Bordro üzerinden işçilerin hak kaybı
Ücret bordrosu zorunlu olarak her ay düzenlenmesi ve işçiye verilmesi gereken bir belgedir. Ancak sendikalı ve toplu iş sözleşmesi olan bir avuç işyeri dışında her ay bordrosunu alan işçi neredeyse yoktur. İşçi, maaşını aldığında patronlar bordroyu imzalatırsa en iyi ihtimalle bir iki dakikalığına görme şansına erişebiliyor. Patron bir örneğini işçiye vermediği gibi çoğu durumda fotoğraf çekmesine dahi izin vermiyor.
Peki, yasal zorunluluk olmasına rağmen patronlar işçiye bordrosunu neden vermez? Bunun cevabı bordronun içeriğinde gizli. Bordro, işçinin çalışması karşılığında kendisine ödenen ücreti, ücrete bağlı diğer haklarını, çalışma süresini, fazla mesailerini ve ücretinden kesilen SGK primlerini, gelir vergisi, damga vergisi gibi kesintileri gösteren resmi bir belgedir. İşte patronların bordroyu işçiden gizlemesinin arkasında yatan şey, bordroda yer alan bu hesaplamalar ve onların üzerindeki patronların ince hesaplarıdır.
Birçok işveren, bordroda işçinin gerçek ücretini göstermez. Sadece asgari ücret kısmını bordroda gösterir, işçinin banka hesabına yatırır, kalan kısmını da işçiye elden verir. Başka bir durum ise asgari ücret kısmının bordroda gösterilip, geri kalan kısmının fazla mesai şeklinde gösterilmesidir. Bakıldığında işçinin eline toplamda asgari ücretten fazla bir ücret geçmiş olabilir. Ancak kayıtlara işçinin ücreti sadece asgari ücret olarak yansıdığı için bu durum uzun vadede işçi açısından ciddi kayıplara sebep olacaktır.
Öncelikle bu durum her şeyden önce işçinin emekli maaşını etkileyecektir. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtlarında işçinin ücreti düşük gösterildiği için, emekli maaşı da o oranda düşük olacaktır. Eğer gerçek ücreti üzerinden bildirilmiş olursa, emekli maaşı da ona göre daha yüksek olacaktır.
İşçinin, hastalanıp raporlu olduğu dönem boyunca SGK’dan alacağı geçici iş göremezlik ödeneği ve işsiz kaldığında alacağı işsizlik maaşı bordroda beyan edilen ücret üzerinden hesaplandığı için işçi bu konuda da ciddi bir kayıp yaşanmış olacaktır.
İşçi açısından kayba neden olabilecek diğer bir konu ise kıdem ve ihbar tazminatıdır. Özellikle fazla mesai ücreti, değişken bir ödeme niteliğinde görüldüğünden dolayı kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı hesabında dikkate alınmıyor. Zaten işçinin kıdem tazminatı hakkını ortadan kaldırmak için elinden geleni yapan patronlar, ödemek zorunda kaldıklarında da çok daha düşük ödemenin zeminini bu şekilde yaratmaya çalışıyor.
Bu uygulamalar karşısında hukuki yollara başvurmak elbette mümkün. Ancak zaten açlık sınırı düzeyinde bir ücretle yaşamaya mahkûm edilen işçilerin bir taraftan işten atılma korkusu, diğer taraftan bu durumu yargı yoluyla kanıtlamanın oldukça uzun sürmesi işçiler için caydırıcı bir rol oynamakta. Çünkü işçilerin karşısında sadece haklarını gasp eden patronları yok. Aynı zamanda patronların çıkarını koruyan, vergi kaçırmasına göz yuman, teşvik üstüne teşvik veren, hatta türlü oyunlarla teşviklerden yararlanmasının yolunu gösteren bir iktidar var.
Patronlar işçinin gerçek ücretini bordroya yansıtmadığında gelir vergisini, SGK primini ve damga vergisini daha düşükten ödemiş oluyor. Bunun yanında AKP’nin patronlara kıyağı olan asgari ücret teşvikinden de yararlanarak ekstra bir kazanç sağlamış oluyorlar. Patronlar bu şekilde bordro üzerinden yaptıkları küçük hesaplarla kendilerine büyük kazançlar sağlarken, işçilerin de büyük kayıplar yaşamasına sebep oluyor.
Bordroya gerçek ücretin yansıyıp yansımaması, işçi açısından oldukça önemli bir konudur. Bu yüzden patronların türlü oyunlarına karşı haklarımızı savunmak için işyerlerinde mutlaka sendikalaşarak örgütlü bir mücadele yürütmemiz gerekiyor.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Mart 2019 tarihli 114. sayısında yayınlanmıştır.