Sevda yoldaş grevlerde yaşıyor
Tam 10 yıl önce, 2011 yılında Çorlu’da Yeşil Kundura fabrikasında bir sendikalaşma mücadelesi, bir işçi direnişi yaşandı. O direnişin öncülerinden biriydi Sevda abla. O dönemde tanışmamıştık ama sınıf mücadelesi biraz gecikmeli de olsa yollarımızı kesiştirdi. 2014 yılında, Devrimci İşçi Partisi’nin henüz Çorlu’da bir bürosu yokken, bir parti dostunun boş bir dükkanında düzenlediği kahvaltıya geldiğinde tanıştık. İlgisiyle, enerjisiyle, sıcak kanlılığı ile hemen dikkat çekmişti. Sonrası… Sonrası çorap söküğü gibi geldi. Heyecanla bütün etkinliklere katılmaya, çevresindeki işçi arkadaşlarını da katmaya çalışıyordu. Çalıştığı Silver boya fabrikasında bir sendikalaşma komitesi kurmanın planlarını kuruyordu. Deniyor olmuyor, ama vazgeçmiyor bir daha deniyor, bir gün mutlaka olacak diyordu. Gerçek bir öncü işçi olarak, çevresini, ailesini örgütlemeye çalışıyordu. Tüm sıcaklığı ile evini yoldaşlarına, parti dostlarına açmıştı. Kimseyi bir şey yedirmeden göndermez, demlik demlik içilen çaylarla mutfağında yapılan sohbetler hiç bitmezdi.
DİP’in bürosu 2016’da 1 Mayıs’ın hemen öncesinde tutulmuştu tutulmasına ama aslında onun evi o zamana kadar Çorlu’da her şeyin kalbi gibiydi. Ve o büroyu birlikte tuttuğumuz gün “burası işçilerin evi olacak” diyerek büronun ortasında mutluluktan yerinde duramıyor, adeta dans ediyordu. Birlikte neler neler yapacağız diye hayaller kurarken o günden neredeyse tam 5 ay, onun yönettiği, açılış konuşmasını yaptığı açılış etkinliğinden de yine neredeyse tam 4 ay sonra Sevda ablamızı, yoldaşımızı amansız bir hastalık nedeniyle 25 Ekim 2016’da kaybettik. Şimdi ölümünün 5. yıldönümünü idrak ediyoruz, mecazi değil gerçek anlamda onu anmadan, özlemeden, örnek almadan bir günün bile yaşanmadığı 5 koca yılın ardından.
Sevda abla, önce fabrikasındaki bir mücadeleye öncülük etti. O mücadele kazanımla sonuçlanmadı ama o işçi sınıfına güvenmekten, sınıf mücadelesinin yolundan gitmekten asla vazgeçmedi. Sonra Devrimci İşçi Partisi ile tanıştı ve işçi sınıfı için, tüm insanlar için hayal ettiği dünyanın ancak bu düzenin yerine başka bir düzenin kurulması ile, işçi sınıfının iktidarında gerçek olabileceğini kavradı. Muhteşem üslubuyla şöyle demişti: “Kirli düzen kirli bir ev gibidir. Dağıtmadan temizleyemezsin.” DİP’e, bu amaçla mücadele eden bir parti olduğu için örgütlenirken “aslında böyle rahat, bir üyenin sorumluluklarını taşımıyorum ama rahatı bozmak lazım” demişti. Rahat bir gelecek için, biricik oğulları Berkay ve Burak’a güzel bir hayat sunmak için rahatını bozdu. Ama işte kendisi gibi milyonlarca işçinin maruz kaldığı sağlıksız çalışma koşullarının, kimyasalların ve patronların kâr hırsının birikimli bir sonucu kanser hastalığı onu da buldu ve 43 yaşında aramızdan ayrıldı.
Cenazelerin son yolculuk, yaşamı yitirenlere karşı yerine getirilecek son görev olduğu söylenir. Biz ise 5 yıl önce mezarı başında Sevda ablamıza, yoldaşımıza karşı görevimizin bitmediğini, Çorlu’da, bu topraklarda ve tüm dünyada işçi sınıfının insanca yaşayacağı bir düzen kurulana kadar bu görevi omuzlarımızda taşıyacağımızı söylemiştik. Ve Sevda yoldaşın anısının, işçi sınıfının mücadelesinde yaşayacağını… Öyle de oluyor. Ölümünün 5., öncülüğünü yaptığı Yeşil Kundura direnişinin 10. yıldönümünde, ekmeğini kazandığı Trakya’da, onu hiç tanımayan işçiler, Indomie Adkoturk ve Bel Karper işçileri tıpkı onun gibi sendikalaşma mücadelesi veriyor. Tıpkı Sevda abla gibi mücadelenin her adımında bu düzenin kendilerine bir şey vaat etmediğini kavrıyor. Tıpkı onun gibi her gün biraz daha fazla sınıf siyaseti ile buluşuyor, sınıf siyasetine yakınlaşıyor. Yeşil Kundura direnişine Sevda ablanın öncülük etmesi gibi, Bel Karper’de de, Adkoturk’te de kadın işçiler öne çıkıyor, mücadeleye azimleri, kararlılıkları ile, inançları ile damga vuruyor. Sevda yoldaşın anısı işte bu grev çadırlarında, o işçilerin yükselttiği mücadelelerde yaşıyor. Ne mutlu ki onu hiç tanımayan işçi kardeşleri, onunla aynı yoldan yürüyor, onun devrettiği bayrağı taşıyor. Ne mutlu ki onun yoldaşları olan bizler onun emeklerini boşa çıkarmamak için elimizden geleni yapıyor, ortak eserimizi büyütüyor, tüm çocuklar için güzel ve onurlu bir geleceğe emin adımlarla yürüyoruz.
Yazıyı podcast hesaplarımızdan dinlemek için tıklayın
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2021 tarihli 145. sayısında yayınlanmıştır.