Haydi Barça!

Avrupa’da siyasi kriz derinleşiyor. Britanya’nın bir parçası olan İskoçya geçtiğimiz 18 Eylül’de bağımsızlık konusunda bir referandum yaşamıştı. Şimdi 9 Kasım’da İspanya devletinin bir parçasını oluşturan Katalonya’nın sandığa gitmesi gündemde. İki ay içinde iki bağımsızlık referandumu!

Katalonya’ya kendi kaderini tayin hakkını tanıyın!

Devrimci Marksizmin Lenin’den bu yana ulusal sorun konusundaki ilkeleri gereği bizim açımızdan Katalonya halkının kendi kaderini kendisinin tayin etmesinin çok olağan bir hak olduğu anlamına geliyor. Oysa İspanya devleti bu hakkı kaba bir şekilde çiğnemeye kalkışmış durumda. İspanya anayasasına göre kurulmuş özerk Katalonya hükümeti ve parlamentosu 9 Kasım’da bir referandum düzenleyerek halka İspanya’dan ayrılmak isteyip istemediğini sorma kararı almışken, Anayasa Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. Sağcı Başbakan Rajoy yönetimindeki hükümet ise Katalan hükümetini uzun süredir tehdit ediyor. Bu, Katalan ulusunun kendi kaderini tayin hakkını çiğnemektir. Biz devrimci Marksistler, herhangi bir ulusun bir devletin sınırları içinde zorla tutulmasına karşıyız. Katalan halkının hakkına sahip çıkarız. Türkiye’de Kürt sorunu bağlamında İspanya’yı yıllardır ulusal sorunun çözülmüş olduğu bir örnek olarak sunanların da İspanya devletinin bu kaba hak ihlalinden gereken dersleri çıkaracağını umuyoruz.

Katalonya’nın bağımsızlığını destekleyelim!

Devrimci Marksistler ulusların kendi kederlerini tayin hakkını ilke olarak savunurlar, ama ayrılığın pratikte savunulması ayrı bir meseledir. Bir ulusun bir devletin sınırları içinde zorla tutulmasına karşı çıkmak, gönüllü birliğin mi yoksa ayrılmanın mı savunulacağından ayrı bir şeydir. Bu ikinci meselede kriter dünya işçi sınıfının çıkarlarıdır. Bu çıkarlar söz konusu ulusun ayrılmasını anlamlı kılıyorsa ayrılma, iki ulusun birlikte kalmasını daha yararlı kılıyorsa zorla değil ama gönüllü birlik savunulur.

Katalonya örneğinde ayrılma, yani Katalonya’nın bağımsızlığı, İspanya, Avrupa ve dünya işçi sınıfı açısından çok daha doğrudur.

·         Katalonya halkı İspanya devletinin 2008’den beri yaşanan ekonomik kriz içinde işçi sınıfına saldıran kemer sıkma politikalarını sorgulamaktadır. Katalan burjuvazisi İspanya ve AB ile birliğe çıkarlarıyla bağlıdır. Dolayısıyla, bağımsızlık burjuvaziye bir darbe, işçi sınıfı için bir kazanım olacaktır.

·         Katalonya’nın bağımsızlığı yine İspanya içinde Bask ülkesinde ve Galiçya’da bağımsızlık eğilimlerini kamçılayacak, emperyalist İspanya devletine büyük darbe vuracaktır.

·         AB ardı ardına gelen bu ulusal ayrılma hareketleriyle ciddi bir sarsıntı yaşayacaktır. İskoçya’daki referandumda birlik taraftarları az bir farkla (yüzde 55’e 45) kazanmışlardır, ama ayrılıkçıların başarısı parmak ısırtıcı niteliktedir. İşçi sınıfının kalbi Glasgow’da bağımsızlık kazanmıştır! Birlikçilerin kazanmasının nedeni yaşlı nüfusun ezici biçimde birlikçi olmasıdır. 55 yaşın altındaki seçmenlerde ayrılma taraftarları çoğunluktur. Yani İskoçya’da de gelecek bağımsızlıktan yana olanlarındır. Katalonya’da bağımsızlığın kazanması sadece İskoçya’da değil, Fransa’da Korsika’da, Belçika’da Flandır’da, Britanya’da Kuzey İrlanda’da merkezkaç eğilimleri güçlendirerek emperyalist AB’nin yapılarını sarsacaktır.

İspanya devletinin baskısı altında sağ eğilimli hükümet ve başındaki Arturo Mas geri adım atmaya yatkın sesler çıkarıyor. Ama Katalan hareketinin sol kanadı bastırıyor. İspanya bir rejim krizine doğru gidiyor!

AB’nin dağılması Avrupa ve dünya işçi sınıfının çıkarına önemli bir gelişme olur. Çözüm AB değildir; Avrupa Sosyalist Birleşik Devletleri’dir!

Bu yazı, Gerçek gazetesinin Kasım 2014 tarihli 61. sayısında yaınlanmıştır.