Başyazı: İş, aş, hürriyet için örgütlenme ve mücadele seferberliğine çağrı!

İş, aş, hürriyet için örgütlenme ve mücadele seferberliğine çağrı!

TBMM 2024 yılı başında yaptığı iki oylama ile emperyalizmin ve istibdadın hâkimiyeti altında zincire vurulmuş olduğunu bir kez daha ilân etti. Hemen her gün 15 Temmuz edebiyatı yapanlar ABD isteyince edebiyatı bir günlüğüne kestiler. 15 Temmuz’un adını dahi anmadan AKP’si MHP’si CHP’si ile İsveç’in NATO’ya alınmasına evet dediler. NATO’cu subayların İncirlik’ten kalkan tankerlerden yakıt alarak bombaladıkları mecliste, NATO’ya ve ABD emperyalizmine bir kez daha biat ettiler! Aynı TBMM, Hatay Milletvekili Can Atalay’ın dokunulmazlığının düşürülmesiyle, sadece Anayasa’nın çiğnenmesine göz yummuş olmadı; aynı zamanda duvarında kocaman “hakimiyet milletindir” yazan genel kurul salonunda millet hakimiyetinin temellerine de kendi elleriyle dinamit koydu.

Oysa çok kısa bir süre önce meclisteki partilerin hepsi, iktidarı da muhalefeti de emekçi halka seçimleri, ölüm kalım meselesi diye anlatmıştı. Köprüden önce son çıkış diyerek halkı kandıranlar köprüyü geçer geçmez ilk virajda direksiyonu Beştepe’ye kırdılar. CHP ve sabık Millet İttifakı partileri ekonomide rasyonel politikalara dönüyoruz diye Mehmet Şimşek’in amigoluğuna soyundu. Meral Akşener, Devlet Bahçeli’nin yerine göz dikip faşistlik yarışına başladı. Gelecek ve Deva, Erdoğan’ın yeni Anayasa girişimine dâhil olmak için kuyruğa girdi. Çözüm diye sundukları, ölüm kalım meselesi diye anlattıkları, şaibelerin karşısında sahip de çıkmadıkları hesap da sormadıkları o sandıklardan çıkan meclisin hâli ortada.

Şimdi aynı partiler gelip işçiden emekçiden belediye seçimleri için oy istiyorlar. Emekçi halka kendi rant kavgalarında taraf olmaları için yeni yalanlar söylüyorlar. Bugün nasıl genel seçimlerden sonra NATO’ya biat etmekte, Mehmet Şimşek’in kemer sıkma programında, Can Atalay’ın meclisten atılmasına göz yummakta anlaştılarsa yarın da yerel seçimlerden sonra belediye meclislerinde rant ve talan kararlarını birlikte çıkartacaklar. 

İşçi sınıfı ve emekçi halkımız için başka bir yol var. Devrimci İşçi Partisi’nin ısrarla ve inatla çağırdığı yol! Bu yol örgütlenme ve mücadele etme yoludur. Sadece biz bu yolu işaret etmiyoruz. İşçi mücadeleleri de bu yolu aydınlatıyor. Her grev her direniş bir okuldur ve öğretiyor. Örgütlü olan masaya yumruğunu vurabiliyor. İşçi birlik olursa bileğini patron da istibdad da bükemez. İşçi örgütlü mücadeleyle ücret zammını, sosyal haklarını, ikramiyesini söke söke alıyor. Kavel’lerden Bekaert’lere grev yasakları grevle yırtılıp atılıyor. Örgütsüz olan işsizliğe ya da asgari ücretle açlığa mahkûm… Örgütsüz olanın canı pamuk ipliğinin ucunda… Örgütsüz olanın işi patronun iki dudağı arasında… Örgütsüz olan için kapı hep orada! İşsizlik ve sefalet var o kapının ardında. Örgütlü olan için ise o kapıdan işgale, greve, direnişe de çıkılır. Haklar verilmez söke söke alınır.

Zincirli meclisten ve düzen siyasetinden medet ummayı bırakmalı ve kendi zincirlerimizi kırmak için örgütlenmeliyiz. İşçi ve emekçiler için atadan, dededen kalma tuttuğu partinin daha çok oy almasının iş, aş, hürriyet getirdiği olmamıştır. Ama daha örgütlü olmak, daha fazla mücadele etmek öyle değil. İşçinin aldığı her hak örgütlü mücadeleyle alınmıştır, öyle de korunacaktır. Sermayenin elinden her kuruş örgütlü mücadeleyle alınmıştır yine öyle alınacaktır. En önemlisi de memlekete hürriyet işçi sınıfı ve emekçi halkın örgütlü mücadelesiyle gelecektir.

İşçi, emekçi arkadaş! Devrimci İşçi Partisi seni iş, aş, hürriyet için bu yolda örgütlenme ve mücadele seferberliğine çağırıyor!

Bu yazı Gerçek gazetesinin Şubat 2024 tarihli 173. sayısında yayınlanmıştır.