Fabrikalardan haberler - Ocak 2021
Gazetemizin bu sayısında da yine farklı fabrikalardan ve direnişlerden işçi mektuplarını yayınlıyoruz.
Belirsizliklere karşı birlik olalım! - Tuzla CPS Otomotiv’den bir işçi
Çalıştığım CPS Otomotiv’de Deriteks’in sendikalaşma örgütlenmesi çalışmalar ve mücadele sonucu başarılmıştır. Fakat son aylarda CPS’de patronlarımız arasında yaşanan ortaklık çatışması biz işçiler üzerinde büyük stres yaratmaktadır ve örgütlü olsak da bu süreçleri atlatmakta sorun yaşamaktayız. Fabrikamızda uzun süredir bir türlü çözülemeyen iş rollerindeki belirsizlik, yönetim tarzı, kişiler arası çatışma, düzensiz maaş ödemeleri gibi birçok potansiyel stres kaynağı bizleri mutsuz etmektedir. Hatta geçtiğimiz aylarda servis şoförlerine maaş ödenmedi diye üç gün çalışamama gibi bir durum yaşadık. Biz CPS işçileri patronlar arası çatışmadan dolayı artık bitkinlik, bezginlik ve yorgunluk gibi fabrikadaki çalışma hayatımızda bizi zorlayan durumları yaşıyoruz. İş durumlarımızdaki belirsizliklere bir örnek de patronların kavgası kaynaklı tüm üretimlerin İzmir’deki fabrikaya kayacak olması gibi söylentilerin ortalarda olması. Bu endişeler bizi işimizden uzaklaştırıp iş kazalarına bile sebep olabiliyor. Fabrikamızdaki karışıklıklardan performansımız da düşüyor, birbirimizle ilişkimiz de bozuluyor, insanlar yaşadıkları olumsuzluklardan dolayı işten bile ayrılıyor.
Biz CPS işçileri olarak patronlar arasındaki sorundan etkilenmek istemiyoruz, yarın fabrikada yine ne olacak diye düşünmek istemiyoruz. Huzurla işimizi yapıp hakkımız olanı zamanında almak istiyoruz. Hatırlarsınız geçtiğimiz Ağustos ayında yine aynı ortaklık sorunundan tam sekiz ay boyunca patronlar tarafından ertelenen toplu iş sözleşmesi sürecimizi ancak grev yaparak tamamlatmıştık. Biz mücadeleyi de grevi de biliriz ve gerekirse yaparız. Patronlara karşı geçmişteki örgütlülük örneklerimizi hatırlayıp mücadele etmeliyiz. CPS Otomotiv sendikalı bir fabrikadır ve tüm sorunlarımızı ancak sendikamız arkasında birleşerek çözeriz. Fabrikamızda huzurlu bir çalışma ortamı ve maaş gününden, üretim planına tüm belirsizliklerin son bulması için patronlara karşı birlik olalım!
Tekstil işçilerini örgütleyip zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri olmadığını anlatmalıyız - Bursa’dan bir tekstil işçisi
3 yıldır bir tekstil fabrikasında kartelacı olarak çalışıyordum. Oradan koronaya yakalandım diyerek kendi isteğimle istifa ediyormuşum gibi gösterip, iş aktimi feshetmeye çalıştılar. Ama ben buna imza atmadım. Bu çalıştığım firma ile şu anda mahkemeliğim. Bu fabrikada kartelacı olarak işe alınmıştım. Zaman içerisinde kartela dışında yemek, temizlik, sevkiyat yaptım. Buna rağmen asgari ücret dışında bir ücret almadım. Genel tatil günlerinde bile çalıştım. Buna 1 Mayıs da dahil. Ama bir ücret verilmedi.
Daha sonra başka bir işyerine girdim. Orada bir gün çalıştım, içerideki işçilerin asgari ücret yerine 1800 liraya çalıştığını, sigortalarının bile olmadığını öğrendim ve hemen bıraktım. Şimdi ise başka bir işyerinde çok ağır koşullarda çalışmaktayız. Bana iş görüşmesinde bütün haklarımın olduğunu, özel günlerde çalışılmadığı, çalışılırsa yüzde 100 mesai verildiği, yıllık izinlere bütün herkesin aynı anda çıktığını söylediler ve işe başladım. İşe alınırken iki hafta deneme süresi dendi ama iki aydır sigortam yapılmadı. O kadar tempolu çalışmama rağmen asgari ücret dışında sadece 100 lira verildi. Şimdi ise yılbaşı tatiline 7 gün izne çıkarıldık. İznin ücretsiz olduğunu ve kesinti yapılacağını söylediler. Oradaki çalışma arkadaşlarımla iş görüşmelerine gittik. Başka firmaların bu firmadan bir farkı olmadığını gördük. Bizlere 1800 lira giriş, performansa göre ücret, 12 saat çalışma ama cumartesi Pazar olmadığı söylendi.
Yani demek istediğim bu tekstil sektörünü bir an önce örgütleyip oradaki bütün çalışan emekçilere kendi zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri olmadığını anlatmamız lazım. Bu konuda sınıf devrimcilerine çok iş düşüyor. Ben de üzerime düşen her türlü fedakarlığı yapmaya hazırım.
Örgütlü mücadeleli ve sağlıklı bir yıl olsun - İzmir Dalan Kimya’dan bir işçi
Merhaba yoldaşlar. Öncelikle yeni yılınızı kutlarım. İzmir Dalan Kimya’dan yazıyorum. Temennimiz bu yılın bizler için geçen yıla göre daha kolay geçmesi. Geçen sene covitti, depremdi, zamlardı derken biz çalışanlar, emekçiler için oldukça zor bir yıldı. Kıdem tazminatımıza göz koymaya kalkıştılar alt ettik. Ama saldırılar devam edecek gibi görünüyor. Belirlenen asgari ücretle, ücretsiz izinle, kısmi çalışmayla saldırıların devam edeceğini belli ettiler.
Bizim fabrika da bu uygulamaların hakkını veriyor. Patronlara verilen tüm imtiyazları kullandılar, herkes dönüşümlü olarak ücretsiz izne çıkarılıyor. Hem de kısa kısa belli belirsiz sürelerle. Üretim az olduğundan ya da düştüğünden falan değil. Tam kapasite hatta kapasitenin üzerinde çalışıyoruz. Virüs zamanı tabi herkes temizlik ürünlerine, sabuna, deterjana daha çok ihtiyaç duyuyor. Bunun acısı inanın ki bizden çıkıyor. 3 kişinin yaptığı işi bir kişi yapıyoruz. Hatta bunun bir göstergesi 15 dakikalık 2 molamızı kaldırdılar. Artık elimizde sadece bir yemek molamız var. Koşulların sıkıntılı olduğunu çok iyi bilen işveren fabrikaya sendika girmesin diye sürekli girdi çıktı yapıyor en ufak bir hareketlilikte ücretsiz izne gönderiyor. Pandemi öncesi de böyleydi. 4-5 ay çalışanı bir şekilde yıldırarak, 16 saat çalıştırarak pes ettirirlerdi, işten çıkarttırırlardı. İnsanlar uzun süreli çalışamadığı için kıdem de yok, böyle olunca insanlar arkasına bakmadan kaçıyor. Ama bu nereye kadar gidecek, bu koşullara dayanmanın bir sonu var. Bir arada durarak patronun karşısına gücümüzle çıkmayı bildiğimizde bunun sonu bizler için iyi olacak. Patronlara ve onların içerideki adamlarına karşı güçlü olabilmek için ayrı gayrı demeden yüzler olarak bir arada durmalıyız.
Emeğimizin karşılığını almak için örgütlenelim, mücadele edelim!- Tuzla Sedef Tersanesi’nden bir işçi
Merhaba arkadaşlar ben Sedef Tersanesi’nde çalışıyorum. Geçen günlerde asgari ücret 2.825 TL olarak belirlendi. Türk-İş ise bekar bir işçi için yaşam maliyetini 3.147 lira olarak açıklamıştı. Patronlar ve devlet el ele yine işçilere açlık ücretini reva gördüler. Asgari ücret belirlenirken patronların en düşük zammı yapmak için enflasyon verileriyle oynamaktan tutun, pandemi döneminde kârlarına kâr katmalarına rağmen battık bittik diye feryat figan etmelerine kadar her türlü oyunu oynadıklarını gördük. Patronların bu oyunlarına karnımız tok. Gemileri emeğiyle var eden biz tersane işçileri, ağır iş koşullarında her gün eve dönecek miyiz korkusuyla çalışıyoruz, emeğimizin hakkı açlık ücreti değildir.
Bizim iş yerinde de ocak ayında zam yapılacak. Herkes asgari ücrete bu kadar zam oldu bize ne kadar zam olmalı diye konuşuyor. Patronlar zam verirken bir kuruşun bile hesabını yapıp en düşük ücreti önümüze sunacaklardır. Patronlar ne kadar verecek diye değil biz ne kadar alabiliriz diye düşünmeliyiz. İş yerinde birlik olup zam talebinde beraber hareket edersek insanca bir ücret alabiliriz. Emeğimizin karşılığını almak için örgütlenmeli, mücadele etmeliyiz. Tek başına kurtuluş yok ya hep beraber ya hiçbirimiz.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ocak 2021 tarihli 136. sayısında yayınlanmıştır.