Yeni YÖK yasasına karşı ilk kıvılcım: İTÜ’de asistanlar üniversitelerini terk etmedi!
İTÜ Rektörlüğü lisansüstü eğitimin azami süresini tamamen keyfi ve hukuka aykırı biçimde yorumlayarak 8 asistanın işine son verdi. Aynı durumdaki 82 araştırma görevlisi bu uygulama dolayısıyla topun ağzına geldi. İTÜ’lü asistanlar bu kıyıma “üniversitemizi terk etmiyoruz!” diyerek karşılık verdi ve 15 Ekim akşamı başlattıkları eylemi 16 Ekim sabahına kadar sürdürerek İTÜ Makine Fakültesi’nde sabahladı.
Akşam saatlerinde Taksim Meydanı’nda buluşan İTÜ ve diğer İstanbul üniversitelerinden asistanlarla, kendilerine destek veren Eğitim-Sen, TMMOB üyeleri ile Güvenceli İş, Güvenceli Gelecek diyen TÜİK çalışanları ve “Hocama Dokunma” diyen İTÜ öğrencileri sloganlar, alkışlar ve ıslıklarla Gümüşsuyuna yürüdü. “Bu üniversitede iş güvencesi yoktur!” yazılı pankartın önde yer aldığı yürüyüşte sık sık YÖK aleyhinde sloganlar atıldı. “Biz kalıyoruz YÖK gitsin” sloganları atan asistanlar İTÜ rektörlüğü ve YÖK’ün uygulamalarına karşı direnmekte kararlı olduklarını gösterdiler.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Gümüşsuyu Kampüsü’nün önüne gelindiğinde kapıya asılmış pankartta İTÜ kurucu rektörü olan Mustafa İnan’ın sözleri yer alıyordu. “Kürsü ile ticarethaneyi birbirine karıştırmayın olur mu çocuklar” sözleri İTÜ’de yaşananlar ve yeni YÖK tasarısıyla üniversitelerde sermayenin dolaysız hakimiyetini kurmaya çalışan hükümetin tutumu karşısında son derece anlamlıydı.
Kampüs kapısında yapılan basın açıklamasında, önümüzdeki günlerde meclis gündemine gelmesi beklenen yeni YÖK yasasının ilk provasını yapan İTÜ rektörlüğüne hukuk dışı uygulamalarına son verme çağrısı yapıldı. İTÜ’deki bu eylem böylece mütevelli heyetleriyle üniversiteye kaynak sağlayan sermaye gruplarını üniversite yönetimine taşıyan ve üniversitenin toplumsal rolünü tamamen ticari amaçlarla tanımlayan yeni YÖK taslağına karşı mücadelenin de ilk kıvılcımını yakmış oldu.
Basın açıklamasının ardından Makine Fakültesi konferans salonunda devam eden eylemde yapılan konuşmalarda da asistanların iş güvencesi için verdiği mücadele akademik özgürlüğün bir gereği olarak savunuldu. Yeni YÖK yasası eleştirilerin merkezinde yer aldı. Eylem bu vurgularla Yeni YÖK yasasına karşı bir mücadele çağrısı niteliğine büründü.
Bilgesu Erenus’tan Zardanadam’a, Kesme Şeker’den asistanların kendi müzikleriyle coşan asistanlar saatin ilerlemesiyle birlikte bir açık kürsü oluşturarak bundan sonraki mücadelenin nasıl ilerleyeceğini hep birlikte tartıştılar. Eylem sabah saatlerinde sona erdi ve asistanlar sadece mesai için değil aynı zamanda yeni eylemlerin örgütlenmesi için de fakültelerine dağıldılar.