Fabrikalardan Haberler - Aralık 2018

"Fabrikalardan Haberler'' köşesinden, farklı sektörlerde çalışan işçi arkadaşlarımızın deneyim ve mücadelelerini aktarmaya devam ediyoruz. Bu sayıda Bursa, İzmir ve Bilecik'ten işçi arkadaşlarımızın yazdığı yazılara yer veriyoruz. 

 

Yeni sezonda otel fiyatları belli peki işçi maaşları? - Bursa'dan bir turizm işçisi

Yeni sezonda otel fiyatları belli peki işçi maaşları?

Bu ay itibari ile sezonluk otellerin hepsi kapandı. Oteller kapanır kapanmaz gelecek sezonda oda ücretlerinin ne olacağını şimdiden turizm patronları belirledi. Oda ücretlerini konuşan patronlar enflasyon karşısında eriyen maaşlarımızı ağızlarına bile almıyorlar. Ne bizim geçinemememiz ne de borç batağına batmamız onların sorunu. Onların masa konuları oda ücretleri ya da nerede ne zaman yeni bir otel açabiliriz.

Nasıl geçineceğimiz, sezon kapandığında ne yapacağımız, acaba bu sezon işsizlik için gün sayısı doldu mu gibi sorular her zaman kafamızın içinde dolaşıyor. Her sezona borç batağı ile başlayıp elde avuçta hiçbir şey olmadan sezonu kapatıp evimize dönüyoruz. Bir de bu sezon sonunda daha kötüsünü yaşar hala geldik. Her şeyin pahalandığı bir dönemde gene işsiz kaldık.

Gün geçtikçe her şey daha kötü duruma geliyor ve hepimizin sorunları ortak. Sadece bir otelde değil bütün otellerin, acentaların işçileri olarak birleşmeliyiz. Bu devran böyle gelmiş böyle gider düşüncesinden kurtulmalıyız.

 

Krize karşı örgütlü mücadele - İzmir'den bir gıda işçisi 

Krize karşı örgütlü mücadele

Merhaba. Ben yemekhane hizmeti veren bir firmada çalışıyorum. Krizin etkisi ile bu sektörde ya tamamen batıp, kilidi vurup gidiyorsun ya da daha da fazla kazanmaya başlayıp büyümeye devam ediyorsun. Çalıştığım firma büyüyenlerden. Tabi büyümek derken biz işçilere büyümediği aşikar. Bugün ki yemek sayımız bundan 5 ay önceki yemek sayımızdan 600 kişi fazla. Ancak bu artışa rağmen işçi sayısı aynı! Biz evimize 2 saat geç giderken, çok daha fazla yoruluyorken, patron karına kar katıyor. Mesai saatlerinin uzamasının, çok fazla yorulmamızın, işleri yetiştiremememizin faturasını bize keserek, bilinçli ve sistematik bir şekilde mobbing uyguluyor. Neden bilinçli? Çünkü bu sayede, bizleri beceriksiz ve yetersiz hissettirerek, işçi alınması yönünde herhangi bir talep ile karşısına dikilmemizi engellemiş oluyor. Kriz kendini bu kadar hissettirmezden önce, kafasına göre işçi çıkarmaktan bahsetmeyen patron; kriz evlerimizin içine girdiğinden beri bizi çalıştırarak lütuf yaptığını söylüyor. En ufak bir durumda kapının önüne koymak ile tehdit ediyor. 

Her ne koşulda olursak olalım, bu gidişata boyun eğersek bu dünyada biz cehennemi, patronlar cenneti yaşamaya devam eder. Elbet bu böyle gitmeyecek. Ama bu devran değişmesi için bizlerin bir şeyler yapması gerekiyor. Elimizi taşın altına koymalı, sendikalarımızda birleşmeliyiz. Hangi sendikaya üyeysek sendikamızı ileri taşımalı, işyerimizde sendikal örgütlülüğümüzü her an daha kuvvetli yapmak için elimizden geleni yapmalıyız. Başka işyerlerindeki kardeşlerimizin de sendikalarına üye olması için çalışmalıyız. Bunların hepsiyle beraber sendikalarımızı dakika dakika denetlemeliyiz.

 

Geçici işçilerin hiçbir hakkı yok - Bilecik’ten bir yol işçisi

Merhaba arkadaşlar ben Bilecik İl Özel İdaresi’nin şirketinde çalışan geçici işçiyim yani 8 ila 10 ay arası çalıştırılan ve sonraki aylarda iş arayan bir emekçiyim. İşyerimde sözleşmeli işçilikten kadroya geçen işçilere geriye dönük ödeme yapılıyor. Ancak bize ödeme yapılmadı. Bu konuyla ilgili bir mahkemem var ve duruşma zamanının belli olması bekleniyor. Nasıl sonuçlanacağı hakkında ise hiçbir bilgi yok. Yoldaşlar yaşadığımız bu günlerde çalışma şartları her konuda zorlaşıyor. Geçen gün dışarıda bir kaza sonucu elimi geçici süreliğine (2-3 gün) kullanamaz hale geldim. Ben bir geçici işçiyim yani iş yerinde hiçbir söz etmeye hakkı olmayan bir emekçi. İşe gidip sabah çay ocağında otururken amir gelip beni işe yönlendirecekti ve elimi kullanamayacağımı yani çalışamayacağımı söylediğimde surat yaptı. Bunun üzerine işten atılma korkusu veya seneye beni tekrar işe alırlar mı almazlar mı korkusu ile hastaneye gitmek için izin istemek zorunda kaldım. Patronların, patronların yönetimindeki üst kademedeki görevlilerin korkusuna kolunuz dahi kopsa ya işten atılırsam bu ekonomide nasıl evime bakarım korkusu ile yaşamaya mahkum ettiler bizi arkadaşlar. Gebze’de yapılan viyadük çalışmasında meydana gelen kazada can veren 3 arkadaşımız için ailelerine sabır dilerim. İşçi cinayetlerine son! Emperyalizme ölüm!

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2018 tarihli 111. sayısında yayınlanmıştır.