Arçelik'ten bir kadın işçi: Kadın cinayetlerine karşı fabrikalardan bir mücadele örelim, örgütlenelim!
Fabrikada Emine Bulut’un cinayet haberini duyduğumuz andan beri kadın cinayetlerini konuşuyoruz. Ne yapılmalı? Ne yapılmıyor? Devlet neden bir şey yapmıyor? Bu sorulara ağırlıklı olarak verilen cevap “hapse girince birisi onu içeride öldürür” yada “idamın geri gelmesi” oluyor. Peki o zaman burada devletin vasfı nedir? Ya da katilin öldürülmesi midir çözüm? Hangi katilin öldürülmesi ile bitmiş cinayetler, şiddetler? Hiçbirisinde. Kadınlar, babası, eşi, kardeşi, kısacası diğer hizmet ettikleri erkekler tarafından öldürülüyor. Eş, dost, akraba ise bu erkeklere defalarca destek vererek kadına baskı uyguluyor. Yetmez bu erkekler bir de erkek egemen kapitalist düzen tarafından da korunur! Öncelikle bilmemiz gereken kadın ölümlerinin birer sebep değil sonuç olduğudur. İkincisi devlet, erkek egemen kapitalist sistemin, sermayenin koruyucusu olduğu için kadınların ezilmesini karşısında çözümün değil sorunun, sorumlunun ta kendisidir. Üçüncüsü de biz emekçi kadınlar en büyük yükü taşıyoruz; kapitalizmden de erkek egemenliğinden de en çok biz çekiyoruz. O zaman yapılması gerekeni biz emekçi kadınlar yapmalıyız. Kadının kendini güçlü hissedeceği an kendi ayakları üstünde durmaya çalıştığı ansa çalışma hakkımızı savunmak için dahi emekçi kadınlar olarak en öne çıkmalıyız. Baskıya, şiddete uğruyorsak en çok biz emekçi kadınlar birbirimize destek olmalıyız. Sendikalarımızdan sadece kadınların değil, tüm işçilerin katılacağı fabrikada düzenlenecek eğitimler talep etmeliyiz. Kendimizi ve birbirimizi şiddete karşı savunmak, kadınların öz savunma hakkını kullanabilmesi için emekçi kadınlar olarak en önde olmalı, örgütlenmeliyiz.
Çerkezköy Arçelik'ten bir kadın işçi
Bu yazı Gerçek gazetesinin Eylül 2019 tarihli 120. sayısında yayınlanmıştır.