Dünyayı dolaşan heyûla (Eylül-Ekim 2019)
Sudan ve Cezayir devrimleri devam ederken, dünyanın başka yörelerinde ve ülkelerinde de halk kitleleri zaman zaman şiddetli olaylara dönüşen sokak mücadelelerine girişiyor. Son haftalar bu bakımdan dikkat çekici bir canlılığa tanık oldu. Mısır’da iki Cuma üst üste halk kitlelerinin büyük baskıya rağmen sokağa çıkması, Irak’ta ise geçtiğimiz Temmuz’dan bu yana devam eden huzursuzluğun, başkent Bağdat da dâhil olmak üzere ülkenin özellikle Şii bölgelerinde muazzam bir halk hareketine dönüşmesi, Gerçek sütunlarında zaten ele alındı. Biz burada başka ülkelerde yaşanan halk patlamalarından söz edeceğiz.
Bu anlatılanlar devrim heyûlasıdır. Dünya devriminin ilk kılıç şakırdatmalarıdır. Bugün henüz bilinçli, programlı ve örgütlü bir biçim almamış bir devrim heyûlası bütün dünyayı dolaşıyor. En çok da bizim coğrafyamızı. Geleceğin büyük devrimci dalgalarına hazırlanmak insanlık için yapılabilecek en anlamlı görevdir.
Zulmün topu, copu, polisi varsa
Endonezya
“Müslüman halklar bir hırka, bir lokma felsefesine bağlıdırlar, isyana ve devrime kalkışmazlar.” Ekim’den beri çok yaygın olan bu yaveyi bugün artık tekrarlayan var mıdır, bilinmez. Ama Sudan ve Cezayir devrimlerinden, Mısır ve Irak’taki halk hareketlerinden sonra dünyanın en büyük nüfusa sahip Müslüman çoğunluklu güneydoğu Asya ülkesi Endonezya da ayağa kalktı (nüfus 260 milyon).
Kadınların da isyanı
Ülke geçtiğimiz Pazartesi gününe kadar on gün boyunca sokak çatışmalarıyla sarsıldı. Öğrenciler bu olaylarda açık ara başı çekiyorlar. Karşı çıktıkları birçok şey var. Bunların başında ülkenin yolsuzlukla mücadele için kurulmuş ve halkın gözünde saygın bir yeri olan kuruluşunun yetkilerinin budanmasına ilişkin yasa var. Ayrıca çok uzun süredir mecliste oyalanan cinsel şiddete karşı bir yasanın ivedilikle kabul edilmesi var. Öğrenciler madencilik yasasından bir dizi başka yasaya da karşı çıkıyorlar. Ülkenin başkenti Cakarta’nın yanı sıra, Surabaya, Bandung, Medan ve başka şehirler de öğrenci mücadeleleriyle sarsılıyor.
Parlamento binası öğrencilerin yanı sıra işçilerin ve siyasi hareketlerin de giderek her gün hedefi olmaya başladı. Ancak ağır polis baskısı altında hareketin, on gün devam ettikten sonra şimdilik duralamaya başladığı anlaşılıyor. Olayların ilk günlerinde iki öğrenci polisin ateşi altında hayatını yitirmişti.
Haiti'nin senatörü halka ateş açıyor
Haiti’de altıncı tur
Latin Amerika’nın en yoksul ülkesi Haiti’de halk, Temmuz 2018 tarihinden bu yana altıncı defa ayağa kalktı. Ülkede normal hayat durmuş bulunuyor. Okullar ve dükkânlar kapalı, ekonomik faaliyet bütünüyle iptal, sokaklar halkla polis arasında savaşa benzeyen manzaralarla dolu. Ülke bir türlü durulmuyor.
İsyanların nedenini merak edenler bu fotoğrafa iyi baksınlar
Temmuz 2018’deki ilk isyan benzin, dizel ve mutfakta kullanılan, bizim halk arasında gazyağı diye bildiğimiz kerosenin fiyatlarına İMF’nin basıncıyla yapılan zammın yarattığı tepkiden kaynaklanıyordu. Ekim ayında ülkenin petrol şirketi Petrocaribe’de on yıl boyunca milyarlarca dolara varan yolsuzluklar yapıldığına ilişkin veriler ortaya çıkınca, halk yeniden sokaklara döküldü. Kasım ayında 1800’lü yıllarda yaşanan Haiti devrimi esnasında siyahi kölelerin sömürgeci güç Fransa’nın ordusunu yenilgiye uğratmasının yıldönümü dolayısıyla yapılan kutlamalar sırasında yeni bir isyan dalgası yaşandı, halk yine polisle çatıştı.
Bu yıl 2018’den farklı olarak artık gerekçeye gerek de yok. Halk ülkenin 2016’da hileli bir seçimle işbaşına gelmiş olan ve cebini doldurmakla meşgul olan cumhurbaşkanı Jouvenal Moïse’in gitmesini istiyor hepsi bu. Şubat ve Temmuz isyanlarından sonra şimdi sokaklar yeniden doldu.
Haiti'de insan seli düzene meydan okuyor
Moïse, 2004’te Haiti’nin daha önce yaşadığı bir ayaklanmanın ürünü olarak seçilmiş olan Aristide adlı ilerici bir cumhurbaşkanının, emperyalizmin desteklediği bir darbeyle devrilmesinden sonra başlayan sürecin son ürünü. Bu 15 yıllık sürede Haiti’yi önce emperyalist ülkelerin, sonra Küba ve Venezuela dışındaki işbirlikçi Latin Amerika ülkelerinin askerinin oluşturduğu sözde Birleşmiş Milletler barış gücü (şimdiki adıyla Minijusth, eski adıyla Minustah) yönetiyor. (Minsutah’ın komutası bir aşamadan sonra daha “yerli” görünsün diye Brezilya’ya verilmişti. Şimdi bu güce komuta eden bütün Brezilyalı generaller Bolsonaro ile çalışıyor, bakanlıklara tayin oldular vb.!)
Moïse’in beş ve şimdi altı isyan dalgasına rağmen ayakta kalmasını sağlayan en önemli faktörler, emperyalizmin, özel olarak da Trump’ın desteği. Tabii isyan içindeki halkı örgütleyecek bir proletarya partisinin de yokluğu esas faktör olarak görülmeli.
Yalnızca Tien an Men'de değil!
Ekvador’da ulaştırma grevi ve sokak mücadeleleri
Fransa’dan Sudan’a kadar başka birçok ülkede olduğu gibi, Ekvador’da da İMF’nin dayattığı benzin ve gaz fiyatlarına devlet sübvansiyonunun kaldırılması ve böylece fiyatların yükselmesi, özellikle başkent Quito’da ve Guayaquil kentinde 3 Ekim 2019 günü büyük sokak gösterileriyle karşılandı. Ulaştırma sendikaları derhal grev ilan etti. Otobüsler, minibüsler ve taksiler çalışmadı, yollar barikatlarla kapatıldı. Sokak çatışmaları başını aldı yürüdü. Hükümet olağanüstü hal ilan etti.
Ekvador’un 2017 seçimlerinde, solcu olarak bilinen Rafael Correa’nın onayıyla onun yerini Lenin Moreno almıştı. 2007-2017 arasında başkanlık görevini yürüten Correa, Venezuela’nın eski başkanı Hugo Chávez’in müttefiki idi. Yeni başkan Lenin Moreno ise, adıyla hiç de uygun olmayan biçimde, soldan uzaklaşarak ABD ile yakınlaşma politikası izliyor. Moreno benzin ve yakıt fiyatlarına on yıllardır yapılagelmiş olan sübvansiyonların ekonominin “çarpık” gelişmesine yol açtığını iddia ediyor. Ekvador son günlere kadar OPEC (Petrol İhracatçısı Ülkeler Örgütü) üyesi olan bir petrol üreticisi. Bu petrol üreticisi ülkede halkın benzinden yemek pişirmek için gerekli tüpgaza petrol ürünlerini pahalı kullanmak zorunda kalması kapitalizmin ve hükümetlerinin bir cilvesi. Ekvador, sosyal mücadeleler açısından çok büyük deneyimi olan, özellikle ezilen Amerika yerlilerinin (eski deyimle “kızılderililerin”) ciddi örgütlenmesinin olduğu bir ülke. 2000 yılında halk bir günlüğüne iktidarı eline almıştı! Mücadele bugün durulsa bile gelecekte yeniden canlanması potansiyeli yüksek.