“Canım, Fransa’da da OHAL var”

Burjuva düzeninin halkı kandırmak için uydurmadığı kılıf, söylemediği yalan, çarpıtmadığı gerçek yoktur. Bizde meclisi, hakları ve özgürlükleri, hukuku sıfırlayan bir Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edildi ya. Burjuvazinin bütün paralı adamları, parti yöneticilerinden gazetecilere, hukukçulardan televizyon şarlatanlarına kadar birçok aklı evvel sıraya dizildi: efendim, demokrasinin beşiği Fransa’da da 2015 Kasım ayından bu yana, yani 8 aydır OHAL varmış, üstelik şimdi Nice’te 80 kişinin ölümüyle sonuçlanan terör eyleminden sonra 6 ay daha uzatılmış. Üstelik Kasım 2015’te OHAL, bir güzide gazetemizin ifadesiyle “münferit bir terör eylemi”nden sonra getirilmiş. E, demokrasinin beşiğinde olduğuna göre bizde neden olmasın?

Fransa’nın demokrasisini övmek bizden uzak olsun. En iyi zamanında paranın satın aldığı seçimlerle halkı aldatan burjuva demokrasisinin ileri örneği Fransız siyasi sistemi, işler çatallaştığında o “uygar” yüzünü de terk ederek gaddar uygulamalara girişir. Şimdi bunun örnekleriyle vakit harcamayalım. Konumuz başka: Fransa’daki OHAL uygulamasının Türkiye’dekini haklı çıkarmak için kullanılmasının utanmaz bir sahtekârlık, koskoca bir yalan olduğunu anlatacağız.

Bir kere, Fransa’da OHAL’in ilan edilmesine “münferit bir terör eylemi”nin gerekçe yapıldığı iddiası yüzü kızarmaz bir yalandır. Fransa Kasım 2015’te yaşanan bu saldırıdan önce Ocak 2015’te Charlie Hebdo dergisine ve ardından bir süpermarkete ağır bir saldırı yaşamıştı. Charlie Hebdo’ya saldırının basit bir terör eylemi olmanın ötesinde aynı zamanda düşünce özgürlüğüne bir saldırı niteliği taşıması, olayı bütün dünyanın gözünde büyütmüştü. İşte bu büyük terör eyleminden sadece 10 ay sonra, Kasım ayında ikinci bir olay meydana geldi. Bu ikinci olaydan “münferit” sıfatıyla söz etmek için insanın kendi aklıyla alay etmesi gerekir. Bir yandan, bu olay Ocak eyleminden 10 ay sonra ve geçtiğimiz 14 Temmuz’da yaşanan Nice saldırısından 8 ay önce yaşanmış olduğu için. Yani Fransa’da yaşanan terör olayları, insanın bu konudaki değerlendirmesi ne olursa olsun, objektif olarak sistematiktir. “Münferit” yani “yalıtılmış” değil. Öte yandan, Kasım’da yaşanan terör saldırısında Bataclan adlı konser salonunda düzinelerce insan ölürken, Paris’in beş ya da altı ayrı yerinde insanlar kafelerde otururken ya da sokakta yürürken sinekler gibi avlanmışlardır! Yani “münferit” zaman içinde komik durduğu gibi, mekân içinde de gülünçtür!

Ama bırakalım bunu. Halkın ve emekçilerin demokratik hakları konusunda duyarlı olan herkesin eleştirdiği “idari tutuklama” uygulaması gibi uygulamalar dışında Fransa’da OHAL siyasi hayata da, gösteri haklarına da, işçi haklarına da pek az etki yapmıştır. Tek bir olguyu hatırlatmak yeter. Evet, Fransa’da 8 aydır OHAL vardı. Ama o 8 ay boyunca Fransa Avrupa’da son yıllarda görülmüş olan en büyük genel grevleri ve en kitlesel gösteri yürüyüşlerini ve mitingleri yaşamıştır aynı zamanda! Yeni İş Yasası tasarısına karşı 9 Mart’ta başlayan, 14 ve 21 Mart’ta tekrarlanan grev ve eylemler, 31 Mart’ta ülke çapındaki dev mitinglerle doruğuna ulaştı. O zamandan bugüne de neredeyse aynı tempoda devam ediyor. Nisan ve Mayıs’ta çok sayıda eylemden sonra, 14 Haziran’da Paris’te bütün ülkeden gelenlerle yeniden dev bir miting düzenlendi. 23 ve 28 Haziran’da da eylemlere devam edildi. Kısacası dört ay boyunca OHAL altında Fransa işçi sınıfı genel grev üzerine genel grev, miting üzerine miting yaptı. Evet, Fransa polisi bu eylemlere karşı zaman zaman çok saldırganlaştı, ama bu, polisin genel tutumu. OHAL ile hiç ilgisi yok. Şimdi burjuvazinin halka yalan söylemekte uzmanlaşarak para kazanan hukukçularına, gazetecilerine, politikacılarına soralım: var mısınız Türkiye’de de OHAL altında Zonguldak maden işçisi, daha yeni, darbeden bir gün önce, 14 Temmuz’da yaptığı gibi istediği zaman sokağa çıksın, özelleştirme projesini yenilgiye uğratmak üzere mücadele versin? Madem Türkiye’deki OHAL’i Fransa’daki ile karşılaştırıyorsunuz, neden OHAL kararı daha mecliste onaylanmazdan bile önce, hükümetin kararı almasının hemen ertesi sabahında Avcılar Belediyesi işçilerinin haftalardır kurdukları direniş çadırı OHAL gerekçe gösterilerek derhal engellenmeye çalışıldı? Haydi, sesinizi yükseltsenize!

Yetmedi. İş Yasası’na karşı yapılan 31 Mart eyleminin gecesi önce Paris’in République meydanında, ardından başka kentlerde “Nuit Debout” (Gece Ayakta) adında bir hareket başladı. Bu, Fransa’nın Gezisi’dir! Bu hareket aylarca devam etti. OHAL altındaki bir ülkede geceleri sokaklardan ayrılmadı bu insanlar. Şimdi size bir soru, burjuvazinin aydın kılığında dolaşan paralı fikir fedaileri: var mısınız bizim OHAL’de de biz bir Gezi hareketi başlatalım ve polis Gezicilerin kılına dokunmasın?

Minareyi çalan kılıfını bulmaya çalışırken apaçık ortada kalıyor. Siz ya Fransa’ya Fransız kalmış zavallılarsınız, ya da düpedüz yalancılar!