Almanya grevlerle felç!
Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor: kitlesel grevler hayaleti. Ukrayna’da savaş başlayalı beri yükselen enflasyon, bilhassa da enerji fiyatları, zaten 2008’den beri doğru dürüst büyümeyen Avrupa ekonomisini iyice zora sokuyor. İşçi sınıfı da zorlaşan hayat şartlarına karşı mücadele içinde. Britanya ve Fransız proletaryasından sonra Almanya’nın işçi sınıfı da Mart ve Nisan aylarında bir dizi eylemle grev ve direniş kervanına katıldı. Taleplerin başında artan enerji ve gıda masraflarına karşı ücret zamları geliyor.
Grevler özellikle ulaşım sektöründe yaygın. Mart ayının son günleri, Avrupa’nın en büyük limanı olan Hamburg limanında, Münih ve Frankfurt gibi büyük havaalanlarında ve demiryolu şirketi Deutsche Bahn’da büyük grevlere şahit oldu. Tüm bu grevler birer günlük uyarı salvosu niteliğinde olsa da gerek katılımcı sayısı gerek gündelik hayata etkisi açısından çok etkileyici. Almanya’nın en büyük ulaşım sendikası Ver.di’nin başkanının açıklamasına göre bu grevlere 400 bin işçi katıldı. Almanya Havalimanları Birliği ise grevden etkilenen yolcu sayısını 380 bin olarak açıklıyor.
Alman burjuvazisi ise geri adım atmak şöyle dursun, grevcilere karşı bir karalama kampanyası başlatmış durumda. Deutsche Bahn’ın sözcülerinden biri grevleri “aşırı ve abartılı” bulduğunu açıkladı. Kamu sektörü işverenlerini temsil eden bir devlet yetkilisi ise grevcileri “kışkırtılmamışken tansiyon yükseltmekle” suçladı. Almanya’nın sözde solcu sosyal demokrat hükümeti tamamen Amerikan güdümünde bir çizgide, Rusya’nın Ukrayna’ya kışkırtılmadan saldırdığı teranesini tekrarlayıp dururken, kamu çalışanlarının karşısına dikilen bu hanımefendinin aynı palavrayı bu kez Alman işçi sınıfına yöneltmesi tesadüf mü?
Fakat tüm bu karalamalardan yılmayan Alman demiryolu ve havalimanı işçileri, taleplerini konuşarak elde edemeyeceklerini anladılar ve 20 Nisan’da bir kez daha greve çıktılar. Maalesef bu grev, Mart sonundakine göre daha koordinasyonsuzdu ve daha kısa sürdü. Yine de Alman proletaryası, yılmadığını, taleplerini elde edene kadar mücadele edeceğini gösteriyor. Demiryolu sendikalarından EVG’nin temsilcileri, anlaşmaya varılamadığı takdirde gerekirse haftalarca greve çıkacaklarını söylüyor.
Almanya’da sol, Soğuk Savaş döneminin mirasından dolayı çok zayıf. İktidardaki Sosyal Demokrat Parti ise, bir zamanlar bir işçi sınıfı partisi olsa da patronların tarafına iltihak edeli çok oluyor. Öte yandan, gerek burjuva basını, gerek grevciler, ülkenin on yıllardır görmediği bir grev dalgasıyla karşı karşıya olduğu hususunda hemfikir. Kamuoyu yoklamalarında da halk, genelde grevcilerden yana tavır koyuyor. Bu durum, işçilerin ekonomik zorluklara, emperyalist savaşa ve iktidardaki hain sosyal demokratlara karşı güçlü bir mücadele yürütebilmesi için bir kapı aralayabilir.