Boğaziçi direnişinin birinci yıldönümü! İstibdadın kayyımlarına karşı hürriyet istiyoruz!
2 Ocak 2021’de istibdadın Cumhurbaşkanlığı kararıyla Melih Bulu’yu Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyım olarak ataması büyük bir mücadelenin fitilini ateşledi. Bu mücadele Melih Bulu’nun şahsına değil, bir bütün olarak istibdadın üniversiteleri tahakküm altına almak için uyguladığı kayyım siyasetine ve memlekette kurduğu baskı ortamına karşıydı. Türkiye’nin dört bir tarafında onlarca üniversitede yapılan destek eylemlerinin, eylemlere yüzlerce öğrencinin katılmasının, halkın gündeminde geniş yer bulmasının sebebi verilen mücadelenin hürriyet mücadelesi olmasıydı.
Bugün Boğaziçi direnişi 1. yılını deviriyor. Geçen bir yılda istibdad sopasını öğrenciler üzerinde fütursuzca kullandı, hukuksuzca gözaltılar yaptı, televizyonlardan hedef gösterdi, medyasıyla karaladı. Tüm bunlara rağmen öğrenciler geri adım atmadı, kafasını kaldırdı ve 6. ayın sonunda Melih Bulu’yu üniversitesinden kovmasını bildi. Verdiği mücadele ile istibdada bir geri adım attırmayı başardı. Buradan mücadele eden, hürriyetini sokaklarda savunan, baskılara rağmen yılmayan tüm sıra arkadaşlarımıza selam olsun, direnişin 2. yılı yarım kalan mücadelemizi tamamlayan yıl olsun!
İstibdad geri adım attı ancak vazgeçmedi! Melih’i yolladık Naci’yi de yollayalım!
2 Ocak gecesi bir Cumhurbaşkanlığı kararıyla Boğaziçi’ne gelen Melih Bulu 14 Temmuz gecesi yine bir Cumhurbaşkanlığı kararıyla görevden alındı. Göreve atayan da alan da Cumhurbaşkanı olarak gözükse de Bulu’nun gidişi verilen mücadelenin bir ürünüdür. Yeni dönemde yüz yüze eğitime dönülecek üniversitede eylemlerin büyümesinden çekinen istibdad, bu süreç boyunca yıpranan Bulu’yu kızağa çekti. Yerine ise Bulu’nun yönetici kadrosunda olan, akademisyenlerin kendi aralarında yaptığı güven oylamasında %97 oranında istenmeyen Naci İnci’yi atayarak Boğaziçi’nden vazgeçmeyeceğini gösterdi. Naci İnci de göreve geldiği andan itibaren başlattığı cadı avıyla birçok akademisyenin okulla ilişkisini kesti, öğrencilere disiplin soruşturmaları açtı ve iki sıra arkadaşımızdan şikayetçi olarak tutuklanmalarına sebep oldu. Aynı Melih Bulu gibi üniversite için büyük bir güvenlik tehdidi olan, sırtını istibdada yaslayan Naci İnci’yi yollamak için kolları sıvamalıyız. Burada sırt dönme eylemlerine usanmadan devam eden akademisyenlere, öğrenciler kadar büyük görev düşüyor. On yıllık meslektaşlarını soruşturma açılmadan kaybeden akademisyenler grev dahil tüm eylem biçimlerini masaya yatırmalıdır.
Boğaziçi direnişinden çıkarılacak en önemli ders: Hürriyet sokakta kazanılır!
Boğaziçi direnişi içerisinde birçok dersi bulunduran bir mücadeledir. İstibdad polisiyle, yargısıyla, medyasıyla son derece örgütlü hareket ederken, öğrencilerin gerek üniversite içerisinde gerek üniversite dışarısında etkin bir örgütlü yapı kuramadığını gördük. Mücadelenin ateşinin dindiği bugünlerde böyle bir örgütlülüğün eksikliği mücadelenin bir daha yükselmesi önündeki en büyük engel. Çıkarılacak en büyük ders ise örgütlü bir mücadele vermenin yanında hakların sokakta kazanılacağıdır. Düzenin bizleri istibdad ile düzen muhalefeti arasında oy vererek siyaset yapmaya zorladığı yerde Boğaziçi direnişi ileri tarihli bir seçimde “bir oy” olmak yerine sokakta mücadele etmeyi seçmiştir. Kazanımlarını da bileğinin gücüyle almıştır. Şimdi sıra durulan mücadeleyi tekrar ayağa kaldırıp yarım kalan işi tamamlamakta. Melih’i yolladık Naci’yi de yollayalım, hürriyetimiz için sokaklarda mücadeleye devam edelim!