Devrimci İşçi Partisi 3. Kongresi: DİP sosyalizmin bağımsız sesi olarak yükseliyor!
Devrimci İşçi Partisi 3. kongresini başarıyla gerçekleştirdi. Devrimci İşçi Partisi, üye ve aday üyeleri aylar öncesinden başladıkları siyasi ve örgütsel tartışmaları kongreyle taçlandırdı.Daha sonra metinlerini yayınlayacağımız bir dizi siyasi karar alındı.
Kongreye Dördüncü Enternasyonal'in Yeniden Kuruluşu Koordinasyonu Yunanistan seksiyonu EEK (Devrimci İşçi Partisi), İtalyan seksiyonu PCL (Komünist İşçi Partisi), Arjantin seksiyonu Partido Obrero (İşçi Partisi), Venezüella seksiyonu Opcion Obrera (İşçi Seçeneği), Finlandiya seksiyonu MTL (Marksist İşçi Birliği)’nin yanı sıra Rusya'dan PRK (Rusya Komünistleri Partisi) ile Danimarka Kızıl Yeşil İttifak'tan DEYK üyesi Jette Kromann birer mesaj göndererek DİP kongresini selamladılar. Bu mesajların tam metinleri de kongre belgeleri gibi sitemizde yayınlanacak.
DİP'in atak yaptığı bir dönem
Kongreye Devrimci İşçi Partisi'nin İkinci Kongresini düzenlemiş olduğu 2013'ten bugüne faaliyetlerinin değerlendirilmesiyle başlandı. İki halk isyanının (Gezi ile başlayan halk isyanı ve 6-12 Ekim Serhildanı) yaşandığı bu olağanüstü iki yılda Devrimci İşçi Partisi de son derece yoğun bir mücadele ve örgütlenme atağı gerçekleştirdi. Gezi ile başlayan halk isyanında yüz binler Taksim'i zapt etmeden sadece bir ay önce 1 Mayıs'ta polis ilk gazını DİP'in "Taksim Tahrir Olacak!" pankartına atıyordu. Halk isyanında DİP, baştan itibaren isyanı sınıfla buluşturma mücadelesi verdi. Halk isyanının sembolü olan AKM'nin pankartlarla süslenmiş o görüntüsünde sınıfa yönelik somut bir çağrıyı içeren tek pankart da DİP'inkiydi: "Sendikalar göreve genel greve!" DİP militanı Mustafa Cihan Yılmaz hem isyandaki öncü rolü dolayısıyla tutuklandı, işçi sınıfının mücadelesini ve politikasını, DİP'i mahkeme salonlarında da savundu. Soma'da sermayenin kâr hırsının bir sonucu olarak gerçekleşen katliamın karşısında da DİP yine ön saflardaydı. DİP'li öğrenciler İTÜ maden fakültesinin işgali eyleminde ve bu eylemin taşeronun kaldırılması talebiyle gerçekleştirilmesinde öncü rol oynadı. Üniversitelerde sınıf mücadelesi, 3 günlük ODTÜ grevinde de yine Devrimci İşçi Partili sınıf öncülerinin inisiyatifiyle yükseliyordu. Nihayet DİP'in bu iki yıl içinde işçi sınıfı içinde örgütlenme yolundaki bilinçli ve örgütlü çabası Metal İşçisinin Sesi'inin metal grevinin sesi olarak binlerce işçiyle buluşmasında, emekçi kadınların 8 Mart'taki kararlı duruşunda karşılık buluyordu.
Sınıf içinde stratejik mevzilenme
Bunlar Devrimci İşçi Partisi'nin sınırlı güçlerine rağmen yaptığı güçlü siyasi ve örgütsel atağın bazı köşe taşları sadece. 3. Kongre tüm bu süreci başarı ve eksikleriyle birlikte ele aldı ve "sınıf içinde stratejik mevzilenme" şiarıyla kabul ettiği örgütsel yönelişle yeni bir atılımın yönünü belirledi. Bu yönelişe göre DİP önümüzdeki dönemde sanayi proletaryasının yoğunlaştığı bölgelerde, metal sektörüne ve büyük fabrikalara öncelik veren bir yaklaşımla sürdürdüğü çalışmasını bir ileri aşamaya taşıyacak. DİP, bu bölgelerde Öncü İşçi eğitim gruplarına ve fabrikalarda komite çalışmasına dayanan parti örgütleri kurarak işçi mücadelelerine önderlik edecek bir kapasiteye ulaşmayı hedefliyor. 3. Kongre'nin bu amaca ulaşmakta kadın işçilerin örgütlenmesini temel öncelikler arasında karar altına aldığının da altını çizmek gerekiyor.
Kriz, faşizm, devrim
DİP'in sınıfın öncüsünü örgütlemekteki bu kararlı çıkışı güçlü bir siyasi arka plan tartışmasından besleniyor. Bu siyasi arka plan 3. Kongre'de "Kriz, faşizm ve devrim" başlıklı dünya durumu analizi ve “Türkiye'de siyasi durum ve görevlerimiz" başlıklı siyasal metinler temelinde oluşturuldu. 3. Kongre, 2. Kongre'de benimsenen "Ya sürekli devrim, ya barbarlık!" sloganının bugün çok daha geçerli olduğunun altını çizdi. 2. Kongre "Üçüncü Dünya Devrimi" tespitini yaptıktan sadece altı ay sonra Türkiye'de ve Brezilya'daki halk isyanları, 30 Haziran'da Mısır'da 30 milyon kişinin sokakları doldurması, dünya çapındaki devrimci dalganın çekim alanında olduğumuzu ortaya koymuştur. Bununla birlikte 3. Kongre "Üçüncü Dünya Devrimi" sürecinin ve onun merkezinde yer alan Arap Devrimi'nin Sisi Bonapartizminin iktidara gelişiyle ilk evresini tamamladığını tespit etmiştir. Diğer yandan kapitalizmin krizi, Üçüncü Büyük Depresyon bütün ağırlığıyla devam etmekte, dünya ölçeğinde sınıf mücadelelerinin ve siyasi gelişmelerinin arka planını oluşturmaktadır. Bu çerçevede 3. Kongre sınıf mücadelelerinin karşısında Avrupa'da yükselen faşizmi ve DAİŞ tipi barbarlığı önemli tehditler olarak öne çıkarmış ve bu barbarlığının temelinde emperyalizmin bulunduğunun bir kez daha altını çizmiştir.
Devrim öncesi dönem
3. Kongre Türkiye'nin devrim öncesi dönemden geçtiğini tespit ederek, Ortadoğu, Avrupa ve Avrasya'da keskinleşen çelişkilerin kesişme noktasında bir dinamit fıçısı olduğunu vurgulamıştır. "Devrim öncesi dönem" hemen yarın devrim olacağı anlamında değil bir devrimin koşullarının derinden derine hazırlanmakta oluşu ve sistemin bütün çelişkilerinin her an patlamaya hazır olması anlamında kullanılmaktadır. Bu genel çerçeve içinde 3. Kongre devrimci Marksist militanlara, işçi sınıfının ve insanlığın geleceğinin kararlaştırılacağı bir dönemde bir Lenin, bir Trotskiy, bir Rosa, bir Che, bir Deniz gibi davranma görevi biçmiştir.
Gezi ile başlayan halk isyanı ile 6-12 Ekim Serhildanı'nı yaratan kitlelerin buluşmak bir yana birbirine sırt çevirdiği koşullarda bu durumu tersine çevirecek gücün işçi sınıfı olduğunu tespit eden kongre işçi sınıfını ayağa kaldırmak için mücadeleyi en önemli siyasi görev olarak önüne koymuş bulunuyor.
Anti-kapitalist ve anti-emperyalist bir laiklik
Türkiye'de ve bölgede devrimin siyasal İslam'la ve özellikle de mezhepçi tekfirci akımlarla mücadele içinde gelişmek zorunda kalacağını tespit eden kongre “Partinin Laiklik, Din ve Siyasal İslam Üzerine Tavrı” başlıklı bir metni de karar altına aldı. Bu metinde DİP, Batı emperyalizmine hayranlık şeklinde tezahür eden laiklik yaklaşımlarıyla arasına net bir biçimde mesafe koyarak "devletin dinden bağımsızlaşması" olarak tanımladığı laikliği işçi sınıfı perspektifiyle savunmanın önemini bir kez daha ortaya koydu. Bu çerçevede DİP, laikliği savunurken Kemalizme herhangi bir gönderme yapmadan esas olarak Ekim Devrimi'ne ve Ekim Devrimi'nin kazanımlarına referansla savunacak. Bu, laiklik ve din meselesine sınıfsal bakış açısının da mutlak bir gerekliliği. Bu gereklilik çerçevesinde DİP, bir yandan klasik tipte bankaların diğer yanda da kâr payı adı altında tefecilik yapan İslami süslü katılım bankalarının kamulaştırılmasını savunuyor. Laikliği, işçi sınıfının din ve mezhep temelinde bölünmesine karşı öne çıkarıyor. Kitleler bugüne kadar soyut bir laiklik savunusuna mesafeli yaklaşmıştır ancak aynı kitleler İslamcı bir burjuva partisine verecekleri desteğin çok daha fazlasını TÜSİAD'ı, MÜSİAD'ı ve TUSKON'uyla topyekûn sermayeye karşı mücadele savaşan bir sınıf partisine verebilir. DİP, bu perspektifle kitleleri din üzerinde mücadeleyle değil sınıf mücadelesini yükselterek kazanmayı önüne koymuştur.
Ermeni halkı kardeşimizdir! Ona çok şey borçluyuz!
3. Kongre, Ermeni soykırımının 100. yılı üzerine bir karar tasarısını kabul etti. 1915'te yaşananları tartışmasız biçimde bir soykırım olarak niteleyen kongre yaşanan çıplak gerçekler karşısında soykırım olgusunun inkâr edilmesini en ağır türden Türk şovenizminin gözleri kör etmesinin bir sonucu olarak mahkûm etti. 3. Kongre'nin aldığı karar soykırımda emperyalizmin sorumluluğunu vurgulaması açısından Kemalist, ulusalcı yaklaşımlarla olduğu kadar liberal yaklaşımlardan da kendisini net bir şekilde ayırdı. I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı'nın savaşta birlikte yer aldığı Alman Emperyalizminin sorumluluğunun özel olarak vurgulandığı kararda Alman sosyalistlerine, kemdi ulusal devletlerinin bu soykırımdaki suçlarını en ağır terimlerle mahkûm etmeye ve Alman devletinin halihazırdaki suskunluğunu üzerinden atarak soykırımın varlığını tescil etmek üzere harekete geçmesi için mücadele etmeye çağırdı.
3. Kongre aynı zamanda Bakû Komünü öncülerinden Ermeni bir Bolşevik önder olan Ermeni Mustafa Suphi’si Stepan Şaumyan'ın anısını selamlayan özel bir karar tasarısını da kabul ederek bu vesileyle Kafkas Sosyalist Federasyonu uğruna mücadele hedefini bir kez daha vurguladı.
2015 Trotskiy yılı
Önümüzde yer alan büyük mücadeleler dönemine "Ya sürekli devrim, ya barbarlık!" şiarıyla giren Devrimci İşçi Partisi, Ekim Devrimi'nin önderlerinden, Kızıl Ordu veIV. Enternasyonal'in kurucusu, sürekli devrimin teorisyeni, Lev Trotskiy'in ölümünün 75. yılı olması vesilesiyle 2015 yılını Trotskiy yılı olarak ilan etti. DİP, Trotskiy yılı içinde paneller, konferanslar ve yayınları aracılığıyla Trotskiy'i anmak ve işçi sınıfı öncüsüyle buluşturmak için özel bir çaba içerisinde olacak.
Dördüncü Enternasyonal'in yeniden kuruluşu için mücadele!
3. Kongre, dünya devrimini hedefleyen ve bir enternasyonal örgütün parçası olarak mücadele eden bir partinin her zaman yapması gerektiği gibi enternasyonal örgütlenme sorununu da önüne koydu. Dördüncü Enternasyonal'in Yeniden Kuruluşu Koordinasyonu'nun içinden geçtiği süreci değerlendiren kongre yapılan tartışmalar sonucunda enternasyonalist propaganda çalışmalarını yoğunlaştırma kararı aldı. Partiye enternasyonalin inşası için özel bir çaba gösterme görevi yükleyen kongre bir Ortadoğu Konferansı örgütleme doğrultusunda çalışma kararı aldı.
Genel Başkan Sungur Savran: "DİP'i sosyalizmin bağımsız sesi yapmak için ileri!"
Başarılı geçen kongrenin kapanış konuşmasını yapan DİP Genel Başkan Sungur Savran, DİP militanlarına seslenerek süreklilik ve istikrar vurgusu yaptı. Partinin bir atılım sürecine girdiğini vurgulayan Savran, bu zorlu süreçte militanların istikrarlı biçimde zorluklara göğüs germesinin önemine işaret etti. DİP'in, parti öncesi dönemden bugüne Bolşevik çalışma tarzını benimsemesinin ve bu tarzı oturtmak için mücadele vermesinin bugünlere ulaşmamızı sağladığının altını çizdi. Sungur Savran, kongrenin öncesinde ve kongre boyunca yapılan tartışmaları mükemmel bir demokrasi örneği olarak değerlendirdi ve 3. kongreyi bir demokrasi şöleni olarak tanımladı. Titizlikle yapılan tartışmaların, kolektif bir çalışma ve iradeyle parti politikalarının belirlenmesinin nitelikli bir üye bileşimiyle mümkün olduğunu söyleyen Savran, ayrıca parti üyelerinin sınıfsal bileşimi açısından işçi ağırlığının artmış olmasının da önemli bir kazanım olduğunu vurguladı. Sungur Savran, DİP'in sosyalizmin bağımsız sesi olacağını ve işçi sınıfının zaferinde devrimci rolünü oynamaya hazırlandığını söyleyerek konuşmasını “Yaşasın Devrimci İşçi Partisi!” ve “Yaşasın Dördüncü Enternasyonal!” sloganları eşliğinde bitirdi. Tüm delegeler enternasyonal marşını hep bir ağızdan söyleyerek kongreyi devrimci ve enternasyonalist bir coşkuyla noktaladı.