Suudi Arabistan’ın Filistin’de İsrail’e hediyesi

Bir süredir, Ortadoğu’da Suudi Arabistan öncülüğündeki İran karşıtı Sünnî ittifak, kendi saflarını sıklaştırmak amacıyla Katar’a yönelik bazı yaptırımlara girişmiş durumda. Bizim düzen medyasında da sıklıkla yer bulan bu gelişme, Trump’ın Suud ailesini ziyaret ederek, milyarlarca dolarlık silah satışı anlaşmasını imzalamasının hemen ardından yaşanmıştı. İşte, bu anlaşmadan güç alan Suudi Arabistan yönetimi, İran’a karşı kendi saflarındaki iki başlılığı bertaraf etmek ve kendisi için tehlike olarak gördüğü Müslüman Kardeşler’i (İhvan) dizlerinin üstüne çöktürebilmek için harekete geçmişti. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Bahreyn geçtiğimiz ay Katar’ı İran’la işbirliği yapmakla ve terörü desteklemekle suçlayarak bu ülkeye yönelik bir ambargoya girişmişlerdi. Ambargonun kaldırılması, içlerinde Türkiye’nin Katar’daki askeri üssünün kapatılmasını ve El Cezire televizyonunun yayınlarının sonlandırılmasını da içeren bir dizi talebin yerine getirilmesine bağlanmıştı. İşin ilginç bir tarafı vardı: Suud’un bu hamlesinde, İsrail’in azılı düşmanı durumundaki Hamas ile ilgili bir madde, önce yaptırımların en başında dile getirilmiş ama sonra listeden çıkartılmıştı.

Hamas’a operasyon

Tarihsel olarak İhvan’ın bir kolu olarak doğmuş olan Hamas, başka yollardan zaten bir süredir sıkıştırılmakta ve Suud’un 2015 sonrasında şekillenen, İsrail ile artan işbirliği çizgisine uymaya zorlanmaktaydı. Örgütün 1 Mayıs 2017’de yayınladığı yeni siyaset belgesininbu tür bir girişimin sonucu olduğu Gerçek sitesinde daha önce ortaya konulmuş ve Hamas’ın İran’a yakın ve daha mücadeleci askeri kanadı ile Katar çizgisindeki siyasi kanadı arasındaki farklılıkların, dış basınçların tesiri ile örgütün yalpalamasına yol açtığına işaret etmiştik. Zira Hamas, bu yeni belgede İsrail’i üstü kapalı bir şekilde tanıyordu. Aynı belgede, örgütün kendisini İhvan’dan ayırması ise şimdi daha iyi anlaşılıyor. Katar’a yapılan operasyonun bir benzerinin Hamas’a bir süre önce yapıldığı, örgütün dış baskılar sonucunda Suud’un istediği çizgiye yaklaştırıldığı artık görülebiliyor. Bu yaklaşımın ne ölçüde gerçekleşeceğini örgütün içinde az önce belirttiğimiz farklı grupların tavırları ve güçleri belirleyecek.

Muhammed Dahlan hazırlanıyor

Burada başka bir önemli nokta, Suud’un Filistin konusundaki kirli işlerini yapma görevini Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) üstlendiğinin anlaşılması. BAE, daha önceleri sadece Filistin yönetiminin finansörlerinden birisi iken, son dönemde belirleyici bir role soyunuyor. Özellikle Gazze’deki koşulların Siyonistler ve işbirlikçileri tarafından giderek ağırlaştırılması, Hamas’ı BAE ile işbirliği yapmaya zorluyor. Burada devreye giren bir diğer unsur da Mısır. Geçtiğimiz ay Kahire’de Hamas ile yapılan görüşmelerin ardından Mısır, Refah sınır kapısını açmaya hazırlanıyor. BAE ve yanı sıra, Mısır’ın girişiminde rol oynayan en önemli isim, daha önceleri BAE’ye sürülmüş, hakkında yolsuzluk ve Siyonizmle işbirlikçilik iddiaları bulunan, El Fetih’in Gazze’deki eski lideri Muhammed Dahlan. BAE ve Mısır’ın, Dahlan aracılığıyla Hamas’ı kendileri ile birlikte çalışmaya zorlayacakları konuşuluyor. Eğer bu gerçekleşirse, Hamas, Siyonist oluşum ile masaya oturmaya da zorlanabilir. Dahlan’ın uluslararası ajanslara aktardıklarından anlaşıldığı kadarıyla Mısır, Hamas’la bir anlaşma sağlanması durumunda sınırı açmaya hazır. Yine, BAE tarafından Mısır’a yapılacak ve Gazze’ye elektrik verecek bir santral için de 100 milyon dolar vaat edildiği anlaşılıyor. Mısır, daha şimdiden görüşmelerin bir ilk sonucu olarak Gazze’ye santrallerde kullanılmak üzere düşük fiyatla dizel yakıt temin etmeye başladı. Tüm bunların İsrail’in de onayı alınmadan yapılıyor olması, elbette olanaksız.

Bu tür bir operasyonun sonucu, Hamas’a diz çöktürtülmesi ve bu sayede Siyonist işgalcinin rahatlamasının yanı sıra, Mısır’ın bölgedeki kontrolünün artması ve Mahmud Abbas yönetiminin ambargo koyduğu Muhammed Dahlan’ın politikaya (BAE’nin kuklası olarak) dönmesi olacak. Filistin halkının el Aksa kapılarına hücum ettiği, yeni bir intifadanın olası olduğunun bile konuşulduğu bir dönemde, emperyalistler ve Siyonistler rahat bir nefes alacak. Bir başka olası sonuç da, Hamas içerisindeki gerilimin, bu sefer de Dahlan ile işbirliği yapıp yapmama üzerinden güçlenerek örgütü dağılmaya götürmesi. Her durumda, kaybeden Filistin halkı olacak.

Suud Filistin’de İsrail’in vekili

Durum şöyle özetlenebilir: eskiden İran ve askeri kanat Hamas’ın İsrail’e karşı uzlaşmaz bir çizgi izlemesi yönünde etki yaparken, Katar onu bir ölçüde yumuşatıyordu. Şimdi Katar’ın yerini almaya hazırlanan BAE ve Mısır (ve onların ardındaki Suud) Hamas’ı yumuşamaya değil tam bir teslimiyete sürüklüyor. Bu yüzden, Hamas’tan siyasi bir beklenti içerisinde olmaksızın, bu gerici operasyona dikkat çekmek çok önemli!

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ağustos 2017 tarihli 95. sayısında yaynlanmıştır.