11. Tez’in İzinde: Nail Satlıgan’a Saygı
Türk Sosyal Bilimler Derneği (TSBD) tarafından 4-6 Aralık tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilen 13. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi’nde, birçok oturumun yanı sıra kısa süre önce kaybettiğimiz dostumuz, yoldaşımız, hocamız Nail Satlıgan anısına “11. Tez’in İzinde: Nail Satlıgan’a Saygı” başlığı altında iki oturum düzenlendi. “Kapitalist Üretim Tarzı ve Ötesi” başlıklı ilk oturumu Korkut Boratav yönetti. Oturumda Ahmet Tonak’ın “Komünist Manifesto’dan Kapital’e Sınıflar” başlıklı sunumu kendisi yurtdışında olduğundan Hakan Arslan tarafından okundu. Daha sonra Melda Yaman Marx’ın sıkça vurguladığı “zamandan tasarruf” kavramından hareketle kapitalizmin, gerekli zamanı en aza indirerek insanların yaratıcı etkinliklerde kullanabilecekleri serbest zamanı artırma potansiyeli taşıdığını, ama bu potansiyelin ancak emek sömürüsünün ortadan kalkacağı komünist toplumda gerçekleşeceğini belirtti. Onun ardından Özgür Narin “Kapital’de Gelecek Tasarımı” başlıklı konuşmasında yeni teknolojilerin toplumsal üretimin denetimi bakımından taşıdığı potansiyelleri tartıştı. Dördüncü sunum Özgür Öztürk tarafından gerçekleştirildi. Öztürk sunumunda Grundrisse’den hareketle Marx’ın diyalektik yöntemini ince ince Hegel’in kendi Mantık’ında geliştirdiği kategorilerle karşılaştırdı, ondan ne bakımdan farklılaştığını anlattı ve bu farklılaşmanın kapitalist üretim tarzının kendi iç mantığını kavramak bakımından taşıdığı önemine işaret etti. Oturumun son konuşmacısı Oktar Türel ise Marx’ın başyapıtı Kapital’in ikinci cildinin nasıl yapılandırıldığını ve günümüz açısından taşıdığı önemi yalın anlatım tarzıyla özetledi.
Nail Satlıgan’ı anmak için düzenlenen ve Gökhan Atılgan tarafından yönetilen ikinci oturum ise “Türkiye Solu’nun Tarihinden Momentler” başlığını taşıyordu. Bu oturumda ilk konuşmayı yapan, tarihi Türkiye Komünist Partisi’nin evrimi konusunda önemli bir kitabın yazarı olan Emel Akal 1920 yılını ayrıntılı olarak ele aldı, hem Türkiye Komünist Partisi’nin, hem de Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası’nın Ankara hükümetince nasıl ezildiğini ortaya koydu. Mustafa Şener “Türkiye Solu ve Kürt Sorunu 1961-1971” başlıklı bildirisinde meseleyi en erken aşamasından TKP’den ve Hikmet Kıvılcımlı’dan itibaren ele alarak sergiledi. Oturumun son konuşmacısı yoldaşımız Sungur Savran ise kendisine ayrılan sürenin bir bölümünü Nail Satlıgan’ın hayatı boyunca Marksist teorisyen, militan ve Marksist klasiklerin çevirmeni olarak gerçekleştirdiği önemli görevlere ayırdı. “Stalinizm ile Devrimci Marksizm Arasında Nâzım Hikmet” başlıklı sunumunda ise büyük şairin bir komünist militan ve önder olarak hayat pratiğini ele aldı ve siyasi hayatının farklı aşamalarında Stalinizme nasıl meydan okuduğunu ortaya koydu.
Gerçekgazetesi olarak Nail Yoldaşımızı saygıyla ve özlemle anıyoruz.