İşgale, katliamlara ve etnik arındırmaya karşı savaş! Filistinli örgütler 7 Ekim’de neden harekete geçti?
Önce şunu soralım: İsrail ile Filistin arasında bir barış vardı da, Filistinliler bunu ihlal mi ettiler? Elbette hayır. Aksine, zaman zaman ilan edilen ateşkeslerle sağlanan bir çatışmasız durum haricinde Filistin direniş örgütlerinin büyük bölümü, Filistin halkını topraklarından söküp atan, hatta Batı Şeria ve Kudüs’te bu etnik arındırmayı bugün halen hızla devam ettiren Siyonist İsrail ile hiç barışmadı. Geri dönüş hakkı için savaşmaktan hiç vazgeçmedi. Nasıl vazgeçsin?
İsrail’in “kuruluşu” 1948'de 800 bin kadar Filistinlinin topraklarından sürülmesi ile oldu. Siyonistler o tarihten itibaren sayısız katliama imza attılar. Sadece içinde bulunduğumuz yılın ilk dokuz ayında Batı Şeria’da 247 Filistinliyi katlettiler. Temmuz ayında Cenin kentinde bir katliam gerçekleştirdiler. Geçtiğimiz yıllarda düzenlenen Büyük Geri Dönüş Yürüyüşleri’nde Gazze çevresindeki dikenli tellere yürüyen silahsız Filistinlileri keskin nişancılarla vurup katlettiler. Filistin halkının sevgilisi gazeteci Şirin Ebu Akile’yi, üzerinde basın yeleği ve bareti olduğu halde, keskin nişancı kurşunu ile yüzünden vurarak öldürdüler. Tüm katliamlarını saymaya yüzlerce sayfa yetmez.
Filistin halkı Siyonistlerce bir etnik arındırmaya tabi tutulduğunda, müttefiklerini etrafında aradı. Batı Asya halkları tek vücut Filistin’in yanında olsalar da, bölgenin başına çöreklenmiş gerici rejimler teker teker İsrail’in yanında saf tuttular. Geçmişte Ürdün kralı Filistinli gerillalara savaş açarak onları topraklarından kovdu. Mısır’da Enver Sedat İsrail’i karşılıksız biçimde tanıdı. Daha yakın zamanda, ABD Başkanı Trump döneminde başlayan İbrahimî Anlaşmalar sürecinde Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve sonra da Fas, İsrail ile diplomatik ilişkiler kurdu. Bu sırada Arap dünyasında çok önemli bir yeri olan Suudî Arabistan da sıraya girmiş, bekliyordu. İbrahimî Anlaşmalar, Filistin halkına daha fazla zilletten başka bir şey vermedi. Dahası Trump, Yüzyılın Anlaşması adlı yeni bir Balfour Deklarasyonu ile, tarihsel Filistin’in başkenti Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdı.
Filistin halkının hamisi olma iddiasını taşıyan Erdoğan da bu silsilede yerini aldı. “One minute” çıkışından, İsrail ile aralıksız ticarete ve sonra da Filistin halkına ait yeraltı kaynaklarının Siyonistlerce çalınması için aracılığa hızla dönen Erdoğan’ın İsrail cumhurbaşkanı Herzog ile pozları, Netanyahu’nun Türkiye’de ağırlanacak olması, Filistin halkını hayal kırıklığına uğrattı. Filistin halkı tüm bu ihanetler karşısında boğazına geçirilen ilmiğin günden güne daha fazla sıkıldığını hissetmekteydi.
Son olarak, İsrail başbakanı Netanyahu, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na çıkıp kürsüden tüm dünyaya üzerinde Filistin’in olmadığı bir haritayı “Yeni Ortadoğu” başlığıyla paylaştı. Bu, İsrail’in er ya da geç Filistin halkını elinde kalan son toprak parçaları olan Batı Şeria, Kudüs ve Gazze’den de kovacağının bir işaretiydi.
Tüm bunların sonucu, Filistin direniş örgütlerinin El Aksa Tufanı oldu!
İsrail yenilmez armada mı?
Peki, İsrail’e karşı savaşmak anlamsız mı? Değil. Öncelikle, Filistinliler ne zaman Siyonizm ile müzakere edip, tavizler verdilerse, karşılığında her zaman kocaman bir “hiç” aldılar. İsrail’in sömürgesi olmaktan kurtulamadılar. Buna karşın İsrail’in geri adımları hep askerî yenilgiler ve halk isyanları ile oldu. 1973 savaşında, daha önce işgal ettiği toprakların bir bölümünden çekildi. 2006’da Lübnan'dan Hizbullah tarafından kovuldu ve kuzeydeki emellerini geçici olarak da olsa toprağa gömmek zorunda kaldı. Filistin halkının intifadaları Siyonistlerin yerleşim politikalarında geri adımlar doğurdu. Bugün, kara operasyonunun bu kadar gecikerek başlaması ve ABD desteği olmadan Gazze gibi yıllardır abluka altına aldığı bir kara parçasına bile operasyon yapmakta zorlanması, şimdiden önemli kayıplar vermiş olması, bize Siyonizmin yenilmez olmadığını göstermekte. Yeter ki bu savaşında Filistin halkı Siyonistlere ve emperyalistlere karşı bir başına kalmasın!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Kasım 2023 tarihli 170. sayısında yayınlanmıştır.