Endonezya işçi sınıfına taarruz yasasına karşı genel grevde
Güneydoğu Asya’da bulunan, dünyanın dördüncü büyük ülkesi (270 milyon nüfus) ve Müslüman nüfusa sahip en büyük ülkesi Endonezya, geçtiğimiz hafta üç gün boyunca bütün ülkeye yayılan bir genel grevle sarsıldı. Grevin konusu, parlamentonun kabul ettiği bir yeni yasa. 905 sayfalık bu torba yasa, 80’den fazla eski yasayı değişikliğe uğratarak yabancı sermayeyi ülkeye çekmeye çalışıyor.
Emperyalist yabancı sermayenin emperyalizme bağımlı ülkelerden ne beklediği kimse için sır değil. İşçi haklarının budanması, çevrenin tahribine karşı alınan önlemlerin gevşetilmesi, sermayenin yolsuzluk ve suistimallere başvurmasını engellemek için geliştirilmiş “mevzuatın basitleştirilmesi”, “yatırım ortamının iş âlemi dostu haline getirilmesi” (İMF-Dünya Bankası diliyle “business friendly environment”). İşte Endonezya’da kabul edilen yeni yasa bütün bunları yapıyor.
Hedef tahtasının merkezinde elbette işçi hakları var. Yasa, izin günlerini sınırlayarak iş haftasını uzatıyor, taşeron işçi istihdamını genel kural haline getiriyor, işgücüne yeni girmekte olan genç kuşak işçilerin bütünüyle “esnek”, yani güvencesiz koşullarda çalışmasını öngörüyor. Bizim Türkiye’den çok iyi tanıdığımız uygulamalar!
Yasanın Türkiye’de bizi daha da yakından ilgilendiren bir başka hükmü de kıdem tazminatını budaması. Bizim sistemden farklı bir yapısı olan kıdem tazminatı, daha önce 32 maaş karşılığı olarak ödenirken şimdi 19 maaş karşılığı olarak hesaplanacak.
Kadın işçilere taarruz
En belirgin biçimde hedeflenen işçi sınıfı kazanımlarından biri de kadın işçilerin hakları. Yasa doğum iznini sınırlıyor, Endonezya’da özel bir kazanım olan regl iznini kaldırıyor. Müslüman bir ülkede zaten işgücü piyasasına zor koşullarda giren kadın işçiler böylece istihdam bakımından daha da büyük güçlüklerle karşılaşacak. Tarikatların etkisi altında biçimlenen Endonezya politikasında başkan Joko Widodo muhafazakârlığa gittikçe daha fazla prim veren uygulamalara girişiyor. Geçen yıl da evlilik dışı cinsel ilişkiyi ağır şekilde cezalandıran bir yasa girişimi ancak büyük eylemler sonucunda geri çekilmişti.
Çevre koruma konusundaki mevzuatın gevşetilmesi de hedef tahtasında önemli yer tutuyor. Birçok yatırım projesi ÇED (Çevre Etki Değerlendirmesi) uygulamasından muaf tutulacak. Kendi ülkelerinde karbon dioksit salımı kısıtlarından rahatsız olan uluslararası şirketler Endonezya’da bu konuda daha rahat at koşturacaklar. Endonezya, Brezilya ile birlikte yağmur ormanlarının çok büyük tehdit altında olduğu bir ülke. Yasa bu konudaki koruma çabalarına ilişkin mevzuatı da gevşeterek büyük tehlike yaratıyor. Ülke 2019 yazında dünya çapında salgın halinde yayılan orman yangınları felaketinden (Brezilya’da ve Bolivya’da Amazonlar, Rusya’da Sibirya vb.) en büyük zararı görmüş olan ülkelerden biriydi.
Genel grev Endonezya İşçi Sendikaları Konfederasyonu ve aralarında Metal İşçileri Sendikası da olmak üzere bir dizi sendika tarafından düzenlendi. Başkent Cakarta’dan Cava adasına, hatta on yıllardır ayrılıkçı bir hareketin mücadelesi dolayısıyla çatışmalar yaşamış Aceh’e kadar bütün ülkeye yayıldı.
Virüs salgını gölgesinde işçi sınıfına saldırı salgını
Endonezya işçi sınıfı, aynen Türkiye’deki kardeşleri gibi, sadece bütünüyle patron dostu bir hükümet ile değil aynı zamanda kapitalizmin salgın döneminde ortaya çıkan zalim uygulamalarıyla da başa çıkmak zorunda. Koronavirüs pandemisi Endonezya’yı bütün bölge ülkelerinden daha ağır vurdu. Komşusu Vietnam bir eski işçi devleti olmanın avantajlarını kullanarak aylar boyunca tek bir vaka yaşamazken, Endonezya resmi sayılara göre 320 bin vakaya ulaşmış durumda. En az 6 milyon işçi salgın dolayısıyla işini yitirdi. İşi olan işçiler de kötü koşullarda, her an virüsü kapma tehdidi altında çalışıyor.
Ülkenin başında bulunan Joko Widodo 2019’da oyların yüzde 55’ini alarak ikinci kez başkan seçildi. Ülke 1967-1998 arasında Suharto’nun demir yumruğu altında yönetildikten sonra bir siyasi devrim ile askeri müdahale ortamında parlamenter bir rejime geçmişti. Ne var ki işçi sınıfı hareketi ve sosyalist sol, 1965’te yapılan askeri darbenin yıkımından hâlâ kurtulamamış durumda. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünyanın işçi devletleri dışındaki en güçlü Komünist Partisi’ne sahip hale gelen Endonezya, bu darbe sonrasında büyük bir katliam yaşadı ve bir milyon komünist katledildi. Bu yüzden bugün tarikatlar Endonezya politikasında siyasi partilerden daha önemli bir rol oynuyor.
İsyan yeniden!
Ama son yıllarda Endonezya’da 1998’de Suharto’nun devrilmesini sağlayan ruh yeniden canlanıyor. Greve paralel olarak başkent Cakarta başta olmak üzere büyük kentlerde sokak gösterileri düzenlendi. Polisin kitleye saldırısı üzerine büyük sokak çatışmaları da yaşandı. Endonezya gençliği, geçen yıl Eylül-Ekim aylarında yapılan büyük eylemlerden dolayı hazırlıklı, polisin saldırılarına karşı şerbetli.
2019’da halklar Ortadoğu’dan Latin Amerika’ya bir çok bölge ve ülkede ayağa kalkmıştı. Salgın bir süre boyunca bu hareketlerde bir durgunluk yarattı. Gerçek gazetesi bunun geçici olduğunu, kapitalizmin salgında ortaya çıkan zalim yüzünün işçi ve emekçileri zaman içinde daha da güçlü eylemlere yönelteceğini ilk günden vurguladı. İşte birçok ülkeden sonra Endonezya’ya da kitle hareketleri geri gelmiş bulunuyor