Emperyalizmin ve sermayenin 2019 stratejisi billurlaşıyor: Kılıçdaroğlu, Akşener, Gül, (Babacan)…
Adalet yürüyüşünün CHP’yi sola doğru çekeceğini düşünenler büyük hayal kırıklığı yaşıyor olmalı. Kılıçdaroğlu miting sonrasındaki bir demecinde daha fazla sokakta olacağız deyip solcuların ağzına bir parmak bal çaldıktan sonra 2019’da çatı aday çalışmalarına başladı. Kılıçdaroğlu 2019 çalışmalarında en yakın mesaiyi, adalet yürüyüşüne selam çakan Meral Akşener’in yeni kurulacak partisiyle yapacak.
Bir parti neden başka partiye oy ister?
MHP’nin muhalif kanadından çıkan ve Akşener’in önderliğini yaptığı hareket yeni parti çalışmalarını hızlandırırken, Kılıçdaroğlu bu partiyi “Türkiye'nin geleceği açısından iyi bir yapılanma” olarak niteledi. Daha da ileri giden Kılıçdaroğlu, “Başkanlık sistemini savunanlar ve ona destek verenler oylarının yönünü değiştirip Meral Hanım’a doğru bir eğilime girerlerse bundan, parti demiyorum, Türkiye kazançlı çıkar” yorumunu yaptı.
Bir siyasi parti neden başka bir partiye oy çağrısı yapar? Daha önce neden bir sonraki seçimde rakip siyasi partiden milletvekili olacak birini, “çatı aday” diye yutturduysa ondan! Emperyalistler öyle istediği için, sermaye öyle istediği için, Amerikan muhalefetinin gereği bu olduğu için… Şimdi de emperyalizm ve büyük sermaye Kılıçdaroğlu-Akşener ittifakı istiyor, çatı aday olarak ise Abdullah Gül’ü hazırlıyor. Kılıçdaroğlu’nun Abdullah Gül ismi her geçtiğinde “erkenden isim söyleyerek yıpratmayın” diye çıkışması boşuna olmasa gerek.
CHP sola kaymadı, CHP’nin solunun önü kapandı
Biz adalet mitingine katılırız, CHP’nin tutarsızlıklarını eleştirir kitleyi sola çekeriz diyenler suskunluklarını sürdürüyor. Bırakın CHP’nin sola kaymasını, CHP’nin içindeki solcu milletvekillerinin esamesi bile okunmuyor artık. Kılıçdaroğlu dümeni sağa kırmak üzere koltuğunu sağlama almış, en öne de “sağ” kollarını çıkarmış durumda. CHP, faşist müttefikler ve AKP kurucusu çatı adayla 2019’a doğru giderken, seçime ne kadar süre kala “tatava yapma bas geç” moduna girileceği ise merak konusu.
Burjuva partisi halka güvenmez ve halktan korkar
“Adalet” talep eden, on binlerce insanla günlerce otobanlarda yürüyen, bir milyondan fazla insanı meydanda toplayan bir liderin özgüvensiz oluşundan bahsedilemez herhalde. Ancak Kılıçdaroğlu’nun kazandığı özgüveni bastıran başka duygular var. Halkın gücüne gösterdiği güvensizlik, daha önemlisi de halkın gücünden duyduğu korku… CHP burjuva partisidir derken sadece müteahhit milletvekillerinden, İş Bankası hisselerinden, Kılıçdaroğlu’nun ayakkabılarının Koç müzesine kaldırılmasından bahsetmiyoruz. Eninde sonunda sermayenin çıkarlarını koruyan ve sermayenin her zaman azınlık olarak kalacağını ve toplumun emekçi çoğunluğunu mümkün mertebe evinde tutması gerektiğini her hücresinde hisseden bir siyasi hareketten bahsediyoruz.
En fazla desteğe ihtiyaç duyduğu dönemde bile belediyelerinde taşeron işçilerini işten atan, maaşlarını ödemeyen, belediye şirketlerini taşeronlaştırmaya çalışan sınıf bilincine sahip (ama bu, burjuvanın sınıf bilinci) has bir sermaye partisinden söz ediyoruz.
Siyasi literatüre “anayasaya aykırı ama” sözünü kazandıran ve çalışmalarına “anayasa gayri meşru ama” diyerek devam eden, OHAL koşullarında gidilecek ve 16 Nisan’dan asla daha özgür bir ortamda yapılmayacak olan Başkanlık seçimlerini kurtuluş umudu olarak sunan, her zaman ve her yerde “önce düzen” diyen bir düzen partisini konuşuyoruz.
CHP ve Kılıçdaroğlu, sesini “dünyaya” duyurmak için yola çıktı, şimdi de sesini duyurduğu emperyalist dünyanın has adamı Gül’le, Amerikan dergilerinin hem İslamcıları hem de sol laik kesimi arkasına alacak tek isim diyerek pazarladığı Akşener’le yürümeyi seçiyor.
Bu halk beş yıldır evine girmiyor ki evde beklesin!
Halk ise kendi yolunu seçmelidir artık. Sermayenin ve emperyalizmin adaylarının değil emeğin çatısı altında birleşmelidir. 2019’a daha çok var. 2013 Gezi, 2014 Kobani, 2015 metal grevleri, 2016’da halkın tankların karşısına çıkması, OHAL’e rağmen süren mücadeleler, grevler ve direnişler… İsteyen 2017’ye adalet yürüyüşünü de yazsın! Son beş yılda ülkede sokağa çıkmayan, ayağa kalkmayan, isyan etmeyen kimse kalmamış! 2019’a kadar bu halkın evinde bekleyeceğini düşünen yanılır. 2019 seçimlerine işaret edenler, Kılıçdaroğlu’nu, Gül’ü, Akşener’i umut diye pazarlayanlar ise yanıltır!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ağustos 2017 tarihli 95. sayısında yayınlanmıştır.