Kolombiya’da halkın isyanı büyüyor
Kolombiya’da yeni vergi reformu yasasına tepki olarak başkent Bogota’da başlayan, daha sonra tüm ülkeye yayılarak ulusal çapta sağcı Ivan Duque hükümetine karşı gösterilere dönüşen eylemler ikinci haftasını geride bıraktı. Yoksulluk, eşitsizlik, mafya ve polis şiddeti ile boğuşan Kolombiya halkı için yasa tasarısı, salgınla katmerlenen toplumsal kriz ortamında bardağı taşıran son damla oldu. Yozlaşmış polis-siyaset-mafya ilişkilerinin birçok bölgede hâkim olduğu, şiddetin günlük yaşamın bir parçası hâline geldiği ülkede devletin gösterilere yanıtı da benzer reflekslerle gerçekleşti. Şu ana kadar 30 gösterici hayatını kaybederken yüzlerce yaralı ve kayıp da bulunuyor.
Ülkenin en büyük sendikalarının (CUT, CGT, CTC ve eğitimciler sendikası FECODE ) içinde yer aldığı Ulusal Grev Komitesi’nin çağrısıyla düzenlenen genel grev, önce 28-29 Nisan için ilan edilmişken başarısı dolayısıyla daha sonra 30 Nisan’a da uzatılmıştı. Mücadelenin hükümete sürekli olarak geri adım attırmasında işçi sınıfının olayların başından itibaren işin başını çekiyor olması önemli bir rol oynuyor. Eylemlerin ilk gününden itibaren halk, polisin sert saldırılarına maruz kalırken özellikle geleceklerinden umutsuz gençler ve üniversite öğrencileri ön planda yer alıyor. Eyleme çağrı yapılan ilk gün olan 28 Nisan’da Bogota’da sokaktaki gösteri ve yürüyüşlere 500 bine yakın kişinin katıldığı tahmin ediliyor. Özellikle polisin "Toplumsal Olaylara Müdahale Birimi" ESMAD’ın eylem yapanlara saldırmasıyla öfke, ülkenin diğer kentlerine de yayıldı. Ülkenin ekonomik merkezleri, aynı zamanda derin yoksulluğun da hâkim olduğu başkent Bogota, Medellin ve Cali şehirlerinde kalabalık gösteriler düzenlenirken kırda ve yollarda da yürüyüşler ve yol kapatma eylemleri gerçekleştirildi.
Patronlara reform, halka acı reçete
Reform, KDV alınan ürün yelpazesini genişletirken; elektrik, su, doğalgaz ve bazı gıdalar gibi temel kalemlerde de vergi artışları öngörüyordu. Yasa tasarısı ile 6,3 milyar dolarlık ek vergi toplanması, bu miktarın %73’ünün vatandaşlardan, kalan kısmının şirketlerden toplanması öngörülüyordu. Kısacası amaç, krizi yaratan şirketlere sağlanan kaynakların faturasını zaten sefalete mahkûm edilmiş emekçi yığınlara kesmekti. Kolombiyalıların sert tepkisiyle bu yasa tasarısı şimdilik geri çekildi, tasarıyı hazırlayan Maliye Bakanı istifa etti. Yapısal sorunlara çok daha derin çözümler talep eden Kolombiya halkının eylem dalgası, hükümetin bu yüzeysel hamleleriyle dinmedi. Ivan Duque, bir yandan diyalog masasına çağırırken diğer yandan ilk günden itibaren polisi halkın üzerine saldırtarak ikiyüzlü tavrını sürdürdü. Duque anayasal olarak afetlerde kullanılabilen "Askerî Destek" kararnamesini yayınlayarak silahlı kuvvetleri olağanüstü hâl yetkileri ile sokağa çıkardı. Bu kararname, en büyük şehirlerdeki idari kontrolü silahlı kuvvetlere bırakırken, Bogota, Cali ve Medellin şehirlerinin belediye başkanlarını askeri yetkililere tabi duruma getirmiş durumda.
Tek yol sözde muhalefet deği̇l, halkın mücadelesi̇
Kendisini Duque hükümetine alternatif gösteren sözde ‘ilerici’ politikacılar ise halkı evlerine dönmeye davet ederek sorunları hasır altı etmeye devam ediyor. Colombia Humana (İnsancıl Kolombiya) hareketinin lideri Gustavo Petro şiddeti önlemek için halka gösterileri sonlandırma çağrısı yapıp sağcı başkan Duque’nin aşırı sağcı eski başkan Alvaro Uribe’den kurtarılması gerektiğini savundu. Yaklaşan 2022 seçimlerindeki favori pozisyonunu tehlikeye atmama kaygısıyla ulusal uzlaşma önerdi. Bogota Belediye Başkanı Claudia López (Colombia Humana’nın eski müttefiki olan Yeşiller Partisi lideri) de onlarca insan polis tarafından öldürülmemiş, yüzlercesi yaralanmamış gibi iki tarafı da eleştirerek şiddeti sonlandırmaya çağırdı. FARC ile barış anlaşması sonrası ortaya çıkan Comunes Partisi’nin lideri ve senatörü Rodrigo Londoño da ülke siyasetine entegre olma sürecinin yansıması olarak uzlaşmacı eğilimlerini gösteren bir açıklamayla gösterileri hükümetle pazarlık için gündemlere dönüştürme çağrısı yaptı.
Halkın öfkesi̇ taştı, bıçak kemi̇ğe dayandı
Nüfusun %40’ından fazlasının yoksulluk sınırının altında yaşadığı, on yıllardır Şili ile beraber bölgedeki en acımasız esnekleştirme ve güvencesizleştirme saldırılarına maruz kalan, güvencesiz ve kayıt dışı işlerin standart, sağlık hizmetlerine erişimin ayrıcalık olduğu Kolombiya’da halkın öfkesi yeni değil. Biriken öfke, Javier Ordoñez’in gözaltındayken öldürülmesiyle başlayan Kasım 2019’daki ve haftalarca süren ve 13 kişinin yine polis şiddeti sonucu öldüğü Eylül 2020’deki gösteri dalgalarıyla kendisini daha önce de göstermişti.
ESMAD'ın dağıtılması ve devlet-mafya-paramiliter çeteler tarafından işlenen ortak cinayetlerin durdurulması da taleplerden birisi. Ancak cinayetlere son verilmesi ve faillerin bulunması talebi bu gösterilere has biçimde ortaya çıkmış değil. Kolombiya, kuruluşundan bu yana toplumsal adaletsizliğin yoğun olduğu, toprak sahiplerinin devlet desteğiyle kapitalistleştiği ve paramiliter grupların da mülk sahiplerine sırtını yaslayarak kırda yerli halka ve çevre savunucularına, şehirlerde de sendika liderlerine sık sık saldırdığı bir ülke. Paramiliter grupların sendika liderlerine, eski FARC gerillalarına, yerli halkın temsilcilerine, doğa savunucularına ve öğrenci liderlerine düzenlediği suikastler uzun süredir ülkede olağan hale gelmiş durumda. 2016 yılında FARC ile barış anlaşması imzalandığından bu yana 1.100 sendikacı, çiftçi örgütü lideri veya FARC mensubu katledildi.
2016’da Kolombiya devletinin FARC ile barış sürecine girmesinin ardından ülkede zaten yoğun olan Amerikan müdahaleciliği de ilerlemeye devam etti. Barış anlaşmasıyla paralel eski FARC gerillalarının ve çevre savunucularının faili meçhullerle katledildiği bir arka plan önünde özellikle kırsal bölgelerde ve yerel halkların topraklarında Amerikan tarım şirketleri çıkarlarını daha da pekiştirdi. Topraklarındaki 7 askerî üsle yıllardır Amerikan emperyalizminin ileri karakolu olan Kolombiya devleti, Amerika’nın özellikle Küba, Venezuela gibi ülkeleri hedefleyen müdahaleciliğinin de aktarma kayışı durumunda. Amerikan emperyalizminin sadık hizmetkârı Kolombiya burjuvazisinin kendi halkı için sunduğu tek seçenek daha fazla sefalet ve sömürü. İşçiler, yoksullar, çiftçiler, yerli halklar ve yozlaşmış siyasi sistemden bıkmış olan mücadeleci gençlik ancak düzene göbekten bağlı sözde muhaliflerden bağımsız bir mücadele hattında buluşarak emperyalizmin zincirlerini kırabilir ve halkı sefalete mahkûm eden kemer sıkma saldırılarına karşı cevap verebilirler. Elbette bu bağımsızlığı bir devrimci parti ile taçlandırma gerekliliğini ihmal etmeden.