İTÜ Maden işgali: taşerona karşı mücadelenin başlangıcı
İstanbul Teknik Üniversitesi'nde 16 Mayıs Cuma günü başlayan işgal, kazanımlarla (kimi sözlü kimi yazılı olarak) sona erdi. 4.gününe girilen işgalin sona ermesi, Maden Fakültesi'nde yapılan bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyuruldu.
Çeşitli basın organlarında çıkan haberlerin aksine işgal taleplerinin hepsi karşılanmadı. Lakin İstanbul Teknik Üniversitesi'nde yeni bir mücadele dalgasının başladığını görmek mümkün. İTÜ tarihinde ilk kez “taşeronun yasaklanması” talebi ve mücadelesi tüm kitleler tarafından benimsendi. Bunun yanında Orhan Kural'ın özür dilemesi ve Soma Holding patronu Alp Gürkan'ın akademik danışma kurulundan çıkarılması işgalin kazanımları arasındadır. Rektörlük tarafından işgale katılan öğrencilere soruşturma açılmayacağı söylenmiştir. Bunun akıbetini şimdiden anlamak mümkün olmamakla birlikte İTÜ'lü öğrencilerin mücadelesi geri çekildiği anda Rektör Karaca'nın soruşturma terörüne başvuracağı bir sır değildir. Kazanımlar nasıl mücadele ve işgal ile elde edildiyse, aynı yöntemlerle korunmalıdır.
Sermaye-üniversite işbirliğine ve taşeron köleliğine karşı mücadele
Soma katliamından sonra Soma Holding'in İTÜ Maden Fakültesiyle olan işbirliği, İTÜ öğrencilerinin öfkesinin açığa çıkmasına vesile oldu. Bu aynı zamanda üniversitelerin nasıl ticarileştirildiğinin, kapitalizmin ihtiyaçları doğrultusunda hizaya sokulduğunun en çıplak göstergelerinden biri olmuştur. İTÜ'nün, katil kapitalistleri, akademik danışma kurulundan çıkarmak zorunda kalması, aynı zamanda sermaye-üniversite işbirliğine karşı bir kazanımdır.
İşgalde de sık sık atılan “Soma'nın katili, taşeron devleti” sloganının da işaret ettiği gibi, taşeron sistemi üniversitelerden madenlere yaygınlaşmaktadır. Üniversite öğrencilerinin, geleceğin ücretli mühendislerinin yani geleceğin işçilerinin, sadece öğrenci sorunlarına dayalı bir mücadele hattı öremeyeceği, şimdiden sınıf politikalarını savunmak gerektiği ortadadır. İşgalin bir boyutunun taşeron karşıtı olması önemlidir. Yıllarca üniversitelerde yürütülen “gençlik” odaklı siyasetin sorgulanmaya ve zayıflamaya başladığının göstergeleri iyice belirginleşmektedir. Bununla beraber, bu ideolojik hattın karşısında duran sınıf siyaseti adım adım büyümekte ve güçlenmektedir.
İTÜ Öğrencileri: Mücadele iradesine ve üniversite emekçileriyle birlikte öğrencilerin örgütlü gücüne güveniyoruz
İşgalci İTÜ öğrencileri, saat 13.00'de işgal edilen İTÜ Maden Fakültesi önünde yaptıkları açıklamada, işgal biterken yeni bir mücadelenin başladığını vurguladılar. Basın açıklaması kitle tarafından sloganlarla kesildi. “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!" "Roboski'nin faili, Soma'nın katili!", "işçilerin birliği sermayeyi yenecek!", "zafere kadar sürekli işgal!", "daha fazla işgal, daha fazla direniş!” sloganları atıldı. Basın açıklamasından sonra toplanan kitle, metroya kadar bir yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşte Roboski, Gezi ve Soma'da ölenler anıldı.
İşgal fakültesinde yaşanan sürecin muhasebesini içeren bir yazı ilerleyen günlerde DİP'li Öğrenciler tarafından yayımlanacaktır.
Aşağıda, işgalci İTÜ öğrencilerinin yaptığı basın açıklamasını yayınlıyoruz.
"Basına ve kamuoyuna,
Bizler, İTÜ’lü öğrenciler olarak Soma’da yaşanan işçi katliamının ardından 16 Mayıs Cuma günü
-Alp Gürkan ve İsmet Kasapoğlu’nun Maden Mühendisliği akademi kurulundan çıkarıldığını maden fakültesi dekanı tarafından resmi açıklama ile deklare edilmesi,
-Bu işgale katılan hiç kimseye soruşturma açılmaması,
-Rektörlüğün Soma’da yaşananların kaza değil, iş cinayeti olduğunu açıklaması,
-İTÜ’de taşeron işçilerin, İTÜ öğrencilerinin, EĞİTİM-SEN’in, akademik ve idari personelinin temsilcilerinden oluşan bir taşeron izleme komisyonunun kurulması,
-İTÜ’de Soma’da yaşanan katliam ile ilgili bir inceleme komisyonu kurulması ve bu komisyona bizlerin belirleyeceği, İTÜ mensupları ve araştırmacılarının da dahil olması,
-İTÜ’nün taleplerle ilgili konuların hepsini netliğe kavuşturan kurumsal bir açıklama yapması
talepleriyle eylemimize başladık. Soma’da yaşanan katliam karşısında duyduğumuz acıyı tarif etmek çok zor. Ancak bizler İTÜ öğrencileri olarak duygularımızı, halkımızın geleceğine ilişkin duyduğumuz sorumlulukla birleştirerek harekete geçtik. Soma’daki katliamın sorumlularından hesap sormaya İTÜ’den başladık. Katil patron Alp Gürkan’ın üniversiteyle tüm ilişkilerinin kesilmesi, kârlarını her türlü değerin ve en önemlisi insan hayatının önünde tutan kapitalistlerin üniversiteyi ve ülkeyi yöneten temel sınıfsal güç olmasına yönelik itirazımızdır.
Madencilerimizin ölümünün katliam olduğu gerçeğini kabul etmeyen, bilimin ve insanlığın gerektirdiği gerçekler yerine danışmanlığını yaptığı katil şirketi savunan zihniyet, bütün bir üniversite sisteminin sermaye tarafından tutulduğunun göstergesidir.
Nihayet İTÜ’de taşeronun kaldırılmasına yönelik talebimiz, kendi üniversitemizden başlayarak köleliğin adı olan taşeron sisteminden kurtulmak için tüm halkımıza yaptığımız bir mücadele çağrısıdır.
3 gündür sürdürdüğümüz işgal eylemimizle çağrımızı üniversite ve ülke kamuoyu ile paylaşmış bulunuyoruz. Bugüne kadar İTÜ rektörlüğü taziye mesajı yayınlamakla yetinmişti. Ancak şimdi durum farklıdır. İTÜ’nün Soma’daki katliam karşısındaki tavrını rektörlük değil Maden Fakültesi işgalinde ifadesini bulan öğrencilerin iradesi yansıtmaktadır. Bu irade Soma’daki katliamın hesabını sorma, katillerin peşini bırakmama iradesidir. Ancak işgal eylemi Soma’daki katliamın hesabını sormak için tek başına yeterli olmamıştır, mücadelenin güçlenerek devam etmesi gerekir. Taleplerimizin hayata geçirilmesi için ne verilen sözlü vaatlere, ne rektörlük tarafından yapılan kurumsal açıklamaya ne de bugüne kadar üniversite-sermaye işbirliğini her şeyin üzerinde tutan İTÜ yönetiminin iradesine bel bağlıyoruz. Taleplerimizin hayata geçmesinin güvencesi olarak Maden Fakültesi işgalinde ortaya çıkan mücadele iradesine ve üniversite emekçileriyle birlikte öğrencilerin örgütlü gücüne güveniyoruz.
Bizler İTÜ öğrencileri olarak Roboski’den, Reyhanlı’dan Soma’ya katillerin ve tüm sorumluların cezalandırılmasının takipçisi olacağız.
Bugün sona erdirdiğimiz işgal eylemi üniversite sermaye işbirliğine ve taşerona karşı savaş ilanımız için sadece bir başlangıçtır.
İşgal eylemleri tüm üniversitelere yayılarak devam etmelidir.
Taleplerimizin peşindeyiz. Soma katliamını affetmeyeceğiz, unutmayacağız. Katliamların hesabını sormak için yeni işgaller, yeni boykotlar yeni grevlerle mücadeleyi büyüteceğiz.
Bu daha başlangıç mücadeleye devam!"