Metal fabrikalarından haberler - Eylül 2019

ht Solar

“Metal Fabrikalarından Haberler'' köşesinde, metal fabrikalarında çalışan işçi arkadaşlarımızın deneyim ve mücadelelerini aktarmaya devam ediyoruz. Bu sayıda Gebze HT Solar, Bursa ELS, Tofaş, OYAK-Renault, Akwell, Arçelik Çerkezköy televizyon fabrikasından metal işçisi arkadaşlarımızın yazdığı yazılara yer veriyoruz.

*****

HT Solar İşçisi: Açın defterleri! - Gebze HT Solar’dan bir işçi

Sözleşme döneminin yaklaşması ile birlikte fabrikamızda patronun baskıları her geçen gün artar hale geldi. HT Solar yöneticileri son olarak ekonomik krizin büyüdüğünü, mal satılmadığını, siparişi olmadığını belirterek işçi çıkaracağını söyledi. Bir taraftan krizden bahsedip, bir taraftan ise fabrikada milyon dolarlık makinalar ile yeni otomasyon sistemleri kuruyor. Bizler zaten herhangi bir krizde tüm patronların ilk olarak işçilerin ekmeğine, işine saldırdığı duruma hem kendi fabrikamızda hem de başka fabrikalarda birçok kere şahit olduk. Bu saldırılara birçok kere birlik olarak, işimizi, ekmeğimizi koruyarak cevap verdik. Şimdi devletten, yasadan güç alarak parasına güvenerek tekrar işçi atmaya çalışıyorlar. Zamanında nasıl izin vermediysek, şimdi tekrardan tüm bu saldırıların üstesinden birliğimiz ile örgütlülüğümüz ile geleceğiz. Üretimimiz yok, siparişimiz yok diyerek içerde sayı baskıları yapılmaya çalışılıyor, daralma deniliyor milyon dolarlık makinalar getiriliyor. Bizler de diyoruz ki madem durum kötü açın defterleri hep birlikte kârı, zararı görelim. Siparişleri kazanılan paraları, teşvikleri görelim. Bizler hem patronun yalanlarına hem de işçi düşmanı bilinciyle atacağı her adıma tüm gücümüz ile birlikte duracağız. Ekonomik kriz bahanesi ile işten çıkartmalar ile toplu sözleşme öncesi bizi zayıflatmak, birliğimizi bozmak isteyenlere izin vermeyeceğiz. Zorla işten çıkarma, baskılar, tutanaklar ile karşımıza çıkacaklar. Unutulmasın ki dün olduğu gibi bugün de bizler grev ile eylem ile işgal ile karşılarında duracağız. 

 

Krizin sorumlusu biz değiliz! - Bursa ELS’den bir işçi

Metal fabrikalarından haberler - Eylül 2019

Merhaba arkadaşlar. Dünyada 2008 yılında başlayan ekonomik kriz tüm ülkelerde olduğu gibi bizim ülkemizi de içine çeken bir girdap gibi giderek büyüyor. Özellikle son zamanlarda bu kriz iyice ayyuka çıkmış durumda. Üst üste gelen zamlarla birlikte en temel haklarımız da hükümet eliyle patronlar tarafından gasp ediliyor. Bayramdan önce fabrikada dört arkadaşımız işten atıldı. Atılma nedenleri olarak ise fabrikada üretimin düşmesi olduğu söylendi. Bu yüzden bayramdan sonra fabrika tek vardiyaya geçti. Tek vardiyaya düşürülmesinden dolayı yıllık izni olan arkadaşlar zorunlu yıllık izne çıkartıldı. Yıllık izni olmayan arkadaşlar ise kendi aralarında anlaşarak üç gün biri, iki gün diğer arkadaş gelecek şekilde ayarladılar. Belli bir zaman geçtikten sonra paketleme bölümü tekrardan iki vardiyaya çıkarıldı. Boyahane bölümünde yetişmesi gereken üretimden dolayı çarşamba gününden cumartesiye kadar bütün fabrika 16 saat çalıştık. Sözde fabrika bayramdan sonra tek vardiyaya düşecekti. Üretimin düşmesini bahane ederek arkadaşlarımızı işten attılar. Her kriz döneminde patronlar yaptıkları şeylerle bu krizin faturasını biz işçilere ödetmek istiyorlar. Bizleri açlık sınırında ücretler vererek, her an işten atılma korkusu yaşatarak, ihbar tazminatımıza kıdem tazminatımıza göz dikerek bizi yıldırmaya çalışıyorlar. Biz işçiler yılmadan mücadele ederek, örgütlenerek bu krizin faturasını krizi yaratan patronlara ödetelim.

 

Kadınlar artık ölmesin! - Çerkezköy Arçelik Televiyon Fabrikası'ndan bir kadın işçi

Metal fabrikalarından haberler Eylül 2019 Arçelik Çerkezköy

Merhaba, Arçelik fabrikasında çalışan yüzlerce kadından biriyim. Bir Cuma günü hepimiz Türkiye’nin konuştuğu dehşet görüntülerini konuşuyorduk fabrikada. Yine bir kadın boşanmayı kabullenmeyen kocası tarafından vahşice öldürülmüştü. Emine Bulut. Bu isim bir çoğumuzun aklından asla silinmeyecek. Silinmeyecek ama ne ilkti ne de son olacak. Hepimiz biliyoruz ki katil hak ettiği cezayı almayacak. Belki kravat takıp gidecek iyi hâl alacak, belki namusumu kirletti diyecek ceza indirimi alacak. İlk ifadesinde kullanmış bile ilk kozunu; "kızımın yanında bana hakaret etti" demiş. Çünkü onların erkeklikleri her şeyden önemli. Onların erkeklikleri asla zedelenmemesi gereken tabu adeta. Bizim iş yerindeki bir çok kadın arkadaşımız da eşinden boşanmış ve bazıları yıllar geçmesine rağmen hâlâ sıkıntılar yaşıyorlar. Yani hayat zaten çalışma koşullarıyla, aile baskısıyla, toplum baskısıyla kadını zorlarken bir de boşanmamıza rağmen kocalarımızdan kurtulamıyoruz. Her an kavga dövüş, her an öldürülme tehditleri. Emine Bulut da kocasından yıllarca şiddet gören Arçelik işçisi bir kadınmış duyduğuma göre. Bir dönemler çalışma arkadaşımızmış. Artık nasıl yapamadıysa ailesinin yanına dönmüş Kırıkkale’ye. Belki de şiddetten kurtulurum diye.

Benim en çok aklıma takılan ise, Emine Bulut, kanlar içerisinde ‘ölmek istemiyorum’ derken kimsenin müdahale etmemesi. Ne çok isterdim yanında olup ‘ölmeyeceksin kardeşim’ demeyi. En azından kanını durdurmaya çalışmayı. Ya da belki öncesinde olay olmadan engellemeye çalışmayı. Ama insanımız korkuyor. İzleyici olmayı, kenardan vah vah çekmeyi tercih ediyor. En az kadınların erkekler tarafından şiddete uğraması, öldürülmesi kadar yanlış bu olay da. Toplumumuzu bir şekilde bilinçlendirmek gerektiğini düşünüyorum bu konuda. Fabrikalar, iş yerleri, sendikalar, belediye kursları ne bileyim bir çok yer insanlara bu konuda eğitim gibi bir şeyler verse nasıl olur acaba? Hepimiz göz göre göre bu tarz olayları izleyip duracak mıyız? Gerekirse kendimizi savunabilmemiz için savunma sporları dersi bile verebilirler, kadınlar olarak hem bir arada oluruz hem kendimizi savunmayı öğreniriz.

Kadınlar ölmeye devam mı edecek? Devlet iyi hal indirimini kaldırmayacak mı? sorular soruyoruz iş yerinde sürekli ama zaten onların kadın düşmanı söylemleri, diyanetin fetvaları, saçma sapan hocaların söyledikleri getirmiyor mu bizi bu hale? O yüzden Emine Bulut ne ilk ne son olacak. Toplum olarak bizim bilinçlenmemiz lazım. Devletten bir şey gelmeyeceği kesin, en azından iş yerlerimizde sendikalarımızdan destek, bu yönde çalışmalar bekleyebiliriz bu konuda.

 

Yaşanan tüm sıkıntılara karşı mücadele etmek zorundayız - Bursa Tofaş’tan bir işçi

Metal fabrikalarından haberler Eylül 2019 tofaş

Yıllık izin dönemi bitti. 26 Ağustos'ta tüm fabrika iş başı yapacak. Önümüzde 2019 sözleşmesi var. Sıkıntılı ve mücadeleli bir dönem bizi bekliyor. Her güne yeni bir zamla uyanıyoruz, iğneden ipliğe her şeye zamlar gelirken bir çalışanın, bir de emeklinin maaşına zam gelmiyor. Ekonomik sıkıntılar yetmezmiş gibi bir de yüzde 25 oranında vergi ödemek zorunda kalacağız. Türk metal henüz bir taslak açıklamadı. Türk metal temsilcileri, Eylül başında pazarlıklar başlayacak dediler. Eylül ayının gelmesine az kaldı hala bir taslak açıklanmadı. İzine çıkmayan, bakım için fabrikada kalanlar ve erkenden iş başı yapan arkadaşlar TOMİS'in açıkladığı taslağı beğenmişler. Fabrikada çay molalarında taslak üzerine konuşmalar yapılmış. TOMIS'in açıkladığı taslak fabrika içinde çok konuşulduğundan dolayı Türk Metal’i tedirgin etti. Sadece Tofaş Türk metali değil, genel merkezi tedirgin etmemiz gerekiyor. Tedirgin etmeliyiz ki TÜPRAŞ ve Türk-İş’in yaptığı sözleşmeler gibi olmasın. Fabrikadaki arkadaşlar Türk-İş başkanına ve sendika yönetim kuruluna çok tepki gösterdiler. Lakin işçi sınıfımızın sınıf bilinci tam olarak olmadığı, mücadele edilmediği için Türkiye'de sendika yönetim kurulu üyeleri ve başkanlar bu tip insanlardan oluşacaktır. İşçinin değil patronun ve sistemin adamı olmaya devam edeceklerdir. Tüm işçi sınıfı bilinçli olsak patron partilerine oy vermezdik. İşçi sınıfı gücünün farkına varsa ve bilincini tam olarak anlarsa patron yanlısı başkanlar yönetime gelemez. TÜPRAŞ ve son Türk-İş sözleşmelerini gördükten sonra, metal çalışanlarını ilgilendiren 2019 sözleşmesine çok iyi hazırlanmamız gerekiyor. Fabrikada Ağustos ayında sözleşmeli işten çıkan yüzlerce arkadaş oldu. Fabrikada çıkan arkadaşlardan dolayı epey açık oluştu. İşten ayrılanların yeri nasıl doldurulacak geçen yılki gibi zorunlu mesailer mi yapılır bilmiyoruz. Hem çalışma düzeni, hem sözleşme, hem ekonomik sıkıntılar içinde Tofaş çalışanlarını zor günler bekliyor.

 

Mücadele dolu bir döneme giriyoruz - Bursa OYAK-Renault’dan bir işçi

Metal fabrikalarından haberler Eylül 2019 Reno

Fabrikada revizyon dönemi bitti. 26 Ağustos’ta üretime başlıyoruz. Revizyon döneminde yüzlerce sözleşmeli arkadaş işten çıkartıldı. İşsizlik ordusu her geçen gün artmaya devam ediyor. Ekonomik krizin derinleştiği, çelişkilerin daha da keskinleştiği bir dönemden geçiyoruz. Kriz derinleştikçe sermaye sınıfı daha da saldırganlaşıyor ve krizin tüm yükünü işçinin, emekçilerin sırtına yüklemeye çalışılıyor. Enflasyon günden güne artarken ücretlerimiz yerinde saymaya, hatta erimeye devam ediyor. İşsizliğin, özellikle de genç işsizliğin bu denli yüksek olması ise işçi sınıfının gençlerini büyük bir girdabın içine sokuyor. Sürekli artan işsizlik oranları gençlerin geleceğine dair umudunu kırıyor. Ekonomi için yapılan çalışmalarda işsizlik oranlarına bakıldığında hiçbir işe yaramadığını daha da çıkmaza soktuğunu görüyoruz. Gerçek enflasyonun %30’larda seyrettiği koşullarda, Türk-İş yönetimi AKP hükümetiyle kol kola girerek işçileri %8 oranındaki zamma mahkûm ettiler. Toplantı sırasında Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay'ın kapattığını düşündüğü mikrofona "Uzasa işi karıştıracağız, en azından kapattım böyle" demesi üzerine iktidarın teklifi Türk-İş'in talebinin çok altında olmasına rağmen Atalay anlaşmaya imza attı. Bu işçi sınıfına yapılan bir ihanettir. Yıllardır Türk-iş in işçi sınıfına yaptığı ihanetleri hepimiz biliyoruz. Türk-iş yönetimi bu durumda hiç bir şekilde işçi sınıfının haklarını savunamaz. Kıdem tazminatı konusunda da bizim hakkımızı savunmayacaktır, onun tarafı bellidir. Metal işçileri olarak önemli bir dönemece giriyoruz. MESS toplu iş sözleşmesi görüşmeleri Eylül'de başlayacak. Şimdiden tüm fabrikalarda sözleşme konusunda sendikalarımıza baskı yapmalıyız. Tüm işçi sınıfı olarak nefesimizi Türk Metal’in ensesinde hissettirmeliyiz.

 

Sadece üye olmak yetmez sahip çıkıp denetlemeliyiz - Bursa Akwel’den bir işçi

Metal fabrikalarından haberler Eylül 2019 Akwell

Yaşadığımız ülkede kriz daha da derinleşerek devam ediyor. Her gün evden çıktığımızda yeni zamlarla karşı karşıya kalıyoruz. Biz işçiler yaratmadığımız krizin bedelini ödüyoruz. Krizin faturası sadece dışarıdaki zamlarla değil adil olmayan vergilerle de biz işçilere ödetilmek isteniyor. Hiçbir yaramıza merhem olmayan maaşlarımız vergilerle pul halini alıyor. Krizi biz yaratmadık, bu krizin sorumlusu biz işçiler değiliz ve faturasını da ödemeyeceğiz! Krizin faturasını ödememek için işçiler olarak birleşmeli ve mücadele saflarına katılmalıyız. Patronların düzeninin yol açtığı kriz, işçi sınıfının yaşam koşullarını her geçen gün daha da kötüleştiriyor. Ekonomik krizden sendikasız işçilerin çok daha fazla etkilendikleri açıktır. Bu nedenle, sendikalı sendikasız her işyerinde, işçiler olarak kendi birliğimizi oluşturarak harekete geçip mücadele alanları yaratmalıyız. Var olan krizin faturasını ödememek için sendikalaşıp örgütlenmeliyiz. Ama sadece örgütlenmek yetmez. Sendikanın başında bulunanları, biz işçileri satmamaları için denetlemeliyiz. O koltuklarda biz işçileri satmak için değil, işçilerin çıkarları için mücadele etmek için bulunuyorlar. Sendikalar birilerinin mesleki kariyer ofisi değil. Biz işçilerin patronlara karşı mücadele aracıdır. Onun için sadece sendikalara üye olmakla yetinmeyip zamanı geldiğinde patrona karşı sendikamıza sahip çıkıp denetlemeliyiz.

Bu yazılar Gerçek gazetesinin Eylül 2019 tarihli 120. sayısında yayınlanmıştır.