MESEM: Patronlar için emekçinin yanında çocuğunu da sömürme fırsatı!

MESEM: Patronlar için emekçinin yanında çocuğunu da sömürme fırsatı!

9 Aralık 2016’da Resmî Gazete’de yayımlanan bir değişiklikle çıraklık eğitimi örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alındı. Eski ismi Çıraklık Eğitim Merkezi olan Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM), Millî Eğitim Bakanlığına bağlı kağıt üzerinde öğrencilerin “ilgi ve yetenekleri olduğu meslek alanında hem çalışarak hem okuyarak, usta-çırak ilişkisi içerisinde” 4 yıl boyunca eğitim aldığı bir program.

Yine Resmî Gazete’de 25 Aralık 2021 tarihinde yayımlanan 7346 sayılı Kanuna göre MESEM öğrencilerine yapılacak ödemelerin işsizlik sigortası fonundan ödeneceği kararlaştırıldı. Yasa ile meslek lisesi öğrencileri, yalnızca iş kazası ve meslek hastalıkları kapsamında sigortalı sayıldı ve ayrıca 9, 10, 11. sınıf öğrencilerine asgari ücretin üçte biri, 12. sınıf öğrencilerine ise asgari ücretin yarısı kadar ödeme yapılacağı belirlendi. Bu durum MESEM’e yönelik patronların iştahını kabarttı. Bu tarihten sonra tüm meslek liseleri bünyesinde MESEM açıldı.

Patronlar için hazine: bedava, örgütsüz işçi

MESEM programında kayıtlı öğrenci sayısı 300 bini 18 yaşın altında olmak üzere 1 buçuk milyona yaklaştı. Çoğu ülkede kabul edilmiş olan uluslararası mevzuatlara ve ulusal mevzuata göre 18 yaşını doldurmayan her birey çocuk sayılıyor. Yani MESEM ile patronlar, hiçbir maddi külfet altına girmeden, “ucuz iş gücü” bile sayılamayan, bedava iş gücü olanağına erişmiş oluyor. MESEM’lere olan talebin geçtiğimiz senelere göre yüzde 784 artması bunun en çarpıcı örneği. Bu artışın bir diğer önemli sebebi ise emekçi halkın çocuğunun eğitim masraflarını karşılamakta zorluk çekmesi ve çocuğunu MESEM’e yönlendirmek zorunda kalması.

MESEM eğitim merkezi değil, çocuk işçilik makinesidir

4857 sayılı İş Kanunu’na bağlı “Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılmalarına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”te, çocuk ve genç işçilerin çalışmasına uygun işler belirlenmiştir ve bu işlerin tamamı hafif işlerdir. Fakat MESEM’li öğrenciler, 14 yaşından itibaren tehlikeli iş kollarındaki fabrikalarda tezgâh başına geçmek zorunda kalmakta, MESEM’in vadettiği gibi sıralarda eğitimden çok tezgahlarda üretim yapmakta ve işletmenin işçisiymiş gibi çalışmaktadır.

Program her ne kadar 1 gün okul, 4 gün çalışma şeklinde düzenlense de çoğu işletmede çocuklar daha fazla süreyle çalıştırılıyor, eğitim gördükleri günlerde fabrikanın işlerini yapmaya zorlanıyor. Okul sıralarında ders görmesi, yaşıtlarıyla oynaması gereken çocuklar, MESEM aracılığıyla bedensel, zihinsel gelişimini tamamlayamadan ucuz iş gücü çarkının bir dişlisi hâline getiriliyor. Birçok işletme, yetişkin bir işçi istihdam edip en az asgari ücret vermektense MESEM kapsamında çocuk işçi çalıştırarak, ücretini İŞKUR aracılığıyla vererek masrafları sıfıra indiriyor. Üstelik çocukların staj yaptığı süreler sigortalılık sürecinin başlangıcında da kabul edilmiyor.

MESEM’de çocukların sadece haklarına değil canlarına kastediliyor

MESEM’li çocuk işçilerin uygun olmayan işlerde, denetimsiz şekilde çalıştırılmasının en çarpıcı sonucu iş cinayetinde hayatını kaybeden MESEM’li çocuk sayısının gün geçtikçe artması. 14 yaşındaki Arda Tonbul sac büküm makinesine sıkışarak, 15 yaşındaki Eren Can Yavuz üzerine sunta blokların devrilmesiyle, 16 yaşındaki Eren Dağ sondaj çalışması sırasında elektrik akımına kapılarak, 17 yaşındaki Alperen Enes ve Muratcan Eryılmaz inşaatta yüksekten düşerek can veren çocuklar.

Sermaye istedi, müftülük harekete geçti

Sermaye ve patronlar, Vehbi Koç’un “meslek lisesi memleket meselesi” sözünde söylediği gibi meslek liselerinde yetişen çocukları etinden, kemiğinden faydalanılacak ucuz iş gücü olarak gördü. İstanbul Ticaret Odası başkanının, daha fazla MESEM’li öğrenci istihdam edilmesi için yasal düzenleme talebinden sonra ve Antalyalı patronların özel ricasıyla Antalya Müftülüğü sermayeye yardımcı olmak için kolları sıvadı.

Soma’da 301 madencinin katledilmesinden sonra bölgeye “acınızı evinizde yaşayın” demesi için devlet bölgeye 50 imam göndermişti. Ardından Gaziantep’te tekstil işçilerinin direnişinde ve son olarak Polonez işçilerinin direnişine de işçilerin dini duyguları istismar ederek direnişi kırmak üzere imamlar görevlendirilmişti. Şimdi aynı imamlar Antalya’da namaz sonrası “çocuklarınızı çıraklık okuluna gönderin” vaazı vermeye hazırlanıyor.

Patronlara yatırım olan MESEM iptal edilmelidir

MESEM’ler eğitim-öğretim işlevi görmekten uzak, kamu kaynaklarıyla patronlara bedava iş gücü sağlayan bir aracıdır. Bu hâliyle programın sürmesi çocuk işçi ölümlerinin ve yaralanmalarının önünü açmakta, patronların fabrikalarda emekçinin yanında çocuğunu da sömürebilmesine olacak tanımaktadır.

  • Patronların stajyerliği bir sömürü mekanizması haline getirmesini engellemek için staj yaşına sınırlama getirilmeli, bu stajlar öğrencinin alacağı eğitime, fizyolojik ve psikolojik gelişimine uygun hâle getirilmelidir.
  • Stajyer öğrenciler denetimsiz ve takipsiz şekilde üretime dahil edilmemelidir.
  • Stajyerlerin ücretleri arttırılmalı, bu ücret stajyer çalıştırılan iş yeri tarafından ödenmelidir.
  • Stajyer öğrencilerin staj yaptığı süre emeklilik sürecine dâhil edilmelidir.
  • Stajın yapıldığı işletmeler düzenli olarak ilgili bakanlıkların yanında sendika ve meslek örgütleri tarafından denetlenmelidir.