Çin işçi sınıfı isyanda!

Son iki yıldır gazetemizde ve internet sitemizde Çin’deki sınıf mücadelelerine yer veriyoruz. Bu çerçevede, Çin’in dünya sanayi üretimi bakımından oldukça merkezi bir konumda olduğuna, 19. yüzyıl Britanya’sına benzer biçimde, dünyanın atölyesi haline geldiğine dikkat çektik. Buna bağlı olarak Çin işçi sınıfının dünya proletaryası içindeki ağırlığının muazzam biçimde arttığını ve Çin’deki sınıf mücadelelerinin seyrinin dünyanın geri kalanındaki mücadeleler üzerinde ciddi bir etkide bulunacağını vurguladık. 2008’de başlayan büyük depresyon sürecinde Çin’in ekonomik performansının dünyanın geri kalanından (özellikle emperyalist ülkelerden) çok daha iyi olmasına rağmen krizin Çin’i teğet geçmediğini saptamış, depresyonun ilerleyen aşamalarında Çin ekonomisinin daha fazla sıkışacağını öngörmüştük.

Bunun dünya devrimi bakımından en önemli sonucu, Çin işçi sınıfının büyük depresyondan önce başlayan militan mücadelelerinin depresyonun ertesinde daha fazla artması ve yaygınlaşmasıdır. 2010 yazında Çin’de başta otomobil olmak üzere bir dizi sektörde aniden patlak veren zincirleme grevler bu konudaki ilk ciddi sinyaldi. O dönemden beri Çin’in farklı bölgelerinde, farklı sektörlerde çalışan işçilerin daha yüksek ücret ve daha iyi çalışma koşulları talepleriyle düzenlediği grev ve eylemlerin arkası kesilmedi. Artan işçi eylemleri, krizin ertesinde yoğunlaşan rekabetin basıncı altında zaten bunalan Çin sermayesinin kârlarını azaltarak krizi derinleştiriyor, kriz derinleştikçe sınıf mücadeleleri keskinleşiyor. Son haftalarda yaşanan gelişmeler sürecin bu yönde ilerlemeye devam ettiğini gösteriyor.

Apple’ın suçları

2010 yazında Çin’deki sınıf mücadelelerinin yükselişine ilk kez dikkat çektiğimiz yazıda Apple ve benzeri şirketlerin taşeronu olarak çalışan, elektronik sektöründe dünyanın en büyük tedarikçi firması olan Foxconn’un fabrikalarından söz etmiştik. Foxconn’un Çin’deki fabrikalarında yaklaşık 1 milyon 100 bin işçi çalışıyor. Bu işçiler yalnızca düşük ücretler, sosyal güvenceden yoksunluk, berbat çalışma ve barınma koşullarından muzdarip değiller. Ayrıca, Apple, Microsoft, Hewlett-Packard gibi büyük firmaların belirli dönemlerde çok fazla ürün tedariki talep etmesi nedeniyle oldukça ağır baskı koşulları altında çalışıyorlar. Kısa sürede çok fazla üretim yapmaya zorlanan işçilerin dinlenme ve tuvalete gitme gibi basit hakları dahi kısıtlanıyor. Dahası, güvenlik görevlileri sıklıkla üst aramaları yapıyor. Üzerinde metal eşya bulunan işçiler hırsızlıkla itham ediliyor, ceza alıyor veya işten atılıyor. Ekim 2011’de yayımlanan bir araştırma raporu, Foxconn fabrikalarında çalışan işçilerin yüzde 26’sının amirlerin ve güvenlik görevlilerinin sözlü tacizine uğradığını, yüzde 16’sının ise fiziki saldırıya, dayağa maruz kaldığını ortaya koyuyor. Kısacası, Foxconn fabrikaları sermayenin işçi sınıfına hazırladığı cehennemin bir özeti gibi.

Ancak, bu cehennemin esas sorumluluğunun Foxconn’a değil, başta Apple olmak üzere hepimizin bildiği, büyük uluslararası şirketlere ait olduğunu akılda tutmak gerekiyor. Foxconn fabrikalarındaki sömürü ve baskı düzeni sayesinde elde edilen kârların kırıntısı Foxconn patronlarına, aslan payı ise Apple gibi firmalara düşüyor. (Apple’ın patronu Steve Jobs’ın ölümünden sonra Batı medyasının yanı sıra Türk medyasında da Jobs’ın ne kadar büyük bir deha olduğunu, gençlerin onu örnek alması gerektiğini anlatan bir sürü iğrenç yazı yayımlandı. Bu yazılarda Jobs’ın büyük başarısının kaynağının Çinli işçilerin muazzam sömürüsü olduğu gerçeği elbette es geçildi).

Sermaye kaçıyor, mücadele kovalıyor…

Kıyı bölgelerindeki işçi ücretleri grevler ve mücadeleler sayesinde epey yükseldiği için Foxconn bir süredir üretimini ücretlerin daha düşük olduğu Çin’in iç bölgelerine doğru kaydırıyor. İç bölgelerin yerel yönetimleri Foxconn’un kendi bölgelerine yatırım yapması için gayret ediyorlar. Yeni kurulan fabrikalardaki berbat koşulların duyulmaması, işçilerin her türlü eylem ve örgütlenmesinin bastırılması için ellerinden geleni yapıyorlar. Ayrıca, yerel yönetimler staj yapma paravanı altında meslek liselerinde okuyan çok sayıda öğrenciyi bu fabrikalarda komik ücretlerle çalışmaya zorluyorlar. Ancak, Çin’deki işçi mücadeleleri öyle bir düzeye ulaşmış durumda ki, normal koşullarda yeni kurulan sanayi bölgelerindeki işçilerin mücadeleye atılması belki yıllar alabilecekken, iç bölgelerin proletaryası hâlihazırda militanlaşmış durumda.

Son aylarda iç bölgelerdeki Foxconn fabrikalarında ardı ardına mücadeleler patlak veriyor. Fabrika yönetiminin kendilerine söz verdiğinden çok daha az ücret ödemesini protesto eden Wuhan’daki Foxconn işçileri Şubat ayında fabrikanın damına çıkıp topluca intihar etme tehdidiyle eylem yaptılar ve talep ettikleri ücretleri elde ettiler. Mart ve Nisan’da Taiyuan (Tayyüen) kentindeki Foxconn fabrikasında benzer taleplerle eylemler yapıldı. Haziran ayında ise Chengdu (Çangdu) kentindeki fabrikada binlerce işçi güvenlik görevlileri ile çatıştı.

Foxconn fabrikalarındaki işçi mücadelelerinin en son halkası Eylül sonunda yaşandı. Bilindiği gibi, Apple iPhone 5 telefonlarını çok kısa bir zaman önce piyasaya sürdü. Bu tip ürünlerde en fazla kârın malın piyasaya sürüldüğü ilk birkaç hafta içinde elde edildiği biliniyor. Apple, bu nedenle taşeronu Foxconn’dan son haftalarda büyük miktarda ürün sipariş etti. Artan siparişler işçilere uzun çalışma saatleri, yoğun denetim ve artan taciz olarak yansıdı. Bu baskının bunalttığı işçilerin öfkesi Eylül’ün son haftasında patladı. 23 Eylül akşamı Tayyüen’deki fabrikada birkaç işçinin kendilerini sözlü olarak taciz eden güvenlik görevlileri ile tartışması güvenlikçilerin işçileri dövmeye yeltenmesi ile aniden büyüdü. Olayı duyan 2000 civarında işçi 1500 civarındaki güvenlik görevlisi ile çatışmaya başladı. İşçiler güvenlikçileri fabrikanın dışına püskürttüler. Bunun üzerine fabrikaya 5000 polis gönderildi. Saatlerce süren çatışmaların ardından polisler isyanı bastırdı. Olayın ertesinde yaklaşık 40 yaralının hastanaye kaldırıldığı, yaklaşık 100 işçinin gözaltına alındığı haberi medyaya yansıdı. (Bazı internet siteleri olayın bilançosunun çok daha ağır olduğunu, birkaç işçinin polis tarafından öldürüldüğünü yazdı. Ancak, bu iddialar şu ana kadar teyit edilebilmiş değil.)

Tayyüen’deki isyan, dünyanın atölyesindeki sınıf mücadelelerinin dinmek bilmediğini gösteriyor. Çin ekonomisinin dünya krizinden daha fazla etkilenmesine paralel olarak ülkedeki sınıf mücadelelerinin daha da keskinleşmesi beklenmeli. Çin’deki sınıf mücadelelerinin seyri, üçüncü büyük depresyondan dünya işçileri lehine mi yoksa patronlar lehine mi çıkılacağı sorusunun cevabınının verilmesine oldukça belirleyici olacak. Dünya devriminin partisi Dördüncü Enternasyonal’in hızla toparlanarak Çin’de örgütlenmesi her geçen gün daha yakıcı bir ihtiyaç haline geliyor.

 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Ekim 2012 tarihli 36. sayısında yayınlanmıştır.