Küba’da kapitalizme dönüş tehlikesi yükseliyor
Fidel Castro’nun sağlık nedenleriyle yönetimden ayrılması ve sonra ölümü, Küba’da kapitalizme dönüş tehlikesinin her geçen yıl yükseldiği bir sürecin başlamasıyla sonuçlandı. 2010’lu yıllarda emperyalistler Küba’yı yönetmekte olan yeni ekibin bu niyetlerini kavrayınca Küba’ya doğru kurnaz bir “açılım” başlattılar. Kendisi de Latin Amerikalı olan Papa Franciscus ve sözde “ilerici” ABD Başkanı Obama bu sinsi yönelişin başlıca aktörleri oldu.
Ancak Beyaz Saray’ı Obama’dan sonra Trump ele geçirince bu “açılım” derin dondurucuya girdi. ABD’de 3 Kasım 2020’de yapılan başkanlık seçimini Obama döneminin başkan yardımcısı Joseph Biden kazanınca, Küba’da kapitalizme dönüş yanlısı ekip “açılım”ın yeniden başlayacağı ümidiyle derhâl yeni adımlar atmaya başladı. 1 Ocak’ta (tam da Küba devriminin yıldönümü günü) ekonomiyi dolara karşı kısmen korumayı hedefleyen çifte dolar kuru politikasının artık terk edildiği açıklandı. Bundan çok daha önemlisi, Şubat başında ekonominin çok büyük kısmı özel ekonomik girişime açıldı. Daha önce sadece 127 sektörde özel girişime izin veriliyordu. Şimdi 2 bin kadar sektör özel faaliyete açıldı, sadece 124 sektör “stratejik” niteliği dolayısıyla kamunun tekelinde kalacak. Böylece, daha önce istisna olan özel girişimcilik kural haline geliyor, kamu işletmeciliği istisna oluyor! Bunun, üretim araçlarının kamu mülkiyeti temelinde, merkezi planlama sayesinde, kâra göre değil ihtiyaca göre üretime dayanan sosyalizmden çok farklı bir yol olduğu tartışma götürmez.
Küba gibi bütün dünyanın sosyalistlerinin, bilinçli işçilerinin ve emperyalizm karşıtlarının hayranlığını çeken bir ülkede bu gelişme, dünyanın her yerindeki işçi-emekçi kitleler için kötü bir haber. Bunun arkasında Marksistlerin her zaman vurguladığı gerçek yatıyor: Sosyalizmin kuruluşu için tek bir ülkede yapılabilecekler sınırlıdır. Toplumun sınıflara ayrılmasına son verecek olan sosyalizm ancak dünya çapında kurulabilir. Tek ülkede olmazsa tek adada hiç olmaz! Öyleyse Küba’da kapitalizme dönüşü engellemek için ada halkıyla dayanışma ve dünyanın her ülkesinde işçi iktidarlarının kurulması için mücadele işçi sınıfı enternasyonalizminin görevidir.