Metal Fabrikalarından Haberler
Türk Metal’e değil, kendine, mücadelene güven!
2016 yılının son ayına girilirken üretim rekorları kırmaya devam ediyoruz. Ancak performans düşüklüğü sebebiyle işten çıkartmalar devam ediyor. Bunun önüne bir türlü geçilemiyor. Çünkü bu durum Türk Metal’in de işine geliyor. Daha önce Türk Metalli olup işten çıkartılan arkadaşlarımız haklarını aramak için sendikalarına gittiklerinde dava açılması konusunda dahi olumsuz yanıt aldılar. Çelik-İş’e bağlı işçiler ise işe iade davası açtılar.
Türk Metal sendikasının nasıl bir sendika olduğunu anlamak için illa işten atılmaya gerek yok. Yıllarca köle gibi çalış, aidat öde, karşılığında sendika hiçbir kazanım elde etmesin. Etmediği gibi, bir amirin performans düşüklüğü vermesinden dolayı işinden ol ve yine hakkını ararken yanında olmasınlar.
İşten çıkarılan Türk Metalli arkadaşlarımız daha önce Çelik-İş’e üye olup, “bize geçerseniz işinizden olmazsınız” diye kandırılan ve Türk Metal’e üye olan kişiler. İşin ilginci bu arkadaşlarımıza çıkarıldıktan sonra kendi sendikaları değil, Çelik-İş destek oluyor ve işe iade davası açıyor. Yarı yolda bırakıp gitseler de arkadaşlarımızı emekçi olduklarından, aynı çarkın içinde beraber döndüğümüzden hoş karşılıyoruz.
Eskiden Türk Metal temsilcilerinin yaydığı “yılsonu kıyım olacak”, “işten atılmalar olacak” gibi sözleri artık amirlerden duyuyoruz toplantılarda. “Ona göre dikkat edin, devamsızlık yapmayın” gibi cümlelerin altında aslında Türk Metal’e geçin demek istediklerini anlıyoruz. Bu yaşananlar diğer arkadaşlarımıza ders olur umarım. Türk Metal’in kurtuluş olmadığını ve olmayacağını biliyoruz. Tek kurtuluşumuz birlikte mücadele vermek.
Bursa Tofaş’tan bir işçi
MESS’i yıktık EMİS’i dağıtacağız!
Merhaba arkadaşlar, ben Manisa Schneider fabrikasında çalışan bir işçiyim. Schneider fabrikasında Birleşik Metal-İş örgütlü. Hepimiz sendikaya üye olduk ve mücadele veriyoruz. Biz örgütlüyüz ama patronlar da örgütlü. Schneider patronu başka birkaç fabrikanın patronu ile beraber EMİS (Elektromekanik Metal İşverenleri Sendikası) diye bir sendikaya üye. Schneider patronu daha önce MESS’e üyeydi. Bizim verdiğimiz mücadele sonucunda Schneider patronu MESS’ten ayrılıp 3-4 fabrikanın patronu ile EMİS’i kurdu. Biz bundan önce MESS’le mücadele ettik, fabrikayı MESS’ten çıkardık. Şimdi sıra EMİS’i dağıtmakta. Schneider fabrikası işçileri olarak bizim toplu iş sözleşmesi zamanımız geldi. İki aydır sendika temsilcilerimiz, Schneider patronunun temsilcileri ile sözleşme için görüşme yaptılar. Görüşmelerde EMİS isteklerimizi kabul etmeye yanaşmadığı için bir aydır fabrikamızda ve Manisa Organize Sanayi’de eylem yapıyoruz ve 1 saat iş bırakıyoruz. Aralık ayının ilk haftasında görüşmeler sona ererek sözleşme hakeme gidecek, biz de grev kararımızı asacağız. 60 gün sonra ise anlaşma sağlanmazsa greve çıkacağız. Manisa Schneider’deki bütün işçiler EMİS’le mücadele için kararlıyız. Tek bir adım geri atmayacağız. İstediğimiz koşulları kazanana kadar eylemse eylem, iş bırakmaysa iş bırakma, grevse grev! Biz farkındayız ki Manisa Organize Sanayi işçilerinin gözü bizim üzerimizde, arkadaşlarımız emin olsun ki elimizden geleni yapacağız. Manisa OSB’nin diğer işçilerini de bizim gibi örgütlenmeye ve mücadeleye davet ediyoruz. Sizler de kendi iş kollarınızdaki sendikalarınıza üye olursanız hep beraber kazanabiliriz. Bizler Schneider işçileri olarak toplu iş sözleşmemizi bizim istediğimiz gibi imzalayacağız, MESS’i yıktık EMİS’i dağıtacağız!
Manisa Schneider’den bir işçi
Bizler bir araya gelirsek işçilerin ülkesini kurabiliriz. Gelin önce partimizi daha sonra işçilerin iktidarını beraber kuralım!
Ben Manisa Orta Ölçekli Sanayisi Bölgesi’nden bir metal işçisiyim. Her fabrikada, her işletmede olduğu gibi çalıştığım fabrikada da sahtekâr, işgüzar, paranın kulu olmuş bir patronla karşı karşıyayız. O da yetmezmiş gibi onların üretip eğittikleri bekçi köpekleri de var tabii. Onu da geçelim, işçilerin içine yerleştirdikleri korku da bizim karşımızda, sömürü sistemi tam gaz yıllardır işlediği gibi burada da işlemeye devam ediyor. Daha işe başlamadan, üretime adımımızı atmadan sahtekârlıklarını önümüze koydular. Sözleşmeyi ve orada yer alan enteresan maddelerin bazılarını okuyabilmiştim. Aklımda en çarpıcı olanı kaldı; maaşların ve mesailerin sadece asgari ücret kısmı bankaya yatırılır, geri kalanı elden ödenir, usulen itiraz edilemez. Güldüm ve bu sözleşmeyi bana uzatan sekreter o gün bu gündür beni göz hapsinde tutuyor. O güne kadar o sahtekârlığı fark eden olmamış galiba. Bunu da geçelim mesai dendiğinde “kalır mısın?, şu bu” yok. Patron bekçisi yanına gelir, senin kafanı çevirmeni bile beklemeden mesaiye kalacağın saati söyler ve çekip gider. Çünkü o bir zamanlar işçi olmamıştır, aynı yolda o yürümemiştir. O paranın uşağı nasıl olunur onu öğrenmiştir. Onu da geçelim kamera sistemi iş güvenliği içindir. Sadece patronların telefonlarında değil, patronun uşaklarının, bekçilerinin de telefonunda bağlantı var ve fabrikada olmadıklarında o kameralar onların gözü. Herhangi bir aksaklık gördüklerinde telefon açıp hesap soruyorlar. Tamamen psikolojik baskı, mobbing uygulanmakta. İşçilerin dünyadan haberi yok. Bel fıtığı olmuş hâlâ 30 kilo ağırlığın altına giriyor.
İşçilerin şikâyeti çok ama çözümünü bilmiyorlar. Bir araya gelmemek için o kadar çok sebepleri var ki, dünya kadar. Kimi Türk, kimi Kürt, kimi Alevi, kimi Sünni, kimi fenerli, kimi cimbomlu… Eften püften çook büyük sebepleri var yani. Ama çözümünü biz biliriz. Bu sömürü sistemi böyle geldi böyle gitmeyecek. Biz buna dur diyecek, bütün haklarımızı söke söke alacağız. İşçilerin iş güvencesi yok. Çünkü bizim aşımız, ekmeğimiz patron denen sülüğün ağzından çıkacak bir kelimeye bağlıdır. Bu yüzden işçiler arasında öyle bir rekabet vardır ki herkes birbirinin bir fazlası olmaya çalışır. “Biraz fazla üreteyim ki atmasınlar, atılan ben olmayayım” diye diye günde istenen sayı 400 olmuş ve o bel fıtığıyla üstünden günde 400 tane 30 kilo geçiyor ama gıkı çıkmıyor. Çünkü bakması gereken çocukları, bir ailesi var, çalışmak zorunda. İşçi kardeşlerim gelin bir araya gelelim. Aramızdaki farkları patronlara karşı bir birlik sebebi olarak kullanalım. Kendimizi ezdirmeyelim. Bu kadar rezalete katlanmak zorunda değiliz. Kimsenin bizleri itip kakmaya hakkı yok. Bunun bilincinde olalım. Bir araya gelirsek, örgütlenirsek bizi kimse ezemez, hiçbir kuvvet durduramaz. Bizler bir araya gelirsek işçilerin ülkesini kurabiliriz. İşte işçilerin ülkesini kurmak için Devrimci İşçi Partisi var. Gelin önce partimizi daha sonra işçilerin iktidarını beraber kuralım! Yaşasın işçi kardeşliği, Yaşasın Devrimci İşçi Partisi!
Manisa Orta Ölçekli Sanayi Bölgesi’nden bir metal işçisi
Çalışma koşullarımızı düzeltmek için mücadele etmeliyiz
Merhaba, ben Bursa Hasanağa Organize Sanayi’de elektrik kablosu üreten bir fabrikada çalışıyorum. Fabrikada Bosch, Fabra, Fompak vb gibi birçok büyük firmaya elektrik kablosu üretiyoruz. İki vardiyalı sistemde on saat çalışıyoruz, üstelik hafta içleri en az iki gün dört saat zorunlu mesaiye kalarak günlük on dört saat çalışmış oluyoruz. Fabrikada hafta sonları tatil ancak cumartesi günleri mesaiye kalmaya zorluyorlar. Bu çalışma koşullarında ne gündüzümüz belli ne de gecemiz, maaşlarımız ise açlık sınırının altında. Birlik olmazsak, mücadele etmezsek daha çok eziliriz.
Bursa’dan bir kablo işçisi
Asıl mücadele şimdi başlıyor, safları sıklaştıralım!
Renault’ta her geçen gün baskılar artıyor. Şu an gelinen noktada yöneticilerden aldıkları emirlerle şefler ve amirler “Renault yönetimi Birleşik Metal’le çalışmak istemiyor” diyor ve bizi işten çıkartılmakla tehdit ediyor.
Geçtiğimiz aylarda, Türk Metal sendikasının örgütlenme faaliyetleri için kurduğu whatsapp gruplarında Renault yöneticilerinin yer aldığına dair belgeler de ortaya çıktı. Sendika seçme özgürlüğümüze engel olan ve baskı kuran, patronla işbirliği yapan sendika mı bizim hakkımızı savunacak! Biz işçiler sizleri iyi biliriz, yıllarca yaptığınız tek şey yalan söylemek, tehdit etmek ve baskı kurmaktır. Hakkını arayan işçi arkadaşlarımızın boğazını sıktınız, işten attırdınız, bizleri sefalet ücretlerine mahkûm ettiniz, artık karşınızda siz ne derseniz yapıp boynunu eğecek işçiler yok! Sizin kokuşmuş yağma, talan, sömürü, soygun düzeninizi yıkmak için sonuna kadar mücadele edeceğiz.
Bursa Renault'dan bir işçi
IndustriALL Küresel Sendikası'ndan Oyak Renault işçilerine destek
Üyesi olduğumuz Birleşik Metal Sendikası’nın, 5 Mayıs Şubesi’nde Kasım ayının sonunda düzenlediği etkinliğe katıldık. Dünya genelinde 140 ülkede tüm imalat sektöründe 50 milyon işçiyi temsil eden IndustriALL Küresel Sendikası’nın katıldığı bu etkinlikte Renault’daki sendikal mücadele masaya yatırıldı, IndustriALL Küresel Sendikası bize kendi anlaşmalarını anlattı, bizden de fabrika içindeki durumla ilgili bilgi aldı. IndustriALL Küresel Sendikası, farklı sektörlerden birçok çokuluslu şirketle Küresel Çerçeve Anlaşması olduğunu, bu anlaşmaların çoğunluğunun otomotiv sektöründe yoğunlaştığını ve Renault’nun da bu şirketlerden biri olduğunu belirtti. Anlaşmada örgütlenme özgürlüğünü tanıma, işçilerin kendi sendikasını tercih etme, toplu iş sözleşmesi ve temel insan haklarına saygı gösterilmesi gibi konuların yer aldığını kaydeden yetkililer, Renault firmasıyla aralarındaki anlaşmada herkesin kendi sendikasını seçme özgürlüğünün açıkça korunduğunu belirtti.
Renault Fransa yönetimiyle yaptıkları toplantıların sonuçlarını aktaran IndustriALL yetkilileri, en son Kasım sonunda Renault Genel Merkezi yöneticileriyle, OYAK Renault’da yaşananlara dair bir toplantı yaptıklarını, bu toplantıda Renault yetkililerinin kendilerine, herkesin sendikal tercihlerinde özgür olduğunu, kimsenin sendikal tercihleri nedeniyle işten çıkarılmayacağını söylediğini ancak kendilerinin durumun bunun tam tersi olduğunu bildiklerini söyledi.
Etkinlikte daha sonra söz alan işçi arkadaşlar Oyak Renault yönetimi ve Türk Metal Sendikası tarafından yapılan baskılardan ve tehditlerden bahsettiler. Yetkililer ise Renault işçilerinin ifadelerinin, içerideki baskıları açıkça ortaya koyduğunu söyledi. Döndükten sonra Renault’un genel merkezini arayacaklarını ve oradaki muhataplarına Bursa’da yaşanan sorunları ileteceklerini aktararak, şirkete bir hafta süre vereceklerini ve bu süre içinde fabrikada tüm işçilere açıkça herkesin sendikal tercihinde özgür olduklarını duyurmazlarsa tüm üye sendikalarıyla beraber, Renault’ya karşı kamuya açık bir kampanyaya başlayacaklarını söyledi. IndustriALL Küresel Sendikası ile şirket arasında imzalanan Küresel Çerçeve Anlaşması’nın iptali için de gerekli çalışmaları yapacaklarını belirterek aralarında Fransa’da şirket aleyhine dava açmak da dahil bir dizi faaliyete girişeceklerini duyurdu. Bizim açımızdan başka ülkelerdeki işçilerle dayanışma içinde olmak son derece önemli. Bu dayanışmayı büyüterek haklarımızı ve sendikal özgürlükleri sonuna kadar savunacağız.
Bursa Renault’dan bir işçi
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Aralık 2016 tarihli 86. sayısında yayınlanmıştır.