EEK ve DİP bir kez daha Ege'de devrimci Marksizm'in ortak sesini yükseltti!
Yunanistan'daki kardeş partimiz EEK (Devrimci İşçi Partisi) ve onun gençlik örgütü OEN (Devrimci Gençlik Örgütü), 21-27 Temmuz tarihlerinde Atina yakınlarındaki Eretria bölgesinde 11. eğitim kampını düzenledi. Devrimci İşçi Partisi de kampa iki kişilik bir delegasyonla katıldı. 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ertesine denk gelen kamp boyunca Türkiye'de yaşanan gelişmeler, bölge politikası açısından bu gelişmelerin anlamı pek çok tartışmanın merkezine oturdu. EEK aynı zamanda, kampın hemen öncesinde, 20 Temmuz akşamı, Atina'nın merkezinde Türkiye'deki darbe girişimi hakkında bir yoldaşımızın konuşma yaptığı bir toplantı düzenledi. EEK ve DİP, Ege'nin iki yakasından önümüzde duran enternasyonalist görevler doğrultusunda ortak devrimci Marksist sesi ve pratiği bir kez daha güçlü bir şekilde yükseltti.
Atina’da Türkiye’de darbe girişimi ve Türkiye’nin Suriyeleştirilmesinde yeni evre konulu toplantı
15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece Türkiye’nin yaşadığı sarsıntı tüm dünyada büyük bir yankı ve merak uyandırdı. Başarısız olan darbe girişimi, Gerçek gazetesinin, sayfalarında uzun süredir tahlil ettiği burjuvazinin iç savaşının yeni ve kanlı bir sürece girdiğinin göstergesiydi.
EEK tarafından 20 Temmuz tarihinde darbe girişimini ve süreci değerlendirmek için bir toplantı çağrısı yapıldı. Bir yoldaşımızın konuşmacı olduğu ve bir günden kısa bir zamanda örgütlenen toplantıya yüzün üzerinde dinleyici katıldı. Yoldaşımız darbe girişiminin ne Erdoğan’ın iddia ettiği gibi sadece Gülen cemaati ile sınırlı olduğunu ne de başlangıçta çok sık konuşulduğu gibi Erdoğan’ın tezgâhladığı bir oyun, bir müsamere olduğunu, Türkiye’nin hâkim sınıflarının yaşadığı tarihsel çelişkileri de ifade ederek ortaya koydu. Darbenin yenilmiş olmasının kesinlikle "demokrasinin bir zaferi" gibi görülemeyeceğini vurguladı. Konuşmanın ardından toplantı soru cevap kısmında dinleyicilerin aktif katılımıyla geç saatlere kadar sürdü.
EEK-OEN Eğitim Kampı: dünya savaşı tehlikesini, sosyalist dünya devrimi ile tersine çevirelim!
EEK ve OEN'in 11. Uluslararası Eğitim Kampı Evia-Eretria’da 21-27 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirildi. EEK'in Rusya, Finlandiya, Britanya gibi ülkelerden yoldaşlarının ve dostlarının katıldığı kampta Türkiye’deki darbe girişiminin ardından, Devrimci İşçi Partisi’nden iki yoldaşımızın bulunmasının önemi EEK'li yoldaşlarımız tarafından özellikle vurgulandı.
Kamp temel olarak emperyalizm, savaş ve devrim konularına odaklanan eğitimler ve tartışmalar şeklinde planlanmıştı. Açılış oturumundan sonraki ilk ana oturum da “Emperyalizm, Savaş ve Devrim” başlığını taşıyordu. Bu oturumda Savas Mihail Matsas emperyalizmin insanlığı bir kez daha savaşın ve barbarlığın eşiğine getirdiği günümüzde devrimci Marksistlerin emperyalizm karşısında nasıl konumlanacağı üzerine bir konuşma gerçekleştirdi. Yoldaşımız emperyalizmin yalnızca Ortadoğu için bir tehdit olmadığını ve tüm dünyayı savaşa sürükleyebileceğini söyledi. Bunun somut bir örneğinin de Türkiye’nin bütünüyle Suriyeleştirilmesi olduğunu öne sürerek sözü DİP militanlarına bıraktı. Daha sonra Türkiye’den yoldaşlarımız, 15-16 Temmuz’da 24 saat boyunca Türkiye'yi sarsan darbe girişiminin arkasındaki dinamikleri anlatan birer konuşma yaptılar. Burjuvazinin karşı karşıya gelen farklı kamplarının arkasına dizilmeden, işçi sınıfını odağına alan anti-emperyalist bir mücadelenin askeri darbe karşısında da, istibdad rejimi karşısında da durabilecek tek güç olduğunu vurguladılar. Oturum “Türkiye’de, Suriye’de, Yunanistan’da çözüm işçi iktidarı!” sloganlarıyla sona erdi. Oturumdan sonra tartışma grupları oluşturularak, konu derinlemesine tartışıldı.
Sonraki oturumlardan birinde EEK'ten bir yoldaşımız Avrupa Birliği’nin Brexit ile bir kez daha tescillenen krizi ve kapitalizmin çöküşü üzerine bir sunum gerçekleştirdi. Yoldaşımız Brexit’in İngiltere’nin ve Avrupa’nın kapitalistlerini korkuttuğunu ve egemen sınıfların krize bir çözüm bulamadıklarını söyleyerek; kapitalizmin krizinin hayatlarımızı yönetmesine izin vermeyeceğiz, devrimi kazanarak gidişata biz yön vereceğiz dedi. Bir diğer oturumda Savas yoldaşımız 1968’den günümüze Fransa ve Yunanistan’da işçi sınıfının durumu ve sınıf mücadelelerini anlattı. Fransa’da DAİŞ saldırılarının ardından insanların korktuğunu ve solun çok karamsar olduğunu söyleyen yoldaşımız, Fransız işçi sınıfının bu gidişatı tersine çevirdiğini ifade etti.
Avrupa’da yükselen milliyetçilik konusuna eğilen dördüncü oturumda, sunumu gerçekleştiren yoldaşımız ezilen uluslara yönelen milliyetçilikten, tek ülkede sosyalizm teorisine ve işçi sınıfının uluslararası birliğini bozan milliyetçilik zehrine karşı mücadele yollarını tartıştı. Bu oturumun tartışma bölümünde söz alan EEK'li bir yoldaşımız, 1 Kasım’da seçimleri gözlemlemek için HDP’nin çağrısı ile Ağrı'ya gittiklerini, hem İstanbul'da hem de Ağrı ve çevresinde yaptıkları ziyaretler sırasında DİP dışında HDP dahil tüm partilerin kendilerini yalnız bıraktığını belirtti. Sadece EEK'in değil, Yunanistan'dan gelen tüm kafilenin güvenlik dahil tüm ihtiyaçlarını DİP'in sağladığını söyleyerek teşekkür etti.
Beşinci oturumda Yunanistan’da Syriza’nın ihanetinden sonra işçi sınıfının durumu, sendikaların mücadele içindeki yeri konuşuldu. Gittikçe yükselen işsizliğin ve mülteci akınlarının işçi sınıfına ve sendikal mücadeleye etkisi ile beraber yeni bir sendikal programın da tartışılmasına ihtiyaç olduğu ifade edildi.
Sosyal aktiviteler, tartışma gruplarının sonuçlarının paylaşılması
Kamp boyunca oturumlar dışında ayrıca satranç turnuvalarından tiyatro etkinliklerine, film gösterimlerinden doğaçlama yapılan çeşitli çalışmalara bir dizi kültürel faaliyet de yoldaşları bir araya getirdi.
Kampın son günü her oturumdan sonra toplanan tartışma grupları hazırladıkları raporları sundular. Enternasyonal katılımcıların bulunduğu tartışma grubunun raporu, farklı ülkelerden yoldaşların tek tek yaptıkları konuşmalar ile sunuldu. Kapanış konuşmasını yapan EEK’li yoldaşımız; “Burjuvazinin Türkiye’si ile proletaryanın Türkiye’si bir değildir; burjuvazinin Yunanistan’ı ile proletaryanın Yunanistan’ının bir olmadığı gibi. Yunanistan ve Türkiye’nin egemen sınıfları tarihte veya bugün kavgalı olabilirler; darbe girişiminin ardından Yunanistan ve Türkiye karşı karşıya gelebilir, ancak iki ülkenin işçi sınıfı birlik olmalıdır!” dedi. "Kapitalizmin krizinin bizleri eşiğine getirdiği dünya savaşı tehlikesini, sosyalist dünya devrimi ile tersine çevirelim" diyerek sözlerini bitirdi. Farklı ülkelerden devrimci Marksistlerin bir ağızdan, coşkuyla işçi sınıfının uluslararası marşı Enternasyonal'i söylemesi ile kamp sona erdi.
Gelecek mücadeleler için hazırlık olan uluslararası eğitim kampı böylece sona erdi. Ancak sosyalist dünya devrimi için her ülkede proletaryanın devrimci partilerini ve işçi sınıfının dünya partisi enternasyonali inşa etme görevimiz bütün yakıcılığıyla devam ediyor. İçinden geçtiğimiz dönemde Ege’nin karşı iki yakasında enternasyonalist birliğimiz çok önemli bir yerde duruyor. Önümüzde iki gelecek var; ya dünya savaşı ile insanlığının barbarlığa yok oluşa sürüklenişi, ya dünya devrimi ile insanlığın kurtuluşunun kapılarının açılması!
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Ağustos 2016 tarihli 82. sayısında yayınlanmıştır.