Siyonizm krizde!
Netanyahu başbakanlığında kurulan yeni İsrail hükümetinin ne kadar gerici olduğunu Gerçek gazetesi Ocak sayısında aktarmıştı. Şimdi son birkaç aydır bu hükümetin İsrail yargısının iplerini kendi eline geçirmek istemesi ülkeyi büyük bir krize sürüklemiş bulunuyor. Bunun en önemli ayağı, yasaları denetleyerek bir anayasa mahkemesi gibi görev yapan Yüksek Mahkemenin denetim hakkının elinden alınması ve mahkeme üyelerinin seçiminde yürütmenin belirleyici olması yönünde hazırlanan yasa tasarısı. Uluslararası alanda yükselmekte olan hukuk tanımaz iktidarların bir yenisi. Üstelik, Netanyahu bu şekilde aleyhindeki yolsuzluk iddialarından da kaçmaya çalışıyor. Bir taşla iki kuş.
Düzenleme, gerici hükümete muhalefet eden kitlelerin sokağa dökülmesi sonucunu doğurdu. Ayrıca İsrail’in en yakın müttefikleri, gerek ABD devleti gerek ABD’nin Yahudi cemaati de bu girişime karşı önce diplomatik tarzda, sonra açık açık tepki göstermeye başladı. İsrail Cumhurbaşkanı Herzog da sert bir muhalefet sergiledi. Sonunda Netanyahu hükümetinin kendi içinden Savunma Bakanı Yoav Gallant, 26 Mart Pazar günü bu girişimin İsrail’in güvenliği için tehlike yarattığını söyledi.
Netanyahu’nun Savunma Bakanı’nın çıkışına yanıtı, kendisini görevden almak oldu. Bu, haftalardır her Cumartesi yapılan eylemlerin yanı sıra 26 Mart Pazar günü aniden büyük gösterilerin patlak vermesine yol açtı. Pazartesi günü ise yine 80 bin kişi kendiliğinden sokağa çıktı.
Sonuçta, bütün bu tepkiler karşısında gerici koalisyon geri adım atmışa benziyor. En azından bir süreliğine. Zira Netanyahu, yasa tasarısının meclisin yeni çalışma dönemi açılana (yani Nisan ortasına) kadar askıya alındığını belirtti. Bunu yaparken de Savunma Bakanı’nın görevden alınmasında önemli rolü olan en gerici ortaklarından Ben-Gvir’e bir taviz daha verdi. İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan Ben-Gvir, bir süredir Filistinlilere saldırıda kullanılmak üzere doğrudan kendisine bağlı bir milis gücünün kurulmasını talep ediyordu. Bu kabul edildi.
Siyonizmin krizi Filistin’e ne getirir?
Getireceği ilk şeyin ne olduğunu az önce söyledik. Ben-Gvir’e bir “Ulusal Muhafız” gücü kurulması yetkisi verilmesi Filistinlileri daha da büyük katliamlar bekliyor demektir.
Yine de soruyu daha öteye taşımak gerekir. Siyonist düşmanın kendi iç çelişkilerinin artmasından ve böylelikle bir nebze de olsa zayıflamasından hayırlı bir sonuç çıkabilir mi? Bunun için bu iç çelişkilerin doruk noktası olan, gerici hükümetin adalet bakanının istifasının gerekçelerini bilmek önem taşıyor. İstifanın iki önemli nedeni var. İlki, ordunun da tasarı karşısında ikiye yarılmış olması, bunun yaratacağı zaaf. İkincisi, İsrail yargısının “bağımsızlığı”nın ortadan kalkmasının Siyonist ordunun askerlerinin uluslararası mahkemelerde yargılanmaya başlamasına yol açma ihtimali. Yani aslında hükümetin yargıya el koymasına karşı çıkmanın en azından bir versiyonu Filistin’in işgalinin aleyhine işleyecek, Siyonizme zarar verecek olduğu kaygısı.
Arap halkı, İsrail eylemlerindeki “demokrasi” talepleri için doğru ismi bulmuş. İsraillilerin ağzından: "Bizim için demokrasi! Filistinliler için Apartheid!" Öyle ya, korunmaya çalışılan yasalar etnik arındırmanın, Filistinlilerin kolektif cezalandırmalara tâbi kılınmasının, idarî tutukluluk uygulamalarına maruz bırakılmalarının, genel olarak Apartheid sisteminin dayanağı olan yasalar! Bunları da karşısına alan çıkışlar mevcut, ama o kadar cılız ki!
Harekette bereket vardır!
Ancak unutmamak gerekir ki, kitlelerin bilinci eylemle değişir. Yüz binlerin bu mücadelesinin hiçbir bilinç değişikliğine yol açma ihtimali olmadığını söylemek pratik ile bilinç arasındaki büyük diyalektiğe aykırı düşer. Dev kitlesel mücadeleler içinde ilginç bir şey oldu. Konu ilk bakışta sınıf sorunuyla hiçbir bağa sahip olmadığı halde sendikalar birliği Hisdatrut son günlerde bir genel grev ilan etti. Patronlar örgütü ise buna derhal karşı çıktı. Netanyahu’nun sorunu soğutmak için adım atmasının belki de önemli nedenlerinden biri mücadelenin böylece bir sınıf mücadelesine dönüşme olasılığıydı. Evet, Hisdatrut Siyonist bir örgüt. Ama genel grevin onu ilan edenin iradesinin çok ötesine taşması olasılığını küçümsememeli.
Netanyahu sorunu dondurunca genel grev de güncelliğini yitirdi. Ama şimdilik. Soru şu: Acaba İsrail işçi sınıfı bu dev kitle eylemine boylu boyunca girse, hem eylemin karakteri, hem de bugüne kadar eylemleri yürütmüş olan kitlelerin bilinci değişebilir mi? Nisan ortasından sonra yeniden canlanacak mücadele bize bu sorunun cevabını verebilir.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Nisan 2023 tarihli 163. sayısında yayınlanmıştır.