Metal Fabrikalarından Haberler

''Metal Fabrikalarından Haberler'' köşesinde, metal sektöründe çalışan işçi arkadaşlarımızın fabrikadaki deneyim ve mücadelelerini aktarmaya devam ediyoruz.

Ekim ayı herkes için farklı geçecek

Her fırsatta hedef 2023 diyerek kendileri için öneminden bahseden birileri bir şeyi unutuyor: Kendilerine oy veren-vermeyen çok büyük bir kesim için öncelikli hedef 2017. Türkiye ekonomisine büyük katkıda bulunan en büyük sanayilerden metal sektöründeki sözleşme dönemi, Türk Metal'e bağlı firmalar için 2017. Biz de o sektör pastasının büyük dilimlerinden biriyiz. Sözleşme dönemi 3 ay. Eylül'de başladı. Biz taleplerimizin yer aldığı taslağı çoktan hazırladık. Fakat 3 ay vakti olan MESS ilk ay olan Eylül ayını boş geçti. Şimdi Ekim'in 5'inde ilk oturum yapılacak. Biz hazırladığımız taslakla, MESS hazırladığı taslakla masaya oturacak. Tabii ki ilk oturumdan bir şey çıkmayacak. Kendilerince orta yolda buluşmayı deneyecekleri ikinci oturum ve sonra arabulucuk süreçleri ilerleyecek. O zaman da anlaşma sağlanmazsa sendikanın kararına göre greve gidilebilecek. Gerçi sendikamızı tanıyanlar sonuncu seçeneğe yeltenmeyeceğini bilir. Ama biz de bu sefer taleplerimiz karşılanmazsa önümüze koyulana razı gelme niyetinde değiliz.

Ne olursa olsun, bu sözleşme dönemi hiç olmadığı kadar karşı tarafın canını sıkıyor. Çünkü 2015'te Reno ve Tofaş fabrikalarındaki direnişler sayesinde Türk Metal bizleri de sözleşmeye dahil etti (daha doğrusu etmek zorunda kaldı) ve bu dönem için isteklerimizi sordu. Buradan anladığımız korktukları. Önceden olsa sözleşme dönemlerinde bizi hiç dahil etmeden, enflasyondan çok az yüksek ya da en fazlasından yüzde 6-7 oranında zamla imzalarlardı. Hatta yüzde 2'lik sözleşmelere imza attığını da biliyoruz. Ama bu sene diğer fabrikalardaki direnişler sayesinde öyle olmadı. Bundan sonra da olmayacak. Sözleşme döneminde metal işçisinin talepleri karşılanmazsa yeni bir mücadelenin patlak vermesinden korkuyorlar. Ekim ayı herkes için farklı geçecek. Her hâlükârda biz kârlı çıkacağız.

İstanbul Mercedes'ten bir işçi

 

Ne olacağı bize bağlı

Merhaba arkadaşlar. Yapılacak 2017 sözleşmesi için henüz bir haber yok. Taslak sunulmuş, cevap bekliyorlarmış masaya oturmak için. Bu sözleşme, önümüzdeki süreçler için büyük önem teşkil ediyor. İşçilerde az da olsa umut var. Metal sektöründe yaşanan olaylar neticesinde bu sözleşmede Türk Metal satmayacak ve işçilerin memnun kalmasını sağlayacak bir imza atacak diye düşünenler var.

Benim düşüncem şu yönde; işçilerin bir kısmı bekleyip görme taraftarı, bir kısmı pek alakadar değil, bir kısmı ise baskı altında. Ancak sıkıntılı bir dönem olacağı kesin. Hem işçiler, hem patronlar hem de hükümet açısından. Çünkü yılbaşında belli başlı şeylere zam olacağı kesin. Bir de asgari ücret zammı var ki yine bir dalgalanma oluşacaktır. Bunun sonucunda işveren ve hükümet de etkilenir. Seçimlerin de yaklaşıyor olması daha büyük etkileri beraberinde getirebilir.

AKP'yi destekleyen işçiler bile artık durup düşünüyorlar, sorguluyorlar. Yani işleri eskisinden daha zor. İşçi sınıfının karnı ''aldatıldık, kandırıldık'' laflarına tok. Çünkü herkes borçlu, vergi ayına girdikten sonra aldığı maaş yetmiyor işçilerin. Geçim sıkıntısı her evde.

Bunların dışında genel anlamda sözleşme yaklaştıkça alıştığımız baskı ortamı yine devrede. Tofaş'da işçiler sıkı bir denetim altında. Molalar dışında dışarı izinsiz çıkılamıyor, çeşitli sebeplerle savunmalar alınıyor. Çetin bir sözleşme zamanının kapıda olduğu gün gibi ortada. Her şeyin nasıl sonuçlanacağı eninde sonunda işçilerin ne yapacağına üretimden gelen gücümüzü kullanıp kullanmayacağımıza bağlı.

Bursa Tofaş’tan bir işçi

 

Hak verilmez alınır

Eylül ayının son haftası 8/4 vardiya çıkışı Renault işçisinin desteğiyle Türk Metal’in kararıyla yönetim binasına doğru bir yürüyüş oldu. Yürüyüşten sonra Renault Türk Metal Şube Başkanı Nizamettin Bilik yönetim binası önünde açıklama yaptı. Yürüyüşün nedeni banka promosyonunun ne kadar olacağı ve ne zaman verileceği, Cuma namazının uygun ve temiz şartlarda spor salonunda kılınmasıydı. Yürüyüşün sonunda yaptığı açıklamada insan kaynaklarına müracaat ettiklerini, aradan uzun zaman geçmesine rağmen yönetimden herhangi bir olumlu dönüş olmadığını söyledi. Düşünün ki en basit taleplerde bile sözü geçmeyen bir sendikamız var! Bu talepleri yerine getiremeyen bir sendikadan iyi bir sözleşme yapmasını nasıl bekleyebiliriz?

2015'te sarı sendika Türk Metal'i fabrikada adeta sildikten sonra yönetimin bizlere yaptığı baskı ve tehditle bizi tekrardan zorla Türk Metal'e geçirmesi boşuna değil. Yönetimin karşısında gerçekten işçi sınıfının yanında olan bir sendika olsaydı, MESS'e fabrikaları dar ederdik.

Türk Metal gerçekten samimi olsaydı 8/4 vardiyası dışarıda, 4/12 vardiyası içerde üretim devam ederken bu yürüyüşü yapmazdı. Hakkımızı yönetimle uzlaşarak değil, tıpkı 2015 de bizim yaptığımız gibi üretimden gelen gücümüzü kullanarak, mücadele ederek alabiliriz. Sarı sendikaya göre hak kazanılmaz verilir, biz işçi sınıfına göre hak verilmez alınır!

Bugün Türk Metal ile yürüyüşe katılmış , destek vermiş olabiliriz bu Türk Metal'e güvendiğimizden değildir, fabrikada kimse Türk Metal'e güvenmiyor, hiç bir zaman da güvenmeyecek! 5 Ekim'de toplu iş sözleşmesinin ilk oturumu yapılacak. O zaman göreceğiz işçi haklarını savunuyormuş gibi görünen, ancak patronların ve hükümetin ekmeğine yağ süren Türk Metal’in güçlü mü sarı mı olduğunu.

Bursa Renault’dan bir işçi

 

Eden bulur

Merhaba arkadaşlar, bayramdan önce de var olan yoğun mesailer hâlâ devam etmekte. İşçilere az daha sıkın dişinizi, az kaldı mesailer bitecek diye diye yaklaşık üç aydır var olan mesailer devam ediyor ne zaman biteceği de meçhul. Artık çalışmaya mecalimiz kalmazken beyaz yakaların mesailer için, çıkmayan sevkiyatlar için bizlere yaptığı baskılar iyice artmış durumda.

Birçok arkadaşımızın ekmeğiyle oynayan patron yalakası olan bir mühendisi teşhir etmek istiyorum. Fabrikanın göz bebeği olan bölümlerden Bosch Thermo Teknik bölümü çok yoğun bir sezona girerken mühendisin biri posta başımızı işten çıkartmaya uğraşırken kendi işinden oldu. Hatalı ürünlerin bütün suçunu posta başına yıkmaya çalışan mühendis bu sefer sert kayaya çarptı. Posta başıyla kavga eden mühendis işçilerden büyük tepki alınca istifasını vermek zorunda kaldı ve biz işçiler olarak rahat bir nefes aldık diyebiliriz. Buradan şu dersi çıkarmamız gerek, birlik olan işçiler baskılara boyun eğmek zorunda kalmaz.

Ufak bir tablo çıkaracak olursak eğer, ben fabrikaya girdiğimde fabrika nüfusu 450 civarıydı. Malum mühendisin fabrikaya başlamasıyla birlikte patronun gözüne gireceğim diye işçilere baskı uygulayıp bir çok işçinin yerini değiştirmesiyle 10-15 yıllık arkadaşlarımız 3600 prim günü dolduğu için tazminatını alıp işten ayrıldı, verimsizlik bahanesiyle işten çıkarmalar derken şu anda fabrika nüfusu 300'ün altına düşmek üzere. İstifasını vermesi en çok biz işçileri sevindirdi çünkü eften püften sebeplerden artık işten çıkarılamayacağız diyor arkadaşlarımız. Ama meselenin esas sebebini de anlamamız gerek. Patronlar işçilerin kol emeğini mühendislerin de kafa emeğini sömürüyor. Mühendisler yakalarının beyazlığına bakıp patronların yanına geçmemeli. Sonra işinden ettiği işçiler gibi kendi işinden de olabilir ve arkalarında da kimse durmaz.

Bursa’dan bir metal işçisi

 

Baskıları boşa çıkaracağız!

Merhaba dostlar, ben İstanbul Tuzla'da bir metal fabrikasında çalışıyorum. Her fabrikada olduğu gibi bizim fabrikamızda da birçok sorun var. Bu sorunları kendi aramızda konuşuyoruz, çözümler arıyoruz. Fabrika yönetimi ise bunu engellemek için yeni bir hamle yaptı. Sözde işçilerin sıcaktan bunalmasını engellemek adına yeni bir çay içme alanı yaptılar çay molaları için. Fakat amaç başka. İşçileri daracık, tamamen kapalı ve de amirlerin gözetimi altında olan bir yere sıkıştırmak istediler. İşçiler moladayken ayrıca başlarında güvenlik görevlisi bekliyor. Kendine birkaç kişiyi seçip bunları bizim ağzımızdan laf almaya göndermek yetmiyormuş demek ki artık fabrika yönetimi için. Yalakalar üzerinden mücadelemizi kıramayınca baskıyı arttırmaya karar verdiler. Fabrika yönetimi bizim birbirimizle konuşmamızı elbette engelleyemeyecek. Bütün haklarımızı alabilmek için yapmamız gerekenleri konuşmamızın önüne bu ucuz yollarla geçemeyecek. Ve er ya da geç biz de sendikalaşıp haklarımıza kavuşacağız. Ne işçiyi işçiye kırdıran ihbarcılık, ispiyonculuk gibi uygulamalar ne de amir-güvenlik baskısı bunu engelleyemeyecek.

İstanbul Tuzla bir metal işçisi

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2017 tarihli 97. sayısında yayınlanmıştır.