Sevda yoldaşın anısı çağırıyor: İşçiler siyasete, partiye!
25 Ekim Sevda Alyakut yoldaşımızı kaybetmemizin 4. yıldönümü. Amansız kanser hastalığından çok kısa bir süre içinde kaybettik Sevda ablamızı. Belirtiler kendini aylar öncesinden göstermeye başlamasına rağmen Sevda yoldaşımız hastalığını artık son evreye geldiğinde, ölümünden sadece birkaç hafta önce öğrendi. Öncesindeki belirtileri işten dolayı yorgunluğuna bağlıyordu çünkü. Tıpkı bugün birçoğumuzun yaptığı gibi. Bunu neden anlatıyoruz, çünkü kapitalizm bizi öldürüyor. Öldüreceğini farketmemize bile müsaade etmiyor üstelik. Bugün birçok işçi, emekçi birçok rahatsızlığını işten, gündelik stresten, koşuşturmadan dolayı yorgunluğuna bağlıyor. Hasta olduğumuzu öğrenmemiz bile artık dayanılmayacak ağrılar vesaire çekmeye başladığımızda bir zahmet doktora gitmemizle ortaya çıkıyor.
Normal zamanlarda bile işçilere böyle amansız hastalıklara yakalandığının farkına vararak hastalıkla mücadele etme şansı tanımayan kapitalizm, bugün tüm dünyayı saran Koronavirüs salgınının yine en çok işçi ve emekçileri vurmasına, salgının bir sınıf savaşı şeklinde yaşanmasına sebep oluyor. İnsanlık bugün yalnızca virüse karşı değil, esas olarak bir avuç asalak patronun çıkarları temelinde kurulan bu düzene karşı da savaşmak zorunda.
Bugün Sevda yoldaşı ve mücadelesini anmanın anlamı da burada yatıyor. Sevda yoldaşımız kapitalizmin bize yaptıklarının en iyi şekilde farkında olan öncü bir işçi kadındı. Ve kapitalizmin, bu sermaye düzeninin işçi ve emekçilere dayattığı koşullara karşı en önde savaşan, son nefesine kadar mücadele eden bir emekçi kadın. Çalıştığı fabrikada işçi arkadaşlarına, mahallesindeki komşularına, akrabalarına, elinin uzandığı herkese nefesinin yettiği kadar da bildiklerini, inandıklarını anlatma çabası içinde oldu hep. Marksizmi benimsedi. Devrimci İşçi Partisi’ne katıldı. Sadece kendi ülkesindeki işçilerin değil, tüm dünyadaki işçilerin çıkarlarının ortak olduğunu kavradı, proleter enternasyonalizminin, dünya devriminin yolunu seçti. Yalnız bizim ülkemiz ekonomik, politik olarak çıkmaza girdi diye düşünenler varken bugün salgınla birlikte kapitalizmin ekonomik, politik, çevresel ve nihayet sağlık açısından tüm dünyayı çıkmaza soktuğunu, çıkmaza girenin bu düzenin kendisi olduğunu görebiliyoruz.
Peki ne yapmalıyız bu çıkmazdan çıkmak için? Sevda yoldaş, Marksizmi kendine has üslubu ve günlük hayattan yaptığı benzetmelerle diğer işçi arkadaşlarına aktarmaya çalışırdı. Bir seferinde, “kapitalizm kirli ev gibidir, dağıtmadan temizleyemezsin” demişti. Bu çıkmazdan çıkmanın yolu burada yatıyor işte. Bu çıkmazdan çıkmak için iş yerlerimizden başlayarak bu düzene karşı örgütlenmekten başka çaremiz olmadığı apaçık ortada. Sevda yoldaşımızın sınıf bilinçli bir işçi olarak son nefesine kadar yaptığı gibi mücadelenin bir parçası olarak kurtulabiliriz ancak bu çıkmazdan. O yüzden işçiler siyasete, partiye!
Çorlu’dan metal işçisi bir yoldaşı
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2020 tarihli 133. sayısında yayınlanmıştır.