Sağlıkta şiddetin çözümü: Piyasalaşmayı çöpe atalım

sağlık

Türkiye’de sağlık emekçilerine şiddet vakaları her geçen gün daha da artıyor. Bir yenisini geçen ay yaşadık. İstanbul’da özel bir hastanede görev yapan psikiyatri uzmanı Dr. Fikret Hacıosman, 2 Ekim tarihinde eski bir hastasının silahlı saldırısı sonucu yaşamını yitirdi. Bu, son 15 yıl içinde saldırı veya mesleğe bağlı nedenlerle yaşanan 12. hekim cinayeti oldu. Bu cinayet üzerine Türk Tabipleri Birliği (TTB) 10-17 Ekim tarihleri arasında Sağlıkta Şiddet Yasası Nöbetleri düzenledi. Bu nöbetlere Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ve Türk Diş Hekimleri Birliği (TDB) destek verdi. İktidar TTB’nin 2014 yılında hazırladığı Sağlıkta Şiddet Yasa Tasarısını görmezden gelmişti. 

Piyasalaştırılan sağlık sistemi yerini sağlıksızlığa bıraktı

AKP iktidarının 2003 yılında uygulamaya başladığı “sağlıkta dönüşüm programı” sağlık hizmetini adım adım piyasa kontrolüne devretti. Bu dönüşüm programıyla hastaneler birer işletmeye dönüştürüldü. Ciddi oranda taşeronlaşma, az kişiyle çok iş, mobbing, performansa göre ücret gibi uygulamalar sağlık emekçilerinin daha fazla sömürülmesinin kapılarını açtı. Tüm bu dönüşümler yalnızca sağlık emekçilerinin daha kötü koşullarda çalışmasına sebep olmadı, halkın aldığı sağlık hizmetinin niteliğini de düşürdü. Özel hastanelere gidemeyen, kamu hastanelerinden randevu alamayan ve sadece hastanelerin acil servislerinde hızlı ve ucuz sağlık hizmeti alabilen halk buraya yığıldı. Acil servislere gelen başvuruların %80’i acil olmayan vakalardan oluşuyor. Sadece bu veri bile bizlere her seçim döneminde ve hastane açılışlarında propagandası yapılan “sağlıkta sefaletten kurtulduk” nutkunun ne kadar büyük bir yalan olduğunu gösteriyor. Sağlık emekçileri dolup taşan acil servislere gerçekten acil bir durum sebebiyle gelen hastalarla yeterli şekilde ilgilenemiyor, bu durum da hasta ve yakınında bir öfkeye sebep oluyor. Resmi verilere göre hastanelerde ve muayenehanelerde günde ortalama 30 şiddet vakası yaşanıyor. Hâl böyleyken sağlıkta şiddet sorununu yalnızca sağlık emekçisinin sorunu olarak algılamamak gerekir. 

Sağlık emekçisi ile emekçi halkın ortak çözümü

İktidarın sağlık politikaları, sağlık kuruluşlarında oluşan gerginliği daha da tırmandırıyor. Sağlıkta piyasalaşma projelerinden nasibini alan sağlık emekçileri ile halk karşı karşıya getiriliyor. Sağlık sistemindeki bu çürümüşlüğe karşı bağlı bulundukları sendika ve birlik fark etmeksizin tüm sağlık emekçilerinin kararlı bir şekilde ortak bir mücadele programı oluşturması gerekiyor. Sağlıkta dönüşüm programı adındaki piyasacı, sermaye dostu; emek ve sağlık düşmanı politika çöpe atılmadan şiddet ve intihar olayları son bulmayacaktır. Şiddet olaylarının son bulmasının yolu eşit, ulaşılabilir, nitelikli ve ücretsiz bir sağlık hizmetinden geçmektedir.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Kasım 2018 tarihli 110. sayısında yayınlanmıştır.