Lula belası geri geliyor!

Latin Amerika’nın devi Brezilya son aylarda büyük bir sarsıntı yaşıyordu. Okurlarımız, Gerçek gazetesinin Mayıs ve Haziran sayılarında yer alan haberlerden İşçi Partisi’nden (PT) başkan seçilmiş olan Dilma Roussef’in, Kongre’nin (parlamentonun) öteki hırsızları tarafından şişirilmiş bir yolsuzluk iddiasıyla azledildiğini, azil sürecinde çok aktif bir rol oynadıktan sonra onun yerine gelen yardımcısı, PMDB adlı bir burjuva partisinden Michel Temer’in hırsızlığının ise daha sonra sızdırılan tapeler aracılığıyla kanıtlandığını hatırlayacaktır.

Temer, hırsızlığı gün yüzüne çıktığında işçi sınıfının haklarına saldırmakla meşguldü. İş yasasının kapitalistlere engel olan hükümlerini ayıklamaya, emeklilik yasasında gerici değişiklikler yapmaya girişmişti. Bu sınıf saldırısı yolsuzlukların ayyuka çıkmasıyla birleşince, işçiler arasında çok ciddi bir hareketlenme başladı. 15 Mart’ta büyük uyarı eylemleri yapıldı. 28 Nisan’da çok başarılı bir aktif grev düzenlendi.

Bu başarı Haziran başında yeniden bir genel grev ilan edilmesine yol açtı. Ama 30 Haziran için verilen randevudan hem iktidar yanlısı Força Sindical ve UGT, hem de PT yanlısı CUT ve CTB sonradan vazgeçtiler. 30 Haziran’da buna rağmen birçok eyalette işçiler greve çıktı. Ama tablo 28 Nisan’dan çok farklıydı.

Sendikaların yan çizme gerekçesi ulaşımda grevin başarıya ulaşamayacağının görülmesi idi. Ama esas neden bambaşka. İktidar yanlısı sendikaları anlamak kolay. Esas PT yanlısı sendikaların tutumu belirleyici. Burada da 2003-2010 arasında başkanlık yapmış, PT’nin tarihi önderi Lula’nın tavrı belirleyici. Lula 2018’de yeniden başkanlık seçimine girmeye hazırlanıyor. Ama Brezilya’da koalisyon hükümetleri kural olduğu için bu yöneliş Lula’nın bazı burjuva partileriyle işbirliği yapmasını gerektiriyor. İşçi sınıfının yükselen mücadele dalgasının daha da körüklenmesi, burjuva partilerinin, özellikle PT’nin geleneksel koalisyon ortağı PMDB’nin Lula ve PT’ye sırt çevirmeleri anlamına gelirdi. Bu yüzden Lula mücadeleyi fabrikadan ve sokaktan alıp parlamentonun kulislerine hapsetme çabası içine girmiş durumda. CUT ve CTB de Lula’nın oyununu oynuyor.

Lula başkanlık döneminde 25 yıl boyunca PT’nin savunduğu programa tam bir ihanet içine girerek Brezilya’yı güçlü tarım ve sanayi burjuvazisinin istediği şekilde, İMF ile el ele yönetmişti. Bu, kendine sosyalist diyen bir büyük kitlesel işçi partisi olarak PT’nin sonu demekti. Şimdi de aynı politikacı burjuvazinin yangınını söndürmeye geliyor. Ağacın kurdu kendinden olurmuş. İşçi sınıfı da kendi içinden çıkan hainlerle hesaplaşmadıkça kendi yolunu açamayacak.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Temmuz 2017 tarihli 94. sayısında yayınlanmıştır.