Örgütlemek de örgütlenmek de bizim omuzlarımızda!
Sendikalarımız işçi sınıfının yüzde 5’ini örgütlemiş durumda. Bu sayı bir türlü artmıyor. Hele hele Gebze gibi kentin kalbini fabrikaların oluşturduğu bir yerde 20 işçiden sadece 1’inin örgütlü olduğu gerçeğiyle yüzleşmemiz lazım. Peki sendikalarımız bu duruma ne diyor? Muhakkak mücadele edenleri var. İşte Flormar işçileri sendikalaşma mücadelelerine tüm baskılara rağmen devam ediyor. Bunun yanında sarı sendikalar da var. Türk Metal gibi, patrona karşı mücadele edip hak almayı değil patrona uşaklık edip işçinin hakkını yiyen sendikalar da var. Bunları da bir kenara bıraktığımızda çok küçük bir azınlığın sendikalı örgütlü olduğunu görüyoruz.
Biz öncü işçiler için önümüzde iki yol var. Ya sendikaların örgütlenmemesi hakkında sağda solda konuşmaya, sendikamızı eleştirmeye devam edeceğiz ya da örgütlenmenin köprü başlarını biz tutacağız. Biz öncü işçilerin nerede görev yaptığı önemli değil. Sendika kurullarında, işyeri kurullarında ya da temsilci olabilir veya hiçbir yerde görevli olmayabiliriz. Önemli olan örgütsüz olan işyerlerini örgütlemek için bir adım öne çıkmak. Önemli olan işçi sınıfını bir çatı altına sokmak. Eğer işçi sınıfının gerek işyerindeki patrona gerekse bir bütün olarak patron sınıfına karşı güçlü olmasını istiyorsak yolumuz budur. Bakın, bu gazete onlarca işçi örgütlenmesinin sesi olmuştur, şahidi olmuştur. Kim geleceğine, işine sahip çıkmak sömürüye karşı durmak isteyip örgütlenmek isterse bu yayının kapısı yine ona açık olacaktır. Peki ne yapmalıyız? Mesela Gebze gibi bir yerde yaşıyorsak, kapı komşumuzun, akrabalarımızın, yakınlarımızın çalıştıkları fabrikada sendika olup olmadığını araştırmakla onlarla konuşmakla başlayabiliriz. Eğer işyeri kurullarındaysak kurul toplantısında konuyu açabiliriz. Eğer sadece tezgah başındaysak yanımızdaki arkadaşımızla konuşabiliriz. Yapmak isteyen, her türlü yolunu bulur. Herkese şimdiden kolay gelsin! Güçlü ve örgütlü bir işçi sınıfı için siz de elinizi taşın altına koyun!
Gebze’den bir metal işçisi