BDS Türkiye’den Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü’nde basın açıklaması

BDS Türkiye’nin çağrısıyla Filistin dostları, Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü vesilesiyle İstanbul’da 29 Kasım günü Beyoğlu Tünel Meydanı’nda bir araya geldi. Siyonist İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırılarına karşı, Filistinlilerin dönüş mücadelesine desteğini açıklamak isteyen BDS Türkiye gönüllüleri, Tünel Meydanı’nda emniyetin ve valiliğin engeliyle karşılaştı. Polis basın açıklamasının okunmasına izin vermeyeceklerini söyleyerek katılımcıları dağıtmaya çalıştı, ancak gösterilen kararlı duruş karşısında geri adım attı.

Devrimci İşçi Partisi eyleme “Yıkılsın Siyonist İsrail devleti! Nehirden denize özgür Filistin!”, “Kahrolsun ABD emperyalizmi! Kudüs Filistin halkınındır!” dövizleriyle katıldı.

BDS Türkiye’nin eylemde okuduğu basın açıklamasını okurlarımızla paylaşıyoruz:

Basına ve kamuoyuna:

Bugün 29 Kasım. Bu tarih, Filistinliler için iki ayrı anlam taşıyor.

Birinci Dünya Savaşı sonrasında Filistin’i işgal eden, burada bir manda yönetimi kuran ve Siyonist göçlerini himayesi altına alıp hızlandırarak İsrail’in kurulmasının koşullarını yaratan Britanya, İkinci Dünya Savaşı sonrasında manda yönetiminin sürdürülemez hale gelmesi üzerine kendisi için bir çıkış planı oluşturmuş, bu doğrultuda Filistin’i “Arap Devleti” ve “Yahudi Devleti” olarak ikiye ayıran, tümüyle adaletsiz bir taksim planını Birleşmiş Milletler’e sunmuştu. Birleşmiş Milletler, 29 Kasım 1947 tarihinde taksim planını onaylamış ve Britanya mandasının sona erdiği gün Siyonistler bu plana dayanarak İsrail devletinin kurulduğunu ilan etmişlerdi.

Dünya bu tarihten sonra, Filistinlilerin kitlesel sürgün ve etnik temizliğe maruz bırakılmasını, yani Nakba’yı gördü. Genişleyen bir işgali, büyüyen bir mülteci nüfusunu ve 1967’de İsrail’in Filistin’den geriye kalan her yeri, hatta Sina yarımadası ve Golan Tepeleri’ni işgal etmesini gördü. Topraksızlaştırmanın, sürgünün, kültürel varlıkların gaspının ve yok edilmesinin tanığı oldu. Tüm bunların sonucunda, taksim kararından tam 30 yıl sonra, 1977 yılında 29 Kasım günü, Uluslararası Filistin Halkıyla Dayanışma Günü ilan edildi.

Bu yıl 29 Kasım günü Filistinliler için hem yoğun bir saldırı dönemine, hem de yoğun bir mücadele dönemine denk düşüyor. Gazze’de yaşayan ve önemli bir bölümü yaşadığı yerden çıkarılarak mülteci haline gelmiş olan Filistinliler, ablukayı sonlandırmak ve geri dönüş hakkı için Mart ayından beri, ağır bedeller ödeyerek, her Cuma günü “Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü” adı altındaki kitlesel yürüyüşlerini sürdürüyor. Bu yürüyüşleriyle, halkların direniş tarihinde yeni bir sayfa açıyor. Diğer yandan geçtiğimiz haftalarda Gazze Şeridi, işgal güçlerinin yeni bir büyük çaplı saldırı girişiminin hedefi oldu. Filistinlilerin güçlü ve azimli direnciyle bu saldırı girişimi kısa süre içinde püskürtülse de, Gazze halen çok ağır abluka koşullarında varlık mücadelesi vermeye devam ediyor. Aynı esnada Siyonist oluşum, büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıyan ABD yönetiminin desteğiyle Kudüs’ü yutma girişimlerini hızlandırırken, ABD ve İsrail, bazı Arap rejimlerinin de desteğiyle, “Yüzyılın Anlaşması” adını verdikleri bir planla Filistinlilere büyük bir teslimiyeti dayatmaya çalışıyor. Filistin halkının direnişi, aynı zamanda tüm bu girişimlerin de güçlü bir şekilde reddedilmesi anlamına geliyor.

BDS Türkiye olarak, bu yılki Uluslararası Filistin Halkıyla Dayanışma Günü vesilesiyle, başta Geri Dönüş Yürüyüşü olmak üzere, Gazze’de, Batı Şeria’da, Kudüs’te, 1948 topraklarında ve mülteci kamplarında, özgürlük, adalet, geri dönüş ve haysiyetli bir yaşam için yürütülen tüm mücadeleleri selamlıyoruz. Aynı zamanda, son dönemlerde yeni ve somut başarılar elde eden uluslararası boykot hareketinin, dünya çapına yayılan ve kitleselleşen uluslararası Filistin’le dayanışma hareketlerinin ve de anti-Siyonist Yahudi hareketlerinin mücadelelerini sahipleniyoruz.

Bu yılki 29 Kasım vesilesiyle tekrar ediyoruz: Filistinlilerin geri dönüş hakkı da dahil olmak üzere pek çok temel hakkı, uluslararası hukuk tarafından tanınmıştır ve İsrail bu haklara riayet etmek zorundadır. Buna karşın, taksim planını kendi devlet ilanı için zemin kabul eden ve bugün bile bu karara referans veren, ancak daha 1948 yılında bile bu planın çizdiği sınırların çok ötesine uzanan İsrail, diğer taraftan da Birleşmiş Milletler’in aldığı, kendisinin aleyhine olan hiçbir karara uymamış, uluslararası hukukun hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Bu sebeple İsrail’e uluslararası düzeyde yaptırım uygulanmalıdır. Filistinlilerin temel hakları tanınıncaya ve gerçekleşinceye dek İsrail, ekonomik, ticari, siyasi, askeri, akademik ve kültürel yönlerden tecrit edilmeli, yalnızlaştırılmalı ve boykot edilmelidir.

Geri dönüş hakkından dönmek yok!

İsrail’le tüm ilişkiler kesilsin!

Filistin’e özgürlük, İsrail’e boykot!

BDS Türkiye

29 Kasım 2018