Fransa işçi sınıfı masaya yumruğunu vurdu!
Fransa sarsılıyor. “Hoşnutsuzluk kışı” İngiltere’de bekleniyordu, kısmen de gerçekleşti, ama esas Fransa’yı vurdu. Aralık ayından bu yana Cumhurbaşkanı Macron’un mezarda emeklilik yasa tasarısına karşı 10 ayrı gün genel grev tarzında iş bırakıldı ve büyük gösteriler yapıldı.
Macron mecliste de çoğunluk bulamadı. Sonunda anayasada var olan inanılmaz bir hükmü (49/3. madde olarak biliniyor) kullanarak meclisin yasa yapma yetkisini gasbetti, yasayı hükümet kararıyla geçirdi. İşte bunun üzerine düzenlenen 9. eylem günü Fransa’da çoğu insana “işçi sınıfı ve halk bir devrimci yükselişe mi giriyor?” sorusunu sordurdu. 800 bini Paris’te olmak üzere 3,5 milyon işçi, emekçi ve öğrenci, son derecede öfkeli bir ruh durumuyla 200’den fazla yerleşimi hallaç pamuğu gibi attılar.
Özel bir yükseliş
23 Mart günü doruğuna varan mücadele işçi sınıfına gerçek bir güç kazandırmış bulunuyor. Bir kere, eski mücadelelerde kamu sektörüne (ulaştırma, eğitim, belediye işçileri) ile özelde bazı sektörlere (rafineriler vb.) özgü kalan grevler şimdi özel sektörde çok daha büyük destek buluyor. İkincisi, dava o kadar popüler ki (Fransız halkının yüzde 84’ü yasaya karşı, işçilerin yüzde 79’u mücadeleyi daha da sert sürdürmek gerek diyor kamuoyu yoklamalarında) yılların işbirlikçi odağı CFDT (en büyük konfederasyon) bile sendikal cephenin içinde ve şimdilik ayrılmıyor. Üçüncüsü, devrimler ülkesi Fransa’da 1871 Paris Komünü’nün yalnız kalması devrimler tarihinin belirgin bir olayı iken, 1968’de de kavga Paris’te odaklaşmışken, bu sefer en küçük yerleşim birimlerinde binlerce, bazen on binlerce insan eylemlere katılıyor, taşra uyanıyor. Dördüncüsü, bu insanların hepsi burnundan soluyor. On yıllarca “demokrasi” söylemiyle yatıştırılmış kitleler, şimdi kibirli bir tek adamın meclisin yetkilerini kendi eline geçirdiğini görerek sarsılıyor. Kimi yerde belediye binası ateşe veriliyor, kimi yerde devlet daireleri basılıyor. Beşincisi, Macron ölçüyü kaçırmış durumda. Bırakın korku içinde yaklaştıkları işçi eylemlerine saldırının vahşetini, 23 Mart’ın hemen ertesinde kırsal bölgede yapılan bir ekolojik eyleme katılan 30 bin kişiye jandarma saldırısı sonucunda üç eylemci ölümün eşiğinde. Bu da kitleleri daha da öfkelendiriyor. Korkunun ecele faydası yoktur.
Süresiz genel grev!
Büyük eylemler dizisi devam ediyor. Sokak savaşları da. Ama işçi sınıfı için berrak bir stratejik hat kazanmanın vazgeçilmez koşuludur. Bu olmazsa hareket patinaj yapar, kitleler yorulur. İşbirlikçi CFDT hareketi soğutmak istiyor, altı ay duralım diyor. Macron sendika cephesine “işyeri sorunları üzerinde görüşelim” önerisiyle konuyu saptırmak istiyor. Mücadeleci sendikaların bürokratları muhtemelen bu oyunu oynayacak. Oysa bugün konu mezarda emekliliktir! Burada kaybeden işçi sınıfı kolay kolay toparlanamaz.
Öyleyse Fransız işçi sınıfının süresiz genel grev yoluna baş koyması gerekir. Grev komiteleri, daimî seferberlik, gerektiğinde özsavunma, Almanya’da ve İngiltere’de süren işçi mücadelelerine el uzatma, diğer bütün ezilen kitleleri yanına alacak politikalar ve başka birçok önlem aracılığıyla bugünkü yükselişi gerçek bir hesaplaşmaya taşımak tek yoldur.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Nisan 2023 tarihli 163. sayısında yayınlanmıştır.