Yunanistan’da faşist harekete karşı bir yeni zafer
Geçtiğimiz hafta Yunanistan’daki kardeş partimiz EEK 6 Şubat’ta Cihan yoldaşımızın ilk duruşması sırasında Atina, Selanik, Volos ve Patras’ta Türkiye büyükelçiliği ve konsoloslukları önünde protesto eylemleri düzenlerken, aynı zamanda Yunan faşist hareketine karşı da bir mücadele örgütlüyordu.
Bilindiği gibi, EEK’in Genel Sekreteri Savas Mihail-Matsas geçtiğimiz Eylül ayının başında Atina’da görülen ve “Altın Şafak” adındaki faşist örgüt tarafından kendisine karşı açılan bir davada beraat etmişti. Böylece EEK faşist harekete karşı büyük bir hukuki ve siyasi zafer kazanmış oluyordu.
3-4 Eylül günleri görülen bu davanın hemen ertesinde, 5 Eylül günü, Yunanistan’ın batısındaki İlya bölgesinin Pırgos kentinde, bu kez “İlya Milliyetçi Hareketi” (isimTürkiye için ilginç!) adını taşıyan yerel bir faşist hareketin çeteleri EEK’in uzun yıllar sendika militanlığı da yapmış bir üyesi olan Kostas Avramidis’in genç yaştaki oğlu ve kendisi de bir EEK militanı olan Nikos Avramidis’e saldırarak bıçaklıyordu. EEK bunun üzerine yerel düzeyde işçi örgütleriyle ve anarşistler de dâhil solla bir anti-faşist ittifak inşa ediyor, ayrıca faşist saldırganlara karşı dava açıyordu. Bu davanın ilk duruşması 7 Şubat’ta yapıldı.
Bu duruşmadan önce 4 Şubat’ta Pırgos’ta kurulmuş olan anti-faşist ittifak şehrin İşçi Evi olarak bilinen işçi merkezinde bir toplantı düzenledi. Toplantıda, bazı başka devrimci örgütlerin Yunanistan çapındaki ittifakı olan Andrasya’nın yerel önderlerinden birinin yanı sıra Savas Mihail de konuşmacı olarak yer aldı. Salon işçiler ve bütün sol partilerin temsilcileriyle ağzına kadar doluydu. Toplantının ilk konuşmacısı, Troyka’nın kemer sıkma önlemleriyle mücadele etmekte olan bölge küçük köylülerinin bir temsilcisi idi. Köylüler bundan bir süre önce Pırgos yakınında karayolunda traktörleriyle trafiği kesmiş ve çevik kuvvetin gaddarca saldırısına maruz kalmışlardı. Savas Mihail kendi konuşmasında, devletin emekçi halka karşı uyguladığı şiddet ile devletin hempaları olarak iş yapan faşistlerin şiddeti arasındaki ilişkiyi göstermek bakımından küçük köylülerin yaşadıklarına dikkat çekti.
Konuşmalardan sonra işçi ve yoksul köylülerin de katıldığı, dönemin bütün toplumsal, siyasi ve iktisadi sorunlarını kapsayan çok geniş bir tartışma yapıldı. Dört beş saat boyunca Yunanistan işçi sınıfının ve yoksul köylülüğünün bütün sorunları masaya yatırıldı. Bu toplantı gerçek bir siyasi kazanımdı.
Duruşma günü ise yerel örgütlerin militanları faşistlerin saldırısına maruz kalan Nikos ve EEK ile dayanışma içinde mahkeme önünde toplandı, bir kısmı da mahkeme salonunda yerini aldı. Pırgos’un yakınındaki bir başka kent olan Tripoli’den bir okulun bütün öğrencileri de desteğe gelmişlerdi! İkinci Dünya Savaşı’nda devrimci komünist direniş hareketinin (Mihri Belli’nin de içinde yer aldığı bu mücadelenin militanları “Kapetanios” diye bilinir) ünlü sloganını atıyorlardı: “Faşizme ölüm! Halka hürriyet!” Tabii Pırgos’un faşistlerini o gün koyduysan bul! Ne sokaklarda ne de mahkemede görüldüler!
Mahkeme heyeti, ikinci duruşmayı Mayıs ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinin ardına (üç aydan fazla!) bırakmayı becerdi! (Bilindiği gibi, bu seçimlerden faşist ve benzeri hareketlerin Avrupa çapında büyük bir zaferle çıkması bekleniyor.)
Ama bu davanın başlangıcı EEK’in Yunanistan’da faşist harekete karşı yeni bir zaferi oldu.