Pislik soruşturulsun, suçlular cezalandırılsın, düzeni değiştirelim!

Pislik soruşturulsun, suçlular cezalandırılsın, düzeni değiştirelim!

Türkiye, bir aydan daha uzun süredir, yıllardır tam bir bataklığın içinde yaşamış olduğunu anlatan bir mafya liderini dinliyor. Bu adam zaman zaman kendi suçlarını da ikrar ederek devletin nasıl mafya ile iç içe geçtiğini, yolsuzluğun nasıl kol gezdiğini, yalanın nasıl her suçun üzerini örttüğünü, en şerefli diye bilinen mesleklerin nasıl ahlaksızlığın içine batmış olduğunu anlatıyor. Deliller sunuyor. Ama hükümet, meclis, yargı ve büyük çoğunluğuyla medya ortada hiçbir şey yokmuş gibi davranıyor.

Peker bir “itirafçı sanık”tır

Nasıl oluyor bu? Bu tepkisizliğe, bu atalete, bu vurdumduymazlığa iki gerekçe veriliyor. Gerekçelerden ilki, açıklamaları yapanın geçmişi. “Suç örgütü şefinin sözüyle iş mi yapılırmış?” deniyor. Oysa aklı başında olan herkes bilir ki, polis en küçük mahalle torbacı çetesinden en büyük mafya örgütüne kadar suç şebekelerini çoğu zaman ya içine soktuğu ajanlar sayesinde, ya da çetenin içindeki anlaşmazlıklar sonucunda biri ötmeye başladığında çökertme fırsatını bulur. Bütün ülkelerin ve bu arada Türkiye’nin ceza hukuku sisteminde “itirafçı sanık” diye bir kurum vardır. Ne demek “suç örgütü şefinin sözüne itibar edilmez”?

Bir de üstüne üstlük bu suç örgütü şefi yıllar boyunca AKP-MHP koalisyonunu destekleyen siyasi faaliyetler yürütmüş biri. Dün Barış Akademisyenleri için “onların kanında duş yapacağız” derken makbuldü de bugün mü aşağılamak, yok saymak geldi aklınıza?

Sükût ikrardan gelir

Ayrıca, adamın en azından bazı konularda gerçekleri açıkladığına dair belirtiler şimdiden ortaya çıkmaya başladı. Saymakla bitmez ama birkaçına değinelim. Mehmet Ağar suç örgütü şefi konuşmaya başladıktan sonra Yalıkavak Marina’daki görevinden neden çekildi? Tolga Ağar hakkındaki cinayet ve tecavüz iddiaları mahkemelerin konusu değil mi? Jandarma Genel Komutanlığının Twitter üzerinden yaptığı yalanlama, AKP’nin bu kişiyi partide terfi ettirmesi Tolga Ağar’ı aklar mı? Kararı hangi yetkili verdiyse verdi, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “pislik” olarak aşağıladığı bu suç örgütü şefine polis neden resmî koruma sağlamıştı geçmişte? Korkut Eken, suç örgütü şefinin kardeşi ile birlikte Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı’yı öldürme işini planladığını neden yalanlayamıyor? Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’ın Venezuela’ya gittiği doğrulandı, hani maske ve koruma teçhizatının gümrük belgeleri yok! Özürleri kabahatlerinden büyük: “Çantada götürmüş!” 10 bin dolara satılık milletvekilinin varlığını resmen İçişleri Bakanı koltuğunda oturan kişi doğruladı. Neden araştırılmıyor? Hem ABD’de hem Türkiye’de hakkında soruşturma olan Sezgin Baran Korkmaz’ın suçları ve ilişkileri neden gizleniyor? Gerçeklerin ortaya dökülmesi için bir ikinci Rıza Zarrab vakası mı bekleniyor?  Bir suçun delilleri ortaya çıktıktan sonra kollarını bağlayıp oturmak da ne demek?

Peker dış güçlerin oyuncağı… Peki ya siz?

İkinci gerekçe de şu: Emperyalizm, Siyonizm ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin elinde oyuncak olmuş suç örgütü lideri. AKP hükümetini düşürmek için onlar kullanıyorlarmış. NATO üyesi, İncirlik ve Kürecik üslerine ev sahipliği yapan, AB’nin dizinin dibinden ayrılmayan bir ülkenin 20 yıla yakın süredir başında bulunan bir hükümet emperyalizmin karşısında da bu adam tek başına emperyalizmin yanında öyle mi? İsrail’in başkentinin Kudüs olduğunu Mavi Marmara olayı sonrasında “normalleşme” olduğu sırada kabul eden bir hükümet Siyonizm karşıtı da bu adam tek başına Siyonizmin oyununu oynuyor öyle mi? Yıllarca Mısır ve Suud’un karşısında esip gürledikten sonra aylardır onların ve Suud’un kankası Birleşik Arap Emirlikleri’nin kapısını aşındıran hükümet mi bu adamı o ülkenin emrinde olmakla suçluyor?

İşçiler, emekçiler şu gerçeğin mutlaka farkına varmalı: Bu hükümetin anti-emperyalistlik ile veya Siyonizm karşıtlığı ile en ufak bir ilişkisi yoktur. Bu hükümetin rengini, Tayyip Erdoğan’ın, NATO toplantısında ABD başkanı ile görüşeceği için o görüşmeden on gün önce en büyük Amerikan şirketleriyle toplantı yapıp onlara açık çek vermesi ortaya koyar. Bu hükümetin rengini Amerikan Cargill, Alman Döhler, Fransız Bel Karper, İspanyol Baldur, İsveç Systemair HSK fabrikalarında sendikalaşan işçilerin üzerine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun aylardır kendine bağlı polisi salması belli eder. Bu hükümet emperyalizmin bu topraklardaki en büyük destekçisidir.

Örgütlü suç düzenine karşı işçi sınıfı partisinde örgütlen!

İşçiler, emekçiler, yoksullar, ezilenler bu gerekçelere en ufak bir değer vermemeli. Kirli düzenin sahipleri, araştırma ve suç takibi yapılınca suçları iyice ortaya çıkacak korkusuyla öyle oldukları yerde kıpırdamadan duruyorlar. İşçi sınıfı ve emekçiler bu kirli düzenin soruşturulmasını, suçluların cezalandırılmasını sağlamak için mücadeleye girmedikçe bu düzen devam eder. Tek çare, sendikalarımızda ve bütün bu düzene karşı sınıfın çıkarlarını savunan bir işçi partisinde örgütlenerek bu düzeni yıkmak için mücadele etmektir.

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Haziran 2021 tarihli 141. sayısında yayınlanmıştır.