Darbe şakşakçısı, İTÜ’nün ve sermayenin kirli yüzü Celal Şengör
İstanbul Teknik Üniversitesİnde akademisyen olarak çalışan Celal Şengör, 21 Kasım'da yayınlanan bir röportajında 12 Eylül askeri darbesini ve ardından Diyarbakır'da ve diğer cezaevlerinde yapılan işkenceleri savunan açıklamalar yaptı. Buna karşı İTÜ'de Devrimci İşçi Partili Öğrenciler, bir bildiri hazırlayarak üniversitenin çeşitli yerlerine duvar gazetesi şeklinde astılar. Bu bildiriyi aşağıda yayınlıyoruz.
Madem iyisin
Anladık iyisin
Ama neye yarıyor iyiliğin
Anladık dediğin dedik,
Ama dediğin ne?
Doğrusun, söylersin düşündüğünü,
Ama düşündüğün ne?
Yüreklisin,
Kime karşı?
Akıllısın,
Yararı kime?
Bertolt Brecht
Takvimler, 12 Eylül 1980'i gösterdiğinde, emekçi halkımız için acı dolu günler başlıyordu. Fabrika işgalleri, grevler, üniversite boykotları ve kitlesel eylemlerle geçen 60’lı ve 70’li yılların ardından sermaye iktidarı sallanan koltuğundan düşmemek için "askeri darbe" kartını oynadı. İşçilerin, öğrencilerin ve mücadeleye katılan bütün halkın üzerinde kara bulutlar dolaşacaktı. Kenan Evren komutasındaki 12 Eylül askeri darbesi, emekçilerin mücadele mevzilerini birer birer ezmekle birlikte mücadele eden insanları, başta Diyarbakır Cezaevi olmak üzere birçok işkencehanede hem fiziksel hem de ruhsal olarak akıl almaz işkencelerden geçirdi, birçoğunu da katletti. O günleri yaşayan onlarca insan hala psikolojik sorunlarla boğuşuyor, içeriye giren evladından haber alamayan anneler hâlâ her Cumartesi günü Taksim Galatasaray Meydanı’nda toplanıyorlar ve evlatlarını arıyorlar. O dönem eşini, çocuğunu, annesini, babasını, kardeşini kaybeden yüzlerce insan hala darbenin yaralarını yüreklerinde taşıyorlar.
Darbenin bütün bu pislikleri ortadayken, İstanbul Teknik Üniversitesi'nde akademisyen olan Ordinaryus Prof. Celal Şengör, 21 Kasım günü verdiği bir röportajda, 12 Eylül'de yapılanların arkasında olduğunu, Deniz Gezmiş’lerin eşkıya olduklarını, darbe döneminde yapılanların işkence olmadığını hatta dışkı yedirmenin bir işkence olmadığını söyledi. Türkiye’nin çoğunun cahil olduğunu ve okuma yazma bilmeyen insanların oy kullanma haklarının olmaması gerektiğini söyleyen Şengör, ülkeyi okumuş insanlardan oluşan bir oligarşinin yönetmesinin doğru olduğunu savundu. Celal Şengör aslında bu açıklamalarıyla kimin için bilim yaptığını ve kimin ordinaryus profesörü olduğunu ortaya koymuş oldu.
Bizler Devrimci İşçi Partili Öğrenciler olarak, Celal Şengör’ün hem darbe mağdurlarına hem de dünyayı var eden bütün emekçilere ettiği hakaretleri ve büyük saygısızlığı kesinlikle kabul etmiyoruz. Sınıfsız, sınırsız, sömürüsüz ve zulümsüz bir dünya için mücadele eden bizler, okulda çalışan taşeron temizlik işçilerinden eğitim emekçilerine ve öğrencilere kadar omuz omuza verip beraber yürüyeceğimiz insanlarla her alanda mücadele etmeye devam edeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. Celal Şengör ofisinde rahatını sürmeye, kitaplarını yazmaya ve araştırmalarını yapmaya devam etsin. Hocalık sıfatıyla Maden Fakültesi’nde görevine devam eden Şengör’e hatırlatmak isteriz: O koltuktaki günleriniz sayılıdır. Hakaret ettiğiniz okuması yazması olmayan o işçiler, Deniz’lerin izinden giden biz öğrenciler, İTÜ’yü sizin gibi darbe sevdalılarına, patron uşaklarına bırakmaya hiç niyetimiz yok!
12 Eylül’e, darbecilere güzellemeler düzenler bilmelidir ki, sermaye hükümeti darbeyle işçi sınıfının mücadelesine sadece bir yumruk atmıştır. İşçiler ve emekçiler o yumruğun ardından kendilerine gelecekler, hem 12 Eylül'ün faillerinin tamamından hem de 12 Eylül'ü aklamaya çalışan herkesten hesap soracaklardır. Deniz Gezmiş de, mücadelesi uğruna hayatını ortaya koyan bütün devrimciler de bizim onurumuzdur. Onlara dil uzatmak, Celal Şengör gibilerinin haddine değildir!
İTÜ'den Devrimci İşçi Partili Öğrenciler