DİSK'ten İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kadın İşçi Eğitimleri
DİSK İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kadın İşçi Eğitimleri 14-15 Kasım 2015 tarihinde Kartal Ada Otel Büyükada'da yapıldı.
Oturumlar DİSK genel sekreteri Arzu Çerkezoğlu’nun açılış konuşmasıyla başladı.
Toplumsal cinsiyet konu başlıklı ilk eğitim çalışmasını DİSK Sosyal İş sendikası üyesi Başak Tuğrul verdi. Tuğrul, cinsiyetin insanlara toplum tarafından dayatıldığını, doğuştan gelen fizyolojik özelliklerin aslında yanıltıcı olabileceğini, kadın olarak görünen birinin kadın olmayabilirliğinden ve farklı bir kimliğe sahip olabileceğinden söz etti. Kadın erkek eşitsizliğinin temel nedeninin biyolojik farklılıklar olmadığını, toplumun insanlara biçtiği rollerin kadın erkek arasında eşitsizlik yarattığını, bu rollerin değişmezliğinin empoze edildiğini ve insanların algılarının ta doğuştan itibaren toplum tarafından belirlendiğini söyledi.
Kadınların kendilerine toplum tarafından biçilen rolleri kabullenmediklerinde ciddi şekilde cezalandırıldıklarından bahsetti. Kadınların siyasette, üretim alanında ve hayatın tüm alanlarında hep geri plana itildiğini vurguladı.
Toplumda daha güçlü olan kadının değil daha zengin olan kadının ayrıcalıklara sahip olduğunu söyledi ve sorunun kaynağının toplumsal ve sınıfsal olduğunu belirtti.
Katılımcılardan biri söz alarak, tarih boyunca kadının hep geri planda olmadığını, ilkel komünal toplumlarda ana erkil bir sürecin yaşandığını ve özel mülkiyetin ortaya çıkmasıyla birlikte bu sürecin sona erdiğini ve kadın erkek eşitsizliğinin ortaya çıktığını söyleyerek katkıda bulundu.
Diğer bir katılımcı ise sunumda kapitalizm vurgusunun eksik olduğunu, bir toplumdan bahsedildiğini ve bu toplumun düşünce yapısının hangi temeller üzerinde yükseldiğinin üzerinde durulmadığını, sorunun temelinin doğru tespit edilmediğinde mücadele yöntemlerinin de yanlış olabileceğini ve sorunun kaynağının erkek egemen kapitalist sistem olduğuna dikkat çekti.
Güvencesizlik konu başlıklı ikinci oturumu DİSK Basın İş genel sekreteri Özge Yurttaş sundu.
Yurttaş,1980 sonrası sermayenin yöneliminin bütün işgücü piyasasını güvencesizleştirmek olduğunu söyledi. Sermayenin esneklik dediği şeyin aslında güvencesizlik olduğunu, esnek çalışmanın kurallarını işçi sınıfının koyduğu sürece iyi bir şey olabileceğini fakat bu kuralları patronların koyduğunu ve işçi sınıfının aleyhine olduğunu söyledi.
İşverenin istediği saatte işçi çalıştırmasının belirsiz ve uzun çalışma saatleri anlamına geldiğini, güvencesiz çalışmada işveren tarafından ön bildirimsiz olarak işten çıkarmalar yapıldığını, işçinin asıl işi dışında başka işleri yapma zorunda bırakıldığını, işverenin istediği kadar işçi çalıştırmasının en az işçiye en çok işi yaptırmak anlamına geldiğini belirtti. Kadın istihdam paketinin, kadının hem ev içi emeğini yerine getirmesi hem de üretimde ucuz işgücü anlamına geldiğini söyledi.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konu başlıklı üçüncü oturumu DİSK Birleşik Metal İş İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Uzmanı Sinem Derya Çetinkaya sundu.
Çetinkaya, İşçi sağlığı ve İş güvenliği, birincil olarak sınıf mücadelesinin bir parçasıdır dedi. İş kazaların nedenlerini denetimsizlik, patronun maliyetten kısması, kanunların işçi sınıfının haklarını koruma altına almaması, sermayedarların kendi işine gelecek, kendi çıkarını koruyacak kanunlar yapması olduğunu belirtti.
Katılımcılar biri söz alarak, özellikle AKP iktidarı sürecinde özelleştirmelerin artması ve taşeron çalışma biçiminin yoğunlaşması nedeniyle ciddi boyutta iş kazalarının (Soma, Ermenek, Torunlar İnşaat vs.) yaşandığını ve bununla mücadele etmenin yolunun iş yerlerinde işçi denetimi ve özelleştirmelerle mücadele olduğunu, işçi denetiminde kamulaştırmalarla iş kazalarının önüne geçilebileceğini ifade etti.
Örgütlenme konu başlıklı dördüncü oturumu, DİSK Genel-İş Eğitim Dairesi uzmanı Pınar Abdal sundu.
Abdal, Türkiye’de sendikalı her 10 işçiden 1 tanesinin kadın olduğunu ve Türkiye’deki sendikalı kadın oranının oldukça düşük olduğunu söyledi. Sendikalarda erkek egemen bir kültürün hakim olduğunu, kadının geleneksel yaşam biçiminin sendikalı olmasının önünde engel oluşturduğunu, kadınların sendikaların karar mekanizmalarında yer almadığını, kadınların sendikalarda aktif rol oynayamadıklarını söyledi.
Avrupa’da sendikaların ilk kuruldukları zaman bir erkek örgütlenmesi olduğunu ve kadınların işgücüne dahil olmasıyla birlikte kadınların da sendikalı olmak istediklerini, erkeklerin kadınların sendikalı olmaması için kampanyalar düzenlediklerini, kadınların sendikalı olmasının önünde engel oluşturduklarını ve kadınların var olan sendikalarda örgütlenemedikleri için kadın sendikalarını kurduklarını söyledi. Türkiye’den bazı sendikaların sırf Avrupa Konfederasyonları'na üye olabilmek için prosedür gereği kadın üye yaptıklarından bahsetti.