Çorum Katliamı’nın 42.yılında katliamlara karşı örgütlü mücadeleye

kahrolsun ırkçılık mezhepçilik faşizme karşı birleşik işçi cephesi yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği

12 Eylül darbesinin ön hazırlığı sayılan katliam olan Çorum katliamının bu yıl 42. yıldönümünü yaşıyoruz. 28 Mayıs’ta başlayarak 4 Temmuz’da doruk noktasına ulaşan katliamda 57 kişi faşistler ve kontrgerilla güçleri tarafından katledildi. Devletin gözetimi altında gerçekleştirilen bu katliam, daha sonra 12 Eylül darbesinin ana sebeplerinden biri olarak kullanıldı.

Çorum katliamı, Alevi halka karşı yapılan en kanlı saldırılardan biri olmasının yanında, 12 Eylül darbesine hazırlık olması açısından Alevilerle beraber Türkiye işçi sınıfını hedef almış en kanlı saldırılardan biri olarak değerlendirilmelidir.

Çorum katliamına uzanan dönemde işçi sınıfının durumu

1980 yılında, 12 Eylül darbesiyle kesilene kadar Türkiye’de 220 grev yaşandı. Bu grevlerin yanında Tariş gibi Türkiye işçi sınıfının tarihindeki önemli bir direniş Çorum katliamının hemen öncesinde yaşandı. Tariş’in yanında küçük bir taşra kentinde yaşanan önemli bir mücadele deneyimi olan Yeni Çeltek’teki madende yaşanıyordu. Bunların yanında Türkiye siyasetinin geri planda belirleyicisi olan metal işçileri de Nisan 1980’de MESS patronlarıyla önemli bir mücadeleye başlamışlardı. Türk Metal’in satış sözleşmesinin karşısında grev kararına devam eden Maden İş Sendikası 30 bin işçiyle Eylül 1980’e kadar greve devam etti.

Çorum katliamında hazırlanan senaryo

İşçi sınıfının mücadelesinin Türkiye burjuvazisinin yönetim sorununu da ortaya çıkarmasıyla beraber 12 Eylül’e giden yolda senaryo hazırlanmaya başlanmıştı. 27 Mayıs’ta MHP’li Gün Sazak’ın öldürülmesinin ardından faşistler ülkenin dört bir yanında provokasyona giriştiler. Ancak en önemli provokasyon Çorum’da yaşandı. Gün Sazak’ın öldürülmesi Çorum’da başlayan provokasyona yeterli gelmemiş olacak ki şehirde yer alan Alaaddin Camii’ne bomba atıldığı yalanı da ortaya atıldı. Zamanının tek televizyon kanalı olan TRT’nin aynı gün defalarca verdiği bu haber sayesinde Çorum’da yaşanan katliamın altyapısı hazırlanmış oldu.

Alevilere yönelik bir katliam için Çorum’da vali olarak görevlendirilen Rafet Üçelli ve emniyet müdürü Nail Bozkurt da katliam sırasında faşistler için gerekli kolaylaştırmayı sağladılar. Silahlı faşist grupların Alevi mahallelerine yöneldiği sırada polis telsizlerinden olayın “toplumsal bir muhalefet olayı” olarak değerlendirildiği söylenerek müdahale edilmemesi söylendi.

28 Mayıs’ta yukarıda anlattığımız şekilde başlayan Çorum katliamı 4 Temmuz’a kadar süreklilik içinde devam etti. 4 Temmuz’da zirve noktasına varan katliamda 57 kişi hayatını kaybederken, 300 insan da yaralandı.

Çorum katliamından bugüne uzanan kollar

Çorum katliamında MHP’li faşistlerin yanında kontrgerilla güçleri de yer alıyordu. Bu iki halk düşmanı gücün örgütleyicisi ve finansmanı olan Amerikan emperyalizminin örgütü CIA da Çorum katliamında bizzat yer aldı. CIA ajanı Robert Alexander Peck, Çorum katliamı öncesinde MHP’nin yanı sıra Çorum valisini ve belediye başkanını da ziyaret etmişti. Çorum katliamının öncesine yapılan bu ziyaretler, CIA’nın Çorum katliamının fikir babası olmasının yanında bizzat örgütleyicisi olduğunu da gösteriyor.

Katliamlara karşı örgütlü mücadeleye

Çorum katliamı Temmuz ayında sona erdikten iki buçuk ay sonra 12 Eylül darbesi gerçekleşti. Çorum katliamı darbenin ana sebeplerinden biri olarak gösterildi. Darbe yönetimi tarafından göstermelik olarak dahi Çorum katliamıyla alakalı herhangi bir adım atılmazken devam eden bütün grevler yasaklandı, işçi sınıfının ve sosyalistlerin bütün örgütleri dağıtıldı. Yüzbinlerce insan gözaltına alındı. On binlerce insan hapsedildi ve öldürüldü.

Alevi halkı 1980 yılında olduğu gibi bugün de nefsi müdafaa içinde yaşıyor. Mezhepçi ve ırkçı katliamlar hâlâ güncel bir tehdit. Bugün “Kahrolsun ırkçılık ve mezhepçilik!” diyerek hangi mezhepten ve milletten olduğuna bakmaksızın birleşen işçi sınıfının öncülüğünde emperyalizme ve kapitalizme karşı bir mücadele ancak Çorum katliamının hesabını sorabilir ve bu katliamların yeniden yaşanmasının önüne geçebilir.

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Mayıs 2022 tarihli 152. sayısında yayınlanmıştır.