Eğitim öğretim yılı emekçi çocuklarına eşit başlamadı!

9 Eylül Pazartesi günü yeni eğitim öğretim yılının başlamasıyla 20 milyon öğrenci ders başı yaptı. Eğitimin başlamasıyla birlikte yoksulluk koşullarında yaşayan emekçi çocuklarının eğitime erişiminin önündeki engeller tekrar ortaya çıktı. Bu engellerin başını ise elbette pahalılık çekiyor. Artan hayat pahalılığı özellikle beslenmede ve eğitimde yoksul emekçi çocuklarını zorluyor ve çocuklar eğitim hayatına birkaç adım geride başlıyor.

TÜİK'in Eylül ayı verilerine göre eğitim, bir önceki yılın aynı ayıyla karşılaştırıldığında %94’lük artış ile ana harcama gruplarında en yüksek ikinci, önceki aya göre ise %15 ile en fazla artış gösteren grup oldu. Özellikle bu pahalılık kendisini okul üniforma ve kırtasiye malzemelerinde gösteriyor. Bir çocuğun ortalama kırtasiye gideri en az 5-6 bin lira tutarında. Bu tutar sadece bir çocuk için geçerli ve her öğrenci için ayrı ayrı düşünüldüğünde masraf katlanıyor. Türkiye şartlarında asgari ücret, genel ücret hâline geldiği için aileler çocukların en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz durumda.

Bu durumun en can alıcı örneğini fırınlarda yapılan askıda ekmek uygulamasından sonra, kırtasiyelerde başlanan “askıda kalem-defter” uygulamasıyla görmüş olduk. Önce Yalova’da, ardından Balıkesir’de bir kırtasiye askıda kalem ve defter uygulaması başlattı. Eğitim ihtiyaçlarının yeterince karşılanamaması çocuklarda başarıyı ve motivasyonu etkilerken aileler üzerindeki ekonomik baskıyı arttırıyor.

Çocuklar sadece kitap-deftere değil gıdaya da erişemiyor!

DİSK/Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi’nin (BİSAM) açıkladığı “Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması” verilerine göre, 4-6 yaş arası bir çocuk için sağlıklı ve dengeli beslenmenin aylık maliyeti 3.438 lira. Bu maliyet 15-18 yaş arasındaki bir genç için 5.458 liraya çıkıyor. Bu tutarlar sadece gıda için yapılması gereken harcama tutarı.

Günümüzde çoğu emekçi aile çocuğuna bu tutarlarda beslenme bütçesi ayıramıyor. Birçok açıdan hayata geride başlayan emekçi çocukları, yetersiz beslenerek derslerine konsantre olmakta zorlanıyor ve fiziki olarak da geride kalıyor. OECD’nin verileri bu gerçekliği doğrular nitelikte. Türkiye’de 172 bin çocuk yatağa aç giriyor, her dört çocuktan biri okula aç gidiyor. Çocuklar okulda 8 saat boyunca bir kraker ve bisküvi ile idare ediyor. Emekçi aileler çocuklarına beslenme çantası hazırlamakta zorlanıyor.

Acı reçetenin bir faturası da öğrencilerin bir öğün yemeğine kesildi

Milli Eğitim Bakanlığının Şubat 2023’te başlatmayı planladığı devlet okullarındaki tüm öğrencilere bir öğün ücretsiz yemek uygulaması “depolama ve lojistik” sorunlar bahanesiyle 2026 yılına ertelendi. İstibdad, öğrencilere vermeyi vadettiği bir öğün yemekle genel ve yerel seçimler öncesinde emekçinin gözünü boyamaya çalışsa da seçimlerin ardından bu vaat de unutuldu.

Çocuklarının yaşam giderleri ve eğitim masrafları için her gün mesai yapmak zorunda kalan ve borçlanan aileler, artan hayat pahalılığı kıskacında daha da çok sıkışıyor.

Eğitim hakkı her çocuğun temel bir anayasal hakkıdır. Öğrencilerin eşit şartlarda, ücretsiz olarak eğitime erişmesinin önündeki engeller kaldırılmalıdır. Çocukların eğitim ve yaşam giderleri, zaten zor koşullarda yaşayan ve geçim derdinde olan ailelere yüklenmemelidir. Her çocuğa okullarda en az bir öğün ücretsiz, nitelikli yemek devlet eliyle sağlanmalıdır. Okul ve kırtasiye masrafları devlet tarafından karşılanmalı, okul kayıt ücretleri kaldırılmalıdır. Eğitime ayrılan bütçe arttırılmalı, okullarda velilerden bağış adı altında para toplanması yasaklanmalıdır.