Cumhur ittifakının altından mafya hesaplaşması çıktı
Devlet Bahçeli “kader mahkûmları” için genel af çağrısı yaptı. Ama sonrasında bu çağrının mafya lideri Alaattin Çakıcı ve adamları için olduğu açıkça ortaya çıktı. Çünkü Bahçeli, bu açıklamasının ardından hapishaneye gidip herhangi bir kader mahkûmunu değil kendi deyimiyle “kriminal suçlu” olan mafya babası Alaattin Çakıcı’yı ziyaret etti.
Bahçeli, Erdoğan’a erkenden açık verince pazarlık gücünü büyük oranda yitirdi. Partisi de bölününce iyice zayıfladı. Daha önce de yazdığımız gibi MHP liderinin Erdoğan’a sunabileceği ne bir oy potansiyeli vardı ne de ittifakın saygınlığını arttıracak siyasi prestiji. Ancak Ülkü Ocakları, AKP’nin sahip olmadığı sokak gücünü ona sunabilirdi. Ne var ki AKP Bahçeli’nin kontrolündeki Ülkü Ocakları’na bel bağlamadı, Sedat Peker adlı mafya liderini MHP’ye alternatif bir yedek güç olarak yanında tuttu. Sedat Peker de kurttan Rabia işaretine geçerek ve AKP muhaliflerine tehditler yağdırarak yeni görevine adapte oldu.
Devlet Bahçeli, Alaattin Çakıcı ziyareti ile Sedat Peker’e karşı bir ağırlık oluşturmak istedi. Ancak cevabı, iktidarın Çakıcı’nın adamlarına operasyon düzenlenmesiyle aldı. Operasyonun başındaki ismin Mehmet Ağar ile yakın olan Süleyman Soylu olduğu söyleniyor. Mehmet Ağar’ın oğlunun aday olduğu Elazığ’da Sedat Peker’in miting yapacağının duyurulması da tabloyu tamamlıyor. Erdoğan ve AKP, hem mecliste hem sokakta MHP’den ittifak değil iltihak istiyor.
Devlet Bahçeli’nin hamleleri ise şimdilik sonuç verebilmiş değil. Alaattin Çakıcı’yı kendi yanında sahaya sürmeye çalışan Bahçeli, bir hayal kırıklığına daha uğradı. Bahçeli’nin ardından Çakıcı’yı, bu sefer MİT Dış Operasyonlar Dairesi eski Başkanı Yavuz Ataç ziyaret etti. Daha önce MİT’in operasyonlarında kullanıldığı bilinen Çakıcı ile Ataç ne konuştu bilinmiyor. Ancak daha sonra Alaattin Çakıcı Erdoğan’a bir mektup yollayarak mafya üslubunca kendisine biat etmeye hazır olduğunu bildirdi. Çakıcı’nın bu süreçte kamuoyuna yansıyan şekilde Selahattin Demirtaş’a ve Sezai Temelli’ye hakaret ve tehditler yağdırması da dilekçenin bir kısmını oluşturuyor.
Türkiye’de AKP’nin mafyalaşmasından sıklıkla söz edilmekte. Ancak gidişat mafyanın, devletin ya da hiç değilse siyasetin organik uzantısı haline getirilmesi yönünde ilerliyor.