8 Mart’ta emekçi kadınlar en öne! Örgütlenme ve mücadele yılına 8 Mart’ta emekçi kadınların damgasını vuralım!

8 Mart’ta emekçi kadınlar en öne! Örgütlenme ve mücadele yılına 8 Mart’ta emekçi kadınların damgasını vuralım!

Devrimci İşçi Partisi 2025 yılını örgütlenme ve mücadele yılı olarak ilan etti. Sermayenin istibdadının, 2025’i milyonlarca işçi ve emekçi için sefalet yılı yapma niyetine karşı, öncü işçileri 2024’ün grev ve direnişlerinin açtığı yoldan yürümeye, 2025’i örgütlenme ve mücadele yılı yapmaya çağırdı. Kökeni emekçi kadınların daha iyi bir yaşam için grevlerine, Rusya’da Çarlığın istibdadını yıkan devrime dayanan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle emekçi kadınlara bu çağrıyı bir kez daha yapıyoruz. Gelin eşit ve özgür yaşamak için fabrikalarımızda, işyerlerinde, mahallelerde, okullarda mücadelede öne çıkalım; iş, aş, hürriyet için, ekmek ve gül için örgütlenme ve mücadele yılı yapacağımız 2025’e emekçi kadınların damgasını vuralım. 

“Aile Yılı” müjdeleri değil, her kadına iş, her işyerine kreş! 

İktidar 2025 yılını “Aile Yılı” ilan ettiğini açıkladı, “Aile Yılı”nın müjdelerini duyurdu. Müjdelerin başında esnek ve uzaktan çalışma modellerinin hayata geçirilmesi var. Gerekçe ne? Kadınların evleri ve işleri arasında tercih yapmak zorunda kalmamaları. Yani devlet kadınlara, evin işleri, çocukların, yaşlıların bakımı sadece senin sorumluluğun demiş oluyor. Hem evde hem de işte çalışacaksın diyor. Ama doğru dürüst bir iş güvencen olmadan, kıdem tazminatı, yıllık izin gibi hakları elde edemeden, düşük ücretlere razı gelerek, sendikalaşmanın iyice zorlaştığı koşullarda çalışacaksın diyor. Emekçi kadınlar müjde diye sunulan bu dayatmayı kabul etmeyecek! Her kadına iş, her işyerine kreş diye mücadele edecek! Çocukların, hastaların, yaşlıların bakımı yaygın ve nitelikli bakım merkezleri tarafından devletin sorumluluğunda olsun diye talep edecek! Sadece doğum ve analık izni değil, devredilemez babalık izni de olsun diyecek! Sendikalı, güvenceli çalışma hakkını savunacak! 

Nafaka yetmez! Eşit işe eşit ücret! İş güvencesi! 

“Aile Yılı” paketine iş-özel yaşam dengesi adı altında esnek çalışma zehri sıkıştırılırken, Yargı Reformu Strateji Belgesi ile de nafaka hakkına bir kez daha göz diktikleri, boşanmada arabuluculuk sistemini getirmeye çalıştıkları görülüyor. Boşanma konusunda arabuluculuk tümüyle kadınların aleyhine işler. Arabuluculuk şiddet gördüğü için boşanmak isteyen bir kadını, şiddeti uygulayanla pazarlığa oturtmak anlamına gelir. Sırf boşanabilmek için nafaka hakkından, edinilmiş malların paylaşımı gibi başka haklarından vazgeçmeye zorlandığı bir duruma kadını sokmak demektir. Süresiz nafaka ile erkeklerin mağdur olduğu iddiası üzerinden nafaka hakkına göz dikilmesi de tümüyle bir çarpıtmanın ürünüdür. Bugünkü uygulama süresiz nafaka değil, yoksulluk nafakasıdır. Kanuna göre kim yoksulluğa düşecekse ona verilir. O zaman sorulması gereken soru neden boşanma sonrası yoksulluğa düşen tarafın kadınlar olduğudur! Emekçi kadınlar nafaka hakkının gasbedilmesine izin vermeyecek! Nafaka yetmez, eşit işe eşit ücret ve iş güvencesi istiyoruz diyerek mücadele edecek!

Şiddete karşı öz savunma örgütlenmeleri!

Arabuluculukla boşanmayı zorlaştırmanın anlamı, kadınların mutsuz oldukları belki de şiddet gördükleri, can güvenliklerinin olmadığı evliliklere mahkûm edilmesidir. Kadını korumak yerine aileyi merkezine alan iktidar, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin faillerini de cesaretlendirmeye devam ediyor. “Aile Yılı” ilan edilirken ailenin güvenli bir liman olarak inşa edilmesinin önemi vurgulanıyor ama her gün en az bir kadın, kadın cinayetlerinde yaşamını yitiriyor. Üstelik bu kadınların %70’i kendi evinde öldürülüyor. Kadınlara müjde vermek istiyorsa iktidarın yapacağı şey, kadına yönelik şiddette caydırıcı cezalar uygulamaktır. Ama bunun yerine gördüğümüz Yargıtay’ın önce boğulan, sonra yakılan, ardından da üzerine beton dökülen Pınar Gültekin’in katiline verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını, “canlı canlı yakılarak öldürme canavarca hisle değildir” diyerek bozması ve “haksız tahrik indirimi” istemesidir. 

Emekçi kadınlar, şiddet faillerinin cezasız kalmaması için de göstermelik cezalarla erkek şiddetinin cesaretlendirilmesine karşı da mücadele edecek! Şiddet faili erkekleri koruyan mahkemelere, koruma kararlarına rağmen kadınları korumayan bu düzenin güçlerine bel bağlamadan, şiddete karşı kendini korumayı öğrenecek! Öz savunma haktır! Emekçi kadınlar şiddete karşı caydırıcı bir güç oluşturmak, şiddet anında şiddeti savuşturmak için öz savunma örgütlenmeleri kuracak!

Bu yazı Gerçek gazetesinin Şubat 2025 tarihli 185. sayısında yayınlanmıştır.