli dinlenmesi için seçenek sunmaktadır.” Patronların on yıllardır işçi sınıfının haklarına yönelik saldırılarının bir parçası olan “esneklik” burada da sanki işçilerin de yararınaymış gibi sunuluyor. Fakat işçinin işinin, ekmeğinin, geleceğinin patronun iki dudağı arasında olduğu bu koşullarda tabii ki esneklik “sermaye işçin esneklik” olurken, işçi sınıfını için daha yoğun ve daha uzun çalışma anlamına geliyor.
Turizm işçilerine yapılan sınıf saldırısı tüm işçi sınıfına yönelebilir!
Düzenlemenin ardından bu sınıf saldırısının yalnızca turizm sektörüyle sınırlı kalmayacağı öngörülebilir. Zira inşaat patronlarının düzenlemenin inşaat sektörünü de kapsayacak şekilde genişletilmesini talep ettiği iddia ediliyor. Turizm, tarım, inşaat gibi çoğunlukla geçici veya mevsimlik işçi istihdam edilen işkollarında iktidar ve patronlar saldırılarını açıktan yürütüyor. Bunun birinci sebebi de bu sektörlerde sendikal örgütlülüğün neredeyse olmayışı.
Sendikal örgütlülüğün olmadığı işyerlerinde iş güvencesi, ücretler, sosyal haklar tamamen patronların tasarrufundayken şimdi haftalık dinlenme hakkı da onların insafına bırakılmış oldu. Bu düzenleme bir kölelik düzenlemesidir. İşçi sınıfı anayasal ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan haklarına sahip çıkmak zorundadır. Dinlenme hakkını savunmanın yolu da sendikalı ve örgütlü olmaktan geçiyor.