Brezilya’nın çapulcularının isyanı düzen “sol”una!

Türkiye’de halk isyanı 31 Mayıs gecesi başladı. Dünyanın öbür ucundaki Brezilya tam bir hafta sonra, 6 Haziran’da kendi isyanını başlattı. Daha başlatırken Türkiye’ye bağladı Brezilya halkı mücadelesini: “Aşk bitti, burası Türkiye oluyor” dediler. Türkiye demek isyan demek artık dünyada. Bakalım Brezilyalı kardeşlerimiz ne için ayaklanmış?

Nasıl Türkiye’de Gezi Parkı’nın yeniden düzenlenmesi bütün ülke çapında koskoca bir halk isyanına vesile oldu ise, Brezilya’da da birçok kentte otobüs ücretlerinin 1,50 Brezilya real’inden 1,60’a yükselmesi, bir isyanın tetikleyicisi oldu. Kendine Movimento Passe Livre (Serbest Geçiş Hareketi) diyen bir hareket, Brezilya işçi sınıfının en güçlü olduğu kent olan, aynı zamanda bütün Latin Amerika’nın en büyük şehri olan Sao Paulo’da bu zamma karşı mücadele bayrağını açtı. Polis önce şiddet uygulamaya kalktı. Bu, hareketin hızla güç kazanmasına, taleplerinin çeşitlenmesine, coğrafi olarak yayılmasına yol açtı. 21 Haziran gününe gelindiğinde, ülkede 2 milyon insan sokağa çıkıyordu (1 milyonu ülkenin ikinci büyük kenti Rio de Janeiro’da olmak üzere). Önce tek tek eyalet (Brezilya federal bir ülke) ve belediyelerin, sonra da bir bütün olarak merkezi hükümetin otobüs biletlerine yapılan zamları geri alması halk arasında elbette bir zafer olarak yaşandı, ama hareketin bitmesini sağlayamadı. Ardından ülkenin başkanı Dilma Rousseff  ülkenin belirli türden petrol gelirlerinin eğitime ve sağlığa tahsis edileceğini açıkladı, ama bu da kimseyi tatmin etmedi. Mücadele şimdilik devam ediyor.

Halkın isyanı neye?

Türkiye’deki isyanın ağır bir polis-mahkeme baskısına ve iktidarın kendi anlayışını bütün topluma zorla dayatmasına karşı olduğunu biliyoruz. Bunun da ardında AKP hükümetinin kendinden önceki hükümetlerin neoliberal politikasını derinleştirerek işçi ve emekçilerin bütün mevzi ve kazanımlarına hücum etmesinin yarattığı huzursuzluk olduğunu belirtiyoruz.

Peki, Brezilya’da milyonlarca insan neden sokaklara dökülüyor? Bizim sol basın bunu yazmaktan özellikle kaçınıyor! Sabah akşam şu karşılaştırmayı yapıyorlar: Erdoğan isyana karşı baskıya başvurdu, oysa Brezilya’nın başkanı Rousseff halkın bu eylemlerinin Brezilya’nın demokratik bir ülke olma özelliğini güçlendirdiğini söyledi.

İyi güzel. Demek ki Rousseff çok iyi bir başkanmış. Ondan önce iki dönem başkanlık yapan ve Rousseff’i kendi elleriyle başkanlığa seçtiren ünlü eski işçi lideri Lula da demek ki çok iyi başkanmış. Brezilya halkı şeker gibi bir yönetim bulmuş, adı İşçi Partisi (PT) olan bir parti tarafından gayet güzel yönetiliyormuş demek ki. Bu Brezilya halkı da bulmuş da bunuyor zahir!

Türkiye solunun söylemek istemediği, eskiden kendine bizim bildiğimiz anlamda “sosyalist” diyen Lula ve PT hükümetinin 2002’de başa geçer geçmez neoliberal politikalara sarıldığı, halkın örgütlü kesimlerinin mevzilerine hücum ederken yoksullara aile yardımı yaparak oylarını koruduğu, yani Brezilya halkını son onyılların en örgütlü ve mücadeleci halkından ianeye bağımlı, devlete el açan bir garip gureba ahalisine dönüştürdüğüdür. Neden söylemek istemezler? Çünkü sadece geçmişte Lula’yı değil, Lula o yüz kızartıcı politikaları iki dönem uyguladıktan sonra, Rousseff’i dahi desteklemişlerdir. “Eski gerilla cumhurbaşkanı oldu” diye allayıp pullamışlardır!

Brezilya isyanı size kimsenin söylemediği bir sırrı bütün dünyaya yüksek sesle haykırmıştır. Düzen solu, reformist sol, en solcusu bile, koskoca bir Brezilya’nın, Latin Amerika’nın en gelişkin, en zengin ülkesinin halkını 10 yıl sonunda tam tamına Tayyip gibi isyana sürüklemiştir! İşte Lula, işte düzen solu! Bizdeki vedünyadaki eski Lulacıların bugün Chávez çizgisinin destekçisi olduğunu da hatırlatalım.

Tayyip Erdoğan’a düzen solu çerçevesinde parlamentarist alternatif arayanlardan sakının!

 

Brezilya için kaynakça

Türkiye’de Lula’yı ve partisini teşhir görevini hakkıyla yerine getiren yalnızca Devrimci İşçi Partisi geleneği olmuştur. Brezilya’nın nereden nereye geldiğini anlamak için şu kaynakların incelenmesi yararlı olacaktır:

·       Sungur Savran, “Brezilya’da Lula Hükümetinin Bir Yılı: Post-Leninizmin İflası”, İşçi Mücadelesi, eski dizi, sayı 10, Ocak-Şubat 2004.

·       Sungur Savran, “Brezilya’da Lula Faciası”, Praksis, sayı 14, Kış-Bahar 2006.

·       Sungur Savran, “Latin Amerika İşçi Sınıfı Önderliğini Arıyor”, Aylin Topal (der.) Latin Amerika’yı Anlamak, Yordam Kitap, İstanbul, 2008.

 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Temmuz 2013 tarihli 45. sayısında yayınlanmıştır.