Asistanlar Beyazıt’ta eylemdeydi: “Asistan kıyımına son!”
Asistanların güvencesiz çalıştırılmasının sembolü olan 50/d maddesi can yakmaya devam ediyor. Son olarak İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi asistanlarından olan ve aynı zamanda fakülte hem de üniversite düzeyinde temsilcilik görevini sürdüren Cemil Ozansü’nün atılmak istenmesi yine asistanları sokağa döktü.
İstanbul Üniversitesi’ne bağlı fakültelerin temsilcilerinden oluşan İ.Ü. Araştırma Görevlileri Temsilciler Kurulu’nun çağrısı ile yapılan eyleme “hocamıza sahip çıkıyoruz”, “rektörün, YÖK’ün karşısında hocamızın yanındayız”, “bu üniversitede hiçbir başarı cezasız kalmaz” diyen öğrenci kulüpleri de destek verdi. İstanbul Üniversitesi’nin tarihi Beyazıt kampüsündeki heykelin önünde buluşan asistanlar, öğretim üyeleri ve üniversite emekçileri buradan Hukuk Fakültesi koridorlarından geçerek İ.Ü. rektörlüğüne yürüdü.
Yürüyüş sırasında “özgür bilim susturulamaz”, “asistan kıyımına son”, “kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” sloganları atıldı. Sloganlar ve alkışlar eşliğinde rektörlük binasına gelinmesinden sonra Temsilciler Kurulu adına basın açıklaması okundu.
Levent Dölek’in okuduğu basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Her ikisi de alanlarında ulusal ve uluslararası literatürden atıf alan, genç yaşlarına rağmen onlarca akademik yayın yapan iki araştırma görevlisi arkadaşımız gayet keyfi bir biçimde üniversiteden uzaklaştırılmak istenmişlerdir. Siyasi, ahlaki ve bilimsel anlayışlarından taviz vermeyen iki arkadaşımız, 50/d maddesinin vesile olduğu bir tasfiyeye maruz bırakılmıştır. Daha önce de Fen Fakültesi’nde Mehmet Bona ve Sırrı Yüzbaşıoğlu arkadaşlarımız yayın kriteri olmadan yardımcı doçent atamaları yapıldığı bir dönemde tasfiye edilmek istenmişlerdi.
Bugün Ankara ve Hacettepe Üniversitelerinde asistanlar 33a kriterine göre yeniden atanmaya başlamıştır. İstanbul Üniversitesi'nde artık 33a kadrosuna geçirildiği düşünüldüğünde halen 50d’li asistan istihdamına devam edilmesindeki tek gayenin keyfiliğe, mobbinge (yıldırmaya), ayrımcılığa ve tasfiyelere zemin hazırlamak olduğu açıktır.”
50/d tartışmasının artık bittiğini söyleyen Dölek şöyle devam etti: “Ancak 50/d can yakmaya devam ediyor. Bugün 50/d bilimsel özgürlüğü boğmanın, kadrolaşmanın, güvencesizleştirmenin, mobbingin, yıldırmanın, niteliksizleştirmenin adıdır.”
Daha sonra Cemil Ozansü ve Mehmet Perinçek birer söz alarak düşüncelerini paylaştılar. Perinçek, üniversitede tartışma ortamının ortadan kaldırıldığını ve bilimsel özgürlüğün siyasi amaçlarla çiğnendiğini vurguladı. Cemil Ozansü ise "bugüne kadar sizin yüzünüzü kızartacak hiçbir şey yapmadım ama baskıya ve biat kültürüne karşı geldim, sınıf mücadelesinin gereklerini yerine getirdim. Karşılaştığım sorunlar bunlarla ilgilidir" dedi.
Eğitim Sen 6 No.lu Üniversiteler Şubesi’nden İsmet Akça dünden bugüne süregiden mücadelelere de vurgu yaparak hiçbir arkadaşımızı geride bırakmadan mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı. Akça’nın sözlerini “bu daha başlangıç mücadeleye devam” sözleriyle bitirmesi alkışlarla ve sloganlarla karşılandı. Eğitim İş Sendikası 4 Nolu Şube Başkanı Zekeriya Çakmak ise yaptığı konuşmada karanlığa hapsedilmek istenen bir ülkede akademisyenlerin mücadelesini selamladı ve mücadele vurgusu yaptı.
Son olarak Demokratik Üniversite Platformu adına Raşit Tükel konuşma yaptı ve o da yapılan haksızlıkların takipçisi olacaklarını vurguladı.
Eylem bitirilirken yapılan açıklamanın yeni eylemlerin bir başlangıcı niteliğinde olduğu söylendi ve yeni eylemlerde buluşmak üzere basın açıklamasına son verildi.