Dünya Kupası'nda kaybetti, sınıf mücadelesinde şampiyonluğa oynuyor
Okurlarımız hatırlayacaktır. Gerçek gazetesinin Haziran 2018 tarihli sayısında, Arjantin'in Türkiye'ye benzer bir şekilde ekonomik krize girdiğini ve ülkenin bir kez daha İMF'nin pençesinde olduğunu yazmıştık. İMF, 50 milyar dolarlık krediyi içeren üç yıllık stand-by anlaşmasını 20 Haziran'da imzaladı. Sağcı, piyasacı ve emperyalizm dostu Mauricio Macri hükümetinin planı, elbette bu kredinin yükünü Arjantin işçi sınıfına yüklemek, işçi ve emekçilere kemer sıktırmaktı. Bütün Arjantin'in Dünya Kupası'na kilitlenmesini fırsata çevirip “yapısal reform” adı altındaki kemer sıkma paketini meclisten geçirebileceğini hesap etti ama bu hesap tutmadı. Arjantin'de 25 Haziran günü, son yılların en büyük genel grevlerinden biri yaşandı. Arjantin işçi sınıfı krizden çıkış için, krizin bedelini ödemeyi reddederek, geçen Aralık ayında emeklilik ve iş yasası değişikliklerine karşı gösterdiği canlılığın ardından, bir kez daha sahneye çıktı. Ülkenin en büyük kentlerinde birçok sektörde hayat durdu. 2001 krizinin ardından Argentinazo olarak anılan halk isyanının sembollerinden birisi haline gelen işsizlerin yol kesme eylemleri yaygın bir şekilde gerçekleştirildi.
Bu mücadele bir yandan Arjantin işçi sınıfının sermayenin karşısına güçlü bir şekilde çıkması diğer yandan da işçi sınıfı hareketinin sendikal önderlik sorununun çözümü açısından önemli bir yerde duruyor. 25 Haziran öncesinde ülkenin en büyük işçi sendikaları konfederasyonu CGT'nin, zaten kimsenin çalışmadığı, tatil olan bir başka gün için eylem çağrısı yapması, emekçi halkın öfkesini boşaltma ve yasak savmanın ötesinde bir mücadeleye girişmeyeceğinin, hükümetle, reform paketi üzerinden pazarlık peşinde olduğunun göstergesiydi. Oysa İMF'nin pençesinden kurtulmak, krizin bedelini krizi yaratanlara ödetmek için işçi sınıfının kemeri ne kadar sıkacağı üzerinden pazarlık yapılmaz. Nitekim tabanın baskısıyla 25 Haziran grev günü oldu. Ve ne mutlu ki, Arjantin işçi sınıfı, CGT bürokrasisi karşısında alternatifsiz değil. Çünkü bugün henüz belirleyici bir güce ulaşmamış olsa da, o masayı devirecek sınıf mücadeleci bir sendikal odak adım adım yükseliyor.
25 Haziran'daki grev öncesinde, ülkenin en büyük sendikalarından olan ve bir süredir PO'nun önderlik ettiği Sutna'nın (Lastik ve Petrokimya işçileri sendikası) çağrısı ile 23 Haziran günü, başkent Buenos Aires'in Lanús bölgesinde bir işçi meclisi toplandı. Bu meclisin çağrısına metal, sağlık, lastik, eğitim, banka, enerji, şeker gibi farklı sektörlerden 30'dan fazla sendika ve temsilcisi katıldı; çok daha fazlası bu mecliste gözlemci olarak yer aldı. Sınıf mücadelesinin temel yöntem olarak benimsendiği mecliste bir mücadele programı kabul edildi. Bu sayede çok sayıda sendika ve işyeri temsilcisi, işçilerin ve emeklilerin ücretlerinin %30'lara dayanan enflasyona endeksli şekilde arttırılması, işten çıkarmanın yasaklanması gibi talepleri ve işçi çıkaran fabrika ve işyerlerinin işgalini içeren bir programı önüne koydu. 25 Haziran grevine bu talepler ve programla katıldı. Şimdi de 36 saatlik bir grev çağrısı ile bu mücadeleyi örmeye çalışıyor.
Bir önceki yazımızda Arjantin'in İMF için kolay lokma olmadığını söylemiştik. Arjantin işçisinin, 2001 yılının sonunda yaşadığı krizin sorumlusu olarak gördüğü İMF'ye karşı hâlâ öfke dolu olduğunu, o zaman bile bir ay içinde dört başkan devirdiğini, şimdi ise işçi sınıfının çok daha örgütlü olduğunu ifade etmiştik. Bu örgütlülük, siyasi anlamda, ülkenin üçüncü büyük gücü olan FİT (Solun ve Emekçilerin Cephesi) ve onun en büyük partisi olan kardeş partimiz Partido Obrero (PO-İşçi Partisi) şahsında kendisini gösteriyor. Bu güç, sendikal alanda da, işçi sınıfını CGT'ye mahkûm etmeyen bir sınıf mücadeleci sendikal odağın inşası için mücadele ediyor.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Temmuz 2018 tarihli 106. sayısında yayınlanmıştır.