Atina’da Avrupa Konferansı
Dördüncü Enternasyonal’in Yeniden Kuruluşu Koordinasyonu (DEYK) ve RedMed, 9-10 Haziran 2013 tarihinde Yunanistan’ın başkenti Atina’da Avrupa ülkelerindeki devrimci enternasyonalist güçleri buluşturacak bir toplantı düzenliyor. Amacımız farklı Avrupa ülkelerinde kemer sıkma politikalarına karşı mücadele eden güçler arasındaki mesafeyi kapatmak, Troyka ve söz konusu kapitalist hükümetlere karşı ortak bir politika tayin etmek, ileride birlikte çalışabilmek için bugünden ortak kampanyalar düzenlemek, Akdeniz Havzası başta gelmek üzere Avrupa dışındaki dünya ile ilişkiler tesis etmektir. Konferans, bizlerin de iştirak edeceği 7-8 Haziran’daki Alternatif Zirve’nin hemen ardından gerçekleştirilecektir. Kapitalist sınıfla mücadele ederek onu yenilgiye uğratmaya kararlı tüm birey ve güçler fikirlerini bizlerle paylaşmak üzere konferansımıza davetlidir. Aşağıda konferansın çağrı metninin çevirisini yayınlıyoruz. Metni İngilizce’den Evren Asena Türkçe’ye çevirmiştir.
ÇAĞRI
“Avrupa Krizde – Devrimci enternasyonalist bir alternatif için” başlıklı konferansımıza davetlisiniz. Atina/Yunanistan Ulusal Gazeteciler Sendikası (ESHEA) konferans salonu Akadimias and Voukrestiou Str. 9-10 Haziran 2013
AB/AMB/İMF Troykası Yıkılsın!
Uluslararası tefecilere olan borçların iptali için!
Bankaların ve işçi çıkartan bütün fabrikaların, büyük kapitalistlere tazminat ödenmeksizin kamulaştırılması için!
İşsizlik sosyal afetine son! Herkese iş!
Irkçılık ve her türlü ayrımcılık yıkılsın! Faşizmi ezelim!
Göçmenlerden elinizi çekin! Bütün işçilere eşit hak!
Merkel, Letta, Samaras, Rajoy, Coelho, Anastasiadis ve bütün kapitalist sömürü ve baskı hükümetleri yıkılsın!
İşçi hükümeti ve işçi iktidarı için!
Emperyalist Avrupa Birliği, yani işsizliğin, “kemer sıkma”nın, sosyal yamyamlığın birliği, halklar hapishanesi yıkılsın!
Avrupa Birleşik Sosyalist Devletleri için ileri!
Emsali görülmedik bir kapitalist krizin altıncı yılında, halk kitlelerini kendi yıkıntısını altında bırakmakla tehdit eden müflis sosyal sistem için hâlâ çıkış yolu görünmüyor.
Avrupa küresel krizin tam merkezinde yer alıyor. Yunanistan daha önce yalnızca Avrupa zincirinin zayıf halkasıydı; şimdiyse sadece halka değil, bütün zincir kırılmış durumda. Yunanistan’daki iflas ve sosyal çöküntü tüm ülkelere, eğer bugünlerini göstermiyorsa yakın geleceklerini gösteriyor.
Aslında bu, İtalya’dan İber Yarımadası’na, bütün Güney Avrupa’da farklı ritimlerde ilerleyen ve artık çeperlerden Fransa gibi merkez ülkelere sirayet ederek Almanya gibi görünüşte “güçlü” ülkeleri bile vurmaya başlamış bir vaziyetin akut ifadesidir.
Resmi istatistikler bile, bugün Eski Kıta’nın, ABD’nin Büyük Depresyon zamanında yaşadığından daha ağır bir sosyal afetle karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
Yunanistan’daki işsizlik %32’yi, 18 ila 24 yaşları arasındaki gençler arasındaki işsizlik ise %62’yi buldu. İspanya’da işsizlik kendi rekorunu kırarak %27’ye, 25 yaş altı gençler arasındaki işsizlikse %57.2‘ye ulaştı. Portekiz’de işsizlik oranı %17; daha iki sene öncesinde bu %12 idi. Fransa’da %10.6’yı, Avro Bölgesi ortalaması olarak ise kırılmadık bir rekor olan %12’yi buldu.
Hele bir de bütün haklardan yoksun devasa kayıtdışı ve göçmen emeği ordusunu hesaba katarsak, her geçen gün daha da kötüleyen şu cehennemi istatistiklerin, gerçekliğin olsa olsa soluk bir kopyasını aksettirdiği görülür.
Avrupa bugün, eğitim ve sağlık sistemleri çöküşte, mülksüzleştirilmiş, işsiz veya kayıtdışı olarak yarı-kölelik koşullarında çalıştırılan, evsiz (İspanya’da el değiştirmiş ipotekli evlerden çıkartılan 40.000 kişi ve Yunanistan’ın Atina’sında 25.000 kişi), ücretinde, emekli maaşında ve sosyal haklarında sürekli kesinti yapılan kitlelerin kıtası haline gelmiştir – yani bir sefalet kıtası. Kapitalistler, onların hükümetleri, politikacıları Avrupa Birliğini “refah ve özgürlük” cenneti niyetine vaat etmişlerdi; ama sonunda bizleri ebedi bir “kemer sıkma” ve sosyal kölelik cehennemine mahkum ettiler, bunu da devlet baskısı sayesinde dayattılar. Giderek artan biçimde de Yunanistan’da “Altın Şafak”, Macaristan’da ise Jobbik gibi faşist çetelerin yardakçılığına başvuracaklar.
Brüksel, Berlin ve İMF tarafından dur durak bilmeden dayatılan sosyal yamyamlık tedbirleri halklar için tahayyül edilmez acılara neden oldu, ama sistemin içine girdiği çıkmazdan kurtulabilmesi yolunda en ufak bir çözüm bile getirmedi. Aksine, bunlar krizi her bakımdan ağırlaştırmaya hizmet etti – ekonomi, maliye, kamu borçları, bankacılık sistemi bakımından ve nihayet politik açıdan – ve karşı karşıya olduğumuzun döngüsel ve dönemsel bir kriz değil, hem “AB projesinin” hem de kapitalist sömürü üzerine kurulu bütün bir sistemin tarihsel iflası olduğunu gösterdi.
Draghi ve Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) 2012 yazında “avroyu kurtarmak için ne gerekiyorsa” yapacaklarını açıklamasından sonra durumun istikrar kazanarak Avro Bölgesi krizinin gerilemeye başladığı iddiaları hakikat karşısında tuzla buz oluyor, zira Mart 2013’teki Kıbrıs bozgunu ve “mevduat sahiplerinin yağmalanması”, krizin hazır ve nazır olmakla kalmayıp, üstüne üstlük giderek de ağırlaştığını bütün sarahatiyle ortaya koydu. İtalyan seçimleri mevcut burjuva politik sistemlerin iflasını olduğu kadar, “kemer sıkma” programlarının da sınırlarına ulaşarak artık sürdürülemez hale geldiğini inkâr edilemez surette ispatladı. Buna rağmen bütün Avrupa hükümetleri hâlâ sosyal afet doğrultusunda ilerlemeye devam etmekte.
Avrupa kapitalistleri krizin yükünü halk kitlelerinin sırtına yıkmaya çalışmakla kalmıyor, bir yandan da kendi krizlerini dışarıya ihraç etmeye çalışıyor: Doğu Avrupa’ya, Balkanlar’a, Rusya’ya ve özellikle Arap Baharı denilen devrimci halk kıyamını yaşamış Ortadoğu’ya.
Madem kapitalist krizin sonuçları küreseldir, bizim de bütün bu tehlikeler karşısındaki yanıtımız kati ve küresel olmalıdır.
ACİLEN DEVRİMCİ VE ENTERNASYONALİST, HAKİKİ BİR ALTERNATİFE İHTİYACIMIZ VAR.
2012 Aralık ayında Atina’daki bir buluşmada, Yunanistan’dan EEK (Ergatiko Epanastatiko Komma - Devrimci İşçi Partisi), İtalya’nın PCL (Partitio Communista dei Lavoratori – Komünist İşçi Partisi), Türkiye’den DİP (Devrimci İşçi Partisi), Arjantin’den PO (Partido Obrero - İşçi Partisi) ve Dördüncü Enternasyonal’in Yeniden Kuruluşu Koordinasyonu (DEYK), Avrupa’daki krize hasredilecek özel bir uluslararası konferans düzenlemeyi kararlaştırdı. Konferans, hangi gelenekten gelirlerse gelsinler, radikal, enternasyonalist ve sosyalist bir alternatif doğrultusundaki eylemlerimizin acilen uluslararası çapta ve Avrupa çapında eşgüdüm içine sokularak birleştirilmesi gereğinin farkında olan bütün sınıf mücadeleci ve özgürlükçü güçlere açıktır.
Daha şimdiden doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine bütün Avrupa’dan, Balkanlar’dan, Rusya’dan, Ukrayna’dan, Ortadoğu’dan, Afrika’dan ve Latin Amerika’dan örgütler, sosyal hareketler, bağımsız mücadele insanları toplantıya katılmaya hazır bile. Sosyal mücadelelerde yer almış, onlara önderlik etmiş olan Avrupa’dan ve Avrupa dışından mücadeleci işçileri, halk örgütlerini, kolektifleri ve elbette devrimci sol kuvvetleri; sosyal afete direnecek ve onu alt edecek bir “Acil Program” ve “alışıldık” bürokratik kontrol mekanizmalarının kısıtlayıcılığından azade bir ortak eylem planını ve acilen ihtiyaç duyduğumuz yeni bir devrimci önderliğin tesisini tartışmak üzere Avrupa’daki Kriz ve Küresel Sonuçları: Enternasyonalist bir seçenek ve sosyalist bir çıkış için başlıklı uluslararası konferansa çağırıyoruz.
Acilen ortak bir kampanya ve eylem planını tartışarak kararlaştırmamız gerekmekte. Bu süreçte aşağıdaki eksenlerin dikkate alınmasını teklif ediyoruz.
- Uluslararası tefecilerle, “piyasalar”ın, bankaların ve finans kapitalin diktatörlüğüyle mücadele etmek üzere milyonlarca insanı parasından ve hayatından eden BÜTÜN kamu borçlarının iptali ve bankaların işçi denetimi altında mülksüzleştirilmesi gereklidir.
- AB, AMB, IMF ve kapitalist hükümetlerce dayatılan, adına “kemer sıkma” dedikleri sosyal yamyamlık tedbirleri derhal durdurulmalıdır. Sömürü sisteminin krize girmesinin bedelini kapitalist ödemelidir, sömürülen değil! Ücretlerin, emekli maaşlarının, sosyal hakların azınlığın kârları doğrultusunda değil, emekçi halkın ihtiyaçları doğrultusunda düzenlenmesi için mücadele etmeliyiz.
- Kitlesel işsizlik karşısında, işten çıkartmaların yasaklanması, çalışma saatlerinin tüm çalışanlar arasında pay edilmesi çağrısını yapıyoruz. Her halükârda yaşamsal nitelik taşıyan ve acil bir gereklilik teşkil eden altyapıya yönelik kamu hizmetleri istihdam yaratacak şekilde geliştirilmelidir. Büyük sanayi baronları işçileri daima fabrikaların kapısına kilit vurmakla veya başka ülkelere taşımakla tehdit eder, bu şantaj yoluyla daha fazla ücret kesintisi ve işten çıkartma dayatmaya çalışırlar; yanıtımız kapatılan veya kitlesel biçimde işçi çıkartan fabrikaları işgal etmek, tazminat ödemeksizin mülksüzleştirmek ve işçi denetimi veya yönetiminde tekrar işletmek olmalı.
- Faşizme, ırkçılığa, kadınlara veya cinsel azınlıklara, her türlü azınlığa yönelik ayrımcılığa karşı kararlı bir mücadele! Göçmenleri ve bütün ezilen toplulukları savunalım! Renklerinden, etnik kökenlerinden veya dinlerinden bağımsız olarak bütün işçilere eşit hak! İşçiler ve halk hareketleri faşist çeteler ve devlet baskısı karşısında İşçi Savunma Gücü oluşturmalıdır.
- Devletin baskı aygıtının, NATO’nun, bütün askeri üslerin, bütün askeri ittifakların tasfiyesi için, ezilen halkların Afrika’da, Ortadoğu’da, Asya’da, Latin Amerika’da verdikleri antiemperyalist mücadele ile tam dayanışma!
- İşçi sınıfının ve halk kitlelerinin bütün acil talepleri için savaş şiarımız şu olmalı: Bütün kapitalist hükümetler yıkılsın! İşçi hükümeti, işçi iktidarı için! Emperyalistlerin Avrupa Birliği yıkılsın! Avrupa Sosyalist Birleşik Devletleri için!
EEK( Yunanistan)
PCL( İtalya)
DIP (Türkiye)
MWL (Finlandiya)
PO (Arjantin)
DEYK (CRFI)
Balkan Socialist Centre ‘Christian Rakovsky”
RedMed sitesi
Mayıs 2013
Örgütlenme Komitesiyle e-mail yoluyla temasa geçmek için: