Fabrikalardan Haberler - Haziran 2024

Fabrikalardan Haberler - Haziran 2024

TİS masası kurulana kadar mücadeleye devam! - İstanbul Perfetti Van Melle’den bir işçi kadın

Merhaba dostlar, öncellikle ben bir kadın işçiyim. Genel olarak kadın işçilerin çalışma koşulları ataerkil bir toplumda daha da zor. 9 sene önce Perfetti Van Melle fabrikasında çalışmaya başladım. Çevreye göre hakları iyi bir fabrika gibi görünse de bunu çalışmaya başlayınca anladım ki işçi haklarını teslim etmede oldukça zayıf bir firmaydı. Bu konuda genel olarak şikayetçi olan çalışanlar mecbur kaldıkları için çalışmaya devam etmek zorundaydı. Bu dönemde zorlanan çarkın kırık bir dişlisi de ben olmuştum. Halime şükrederek uzun yıllar çalışmaya devam ettim, bu süreçte en büyük şaşkınlığım maaşların düşüklüğünden çok kıdem farkları oldu. Perfetti işçisinin çoğunluğu uzun yıllarca çalışan işine sadık kişilerdi. Fakat yıllık kıdem farkları 1 TL idi, yanlış yazmadım sadece 1 TL. Her sene sonunda yüzde yüz zam yaptım diye böbürlenen bir işverenle çalışmak motivasyon olarak insanları çökertiyordu. Yıllık 2 TL kıdeme bile şükreder hale geliyorduk. Görmediğim bir değeri daha çok çalışarak kazanmaya çalışsam da bunun imkânsız olduğunu geçen yıllar çok güzel öğretti bana. Pandeminin de araya girmesiyle beraber salgın bahane edilerek ekonomik kriz ile birlikte maaşlarımız yıl geçtikçe ekonomik şartlara ve hayat pahalılığına kıyasla diplerde kaldı, sosyal hiçbir aktivite yapamaz hale geldik. Ne kadar diretsek ne kadar etsek de aldığımız karşılık kapı orada cümlesi oldu.

Maaşlarımızın son birkaç yılda iyice dipte kalmasıyla örgütlenmeye doğru yol almanın daha doğru olduğunu fark etmemiz uzun sürmüştü, ama geç değildi. Tek Gıda İş sendikası ile görüşmelerimiz başladı, süreç hızla ilerlerken ocak ayında Çalışma Bakanlığından yetkimizi aldık, yeterli sayıyı tamamlamıştık. İşte her şey bundan sonra başladı. Baskıya, aşağılanmaya, mobbinglere maruz kaldık. Çalıştığımız hatlar devem etse de 180 kişi izne çıkarıldık. Farklı fabrikada çalışmaya zorlandık. Her şey bununla da bitmedi, yönetim izne çıkarılma sürecinde birkaç arkadaş ve formenler aracılığı ile baskılarına devam etti. E-devletlerimize bakılıp sendikadan istifa ettirilmekten tutun da tacizlere, hakaretlere uğradık. Terörist gözüyle baktılar bize. Ailelerimiz ile iletişimlerimiz kesildi, yemek harici telefon kullanımı servise kadar yasaklandı. Bahçe servis alanı yürüyüş yolları ve ayrıca çalışma alanlarımızdaki kamera sayısı 10 yıllık maaş zammından bile daha hızlı arttı. Aynı bölümdeki arkadaşlarımızla konuşmamız yasaklandı. Lavaboya, çaya ve yemeğe geliş gidiş saatlerimize kadar izlendi. Özellikle çalışan ve yalnız yaşayan kadın işçi arkadaşlarımızı sahipsiz görüp baskıyı daha da arttırdılar. Personel müdürü ve üretim müdürü tarafından görevlendirilen baskıcı arkadaşlarımız rahat istedikleri gibi çalışırken bizim yolda yürüyüşümüzden tutun da içtiğimiz suya yediğimiz yemeğe kadar karışır oldular. 30 dk yemek saatini 25 dk’ya düşürüp, yönetimin yanında duran ve 50 dk mola kullanan tayfaya ses çıkarmıyorlar, alkış tutuyorlardı. Lakin bilmedikleri bir şey vardı Tek Gıda İş sendikamız ve örgütlenme başkanımız Yunus Durdu zaten süreçle ilgili tecrübelerini aktarmış ve mücadelemizden sağ çıkmamız için olabilecekleri anlatmıştı. Ne kadar düşebileceklerini zaten biliyorduk.

Mücadelemden bir kadın çalışan olarak vazgeçmeyeceğim. Her bir üyemiz gibi işten atılan temsilci arkadaşımızı da yalnız bırakmayacağız. Hem içeride hem dışarıda hakkımızı alana kadar, toplu sözleşme masasına oturana kadar mücadelemiz devam edecektir. Perfetti Van Melle kapı önünde eylemlerimiz ve işten atılan temsilci arkadaşımıza kalabalık ekipler halinde ziyaretlerimiz devam edecek. Çünkü işverenin aksine artık biz gerçek bir aileyiz. Birlik ve beraberliğimiz gerçek dostlarımızla Tek Gıda İş sendikamız ve Yunus Durdu başkanımız sayesinde ebedi olacak. Birlikten kuvvet doğar sözü tam da bize göre, mücadelemize devam edecek ve yönetimin baskılarına karşı direneceğiz. Sonunda kazanan biz olacağız. Bizi bu dönemde yalnız bırakmayan Gerçek gazetemize de çok teşekkür ediyoruz. İyi ki varsınız.

Gebze Kafe İşçisi Haziran

Tasarruf değil taarruz paketi! - Gebze’den bir kafe işçisi

Geçen ay Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kamu harcamalarının azaltılmasını öngören tasarruf paketini açıkladı. Böylelikle 2023 yılının Eylül ayında açıklanan orta vadeli taarruz planının bir cephesi daha açılmış oldu.

Cumhurbaşkanı yardımcısı bu paketi açıklarken “tasarruf kültürünü yaygınlaştırmamız gerekiyor” dedi. Gerçekten sorunumuz bu mu? Mehmet Şimşek’in deyimiyle “yerel halkın” tasarruf kültürü yok diye mi bu haldeyiz? Hak vermek lazım. Vergiler artınca, eşek yüküyle kira ödeyince, her ay artan fiyatlarla ağzımıza iki lokma bir şey soktuğumuzda tasarruf edecek bir şey kalmıyor. Peki ya onlar bu tasarrufu nasıl sağlıyor? Şöyle biraz örneklendirelim: Kamu hizmetleri ve arazilerini özelleştirerek, istihdamı daraltarak, esnek ve uzaktan çalışmayla kamu emekçilerinin sömürü oranını artırarak, kıdem tazminatı hakkını fona devir ya da başka bir yöntemle gasp ederek. Anlaşıldığı gibi, onlar için tasarruf da diğer süslü kelimeler gibi sömürünün eş anlamlısı.

Öyle ki, yandaş ihalelerle milyarlarca dolarlık hazine garantili projeler yapılırken, 2024'te 2.2 trilyonluk vergisini sildikleri sermaye, kârına kâr katarken tasarruftan bahsedilemez. Bu düpedüz, olsa olsa sınıf saldırısı olur. Bu saldırıya umutlara saldırarak eşlik edenler de var elbet. Sözde AKP’ye muhalefet olan CHP’nin 1 Mayıs’ta işçiyi nasıl yalnız bıraktığını hepimiz gördük. Şimdilerde de onlar için bir bahar havası hâkim ki sormayın. Birlikte anayasa tartışıyorlar. Hukuk yok edilmişken, işsizlik, yolsuzluk had safhadayken böyle ucuz planlarla emekçi halkı kandırmak, bunlara yaraşır. Bizlere ise örgütlü mücadeleyle, kendi siyasetimizle bu saldırıları bertaraf etmek yakışır. Onların bizlere karşı kurmuş olduğu barikatları, biz de işyerlerimizde, grevlerde, meydanlarda sınıf mücadelesini yükselterek birlikte yıkmalıyız. Yaşasın örgütlü mücadelemiz! Yaşasın işçi sınıfının birliği!

İzmir Aliağa Haziran

İşçi sınıfı durmuyor, örgütlenmeye ve mücadele etmeye devam ediyor! - İzmir Aliağa’dan bir liman depo işçisi

Tüm emekçi kardeşlerime selamlar. 2024 1 Mayıs’ını geride bıraktık. Ekonomik krizin etkilerinin ve hükümetin sınıf saldırısının arttığı bu dönemde, bizim taleplerimizi dile getirmemiz için bu 1 Mayıs çok önemli bir fırsattı. Ancak buradan görebildiğimiz kadarıyla İstanbul 1 Mayıs’ı istediğimiz gibi olmadı. Enflasyonun sürekli artmaya devam ettiği, bizlerin sefalet ücretine mahkûm bırakıldığı şu ortamda sesimizi daha gür çıkarıp gücümüzü dosta düşmana çok daha iyi gösterebilirdik.

Biliyoruz ki patronların ve iktidarın bütün saldırıları işçi sınıfının mücadelesini engellemek, bizi baskılamak için yapılıyor. Biz ne zaman mücadele etsek, masaya yumruğumuzu vursak karşılığını alıyoruz.

Mesela şu anda bizim bölgemizde İzmir’de devam eden iki grev var. Kemalpaşa’daki Lezita fabrikası işçileri 7 Mart’tan, Purmo fabrikası işçileri de 8 Mayıs’tan beri grevde. Manisa’dan HMS Makina işçileri de 5 Haziran’da greve çıkıyor. Görüyoruz ki işçi sınıfı patronların iki dudağı arasından çıkacaklara bakmıyor, grev iradesini gösteriyor ve mücadele ediyor. Ancak bu şekilde daha iyi ücretlere ulaşabilir, daha iyi çalışma koşullarında çalışabiliriz. Buradan mücadele eden tüm işçi ve emekçi kardeşlerimi tekrar selamlıyorum.

Birleşe birleşe kazanacağız!

Lezita Grevi Haziran

Kazanana kadar işgal, grev, direnişe devam! - Lezita Grevi’nden bir işçi

Bu mektubu size Lezita grevimizin 83. gününde yazıyorum. Biz aynı ilk gün olduğu gibi azim, gayret ve süreklilik ile grevimize devam ediyoruz. Grev alanımızda bu sıcak havanın altında kazanacağımız emek mücadelesinin bize vermiş olduğu özgüven ve kararlılığımız sayesinde bir nebze de olsa ferahlıyoruz. 83 gündür bizi yalnız bırakmayan, bizimle beraber dertlenip, sevinen, en zor zamanlarımızda yanımızda olan ve bir an olsun desteklerini bizden esirgemeyen bütün emek dostlarına teşekkürü bir borç biliyoruz. İnanıyoruz ki bu ülkede işçi sınıfı kazanacak.

Sizlere kısaca grev alanımızdaki havadan da bahsetmek isterim. Alanımızda umutlu bir bekleyiş hâkim. Bütün enerjimizle grevimize devam ederken ablalarımız, kardeşlerimiz buram buram emek kokan el örgülerini yapıyorlar, oyunlar oynayarak ve grevi değerlendirerek günü tamamlıyorlar. Sabah alana geldiğimizde herkeste bir önceki güne nazaran daha da umutlu bir hava oluşuyor. Herkesin bir arada olması sermayenin karşısında kazanacağımız zaferi müjdeliyor bizlere. Emekçinin hakkı elbet bir gün kendisine teslim edilecek, o zaman sadece Lezita işçisi değil bütün işçi ve emekçi sınıfı kazanacak. Sözlerimi bitirmeden evvel 83 gündür bizleri yalnız bırakmayan Devrimci İşçi Partisi ve ona gönül veren bütün dostlara selam olsun! Her zaman dediğimiz gibi kazanana kadar İŞGAL GREV DİRENİŞ’e devam!

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Haziran 2024 tarihli 177. sayısında yayınlanmıştır.